PİYASALAR

  • BIST 1009716.77-0.05%
  • ALTIN2427.694-0.04%
  • DOLAR32.570.15%
  • EURO35.0030.66%
  • STERLİN40.8050.89%
  1. YAZARLAR

  2. Ümmügülsüm Tat

  3. Değişmeyen Tartışmaların Yalnız Öznesi: Kadın
Ümmügülsüm Tat

Ümmügülsüm Tat

Turuncu Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Değişmeyen Tartışmaların Yalnız Öznesi: Kadın

A+A-

Meşrutiyet'in ilanıyla beraber kadının kamusal alanda varlığı üzerine tartışmalar hareketlendi. Bu
konuda pek çok tartışma ve tartışmanın tarafları vardı. Cihan Harbi ile birlikte kadınların seferber
edilişi, savaş ertesi kadınların kamusal alan mücadelesinin ne olacağı sorusunu beraberinde getirdi.
Gelenekçiler ve yenilikçiler arasındaki uçurum derinleşti.

Mesela 1917 tarihli Hukuk-ı Aile kararnamesi, Medeni Kanun'un habercisiydi. Kararnamede evlenme
ve boşanma konularına iki kitap ayırmıştı. Devlet ilk kez evlenme akdine müdahale ediyordu.
Müslüman olmayanların evlenme ve boşanma konuları da düzenleniyordu. Osmanlı münevverleri
kadın sorununun önem kazandığını farkındaydı. Hukuk-ı Aile kararnamesi İstanbul Hükümeti
tarafından 1919 yılında kaldırıldı. Fakat Suriye'de 1953 yılına kadar yürürlükte kaldı. Lübnan'da ise
daha uzun bir süre Müslüman halk için bu kararname uygulandı.

Genç Cumhuriyet'in ana sorunu beşeri sermayeydi. Ülkede kilometrekareye yalnızca 17 kişi
düşüyordu. Kadın, annelik ve kamusal alan rolleri arasında kendine nasıl bir yol çizecekti?

Müsavat-ı Tamme yani kadınların temel hak ve özgürlükleri Osmanlı'da 19. yy'ın sonunda hukuk
kitaplarından çok iktisat kitaplarında tartışılmıştı. Bir toplumun çöküşünün nedenlerinden biri
kadının bilgiden yoksun oluşudur; tezi bu topraklarda yüz yıldan fazladır tartışılıyor. Siyaseti
biçimlendiren karar verici güç Türkiye'de yıllarca kadınlardan sadece bazılarını görmek istedi.
Türkiye demokrasi yolundaki büyük sorgulamalarını maalesef kadın merkezli yaptı. Mesela dönemin
Cumhuriyet gazetesi Nezihe Muhiddin'i sık sık hedef gösterdi. Kadınlar milletvekili olmak istedi, bazı
vekiller destek verdi. Yine dönemin Savunma Bakanı kadınları Meclis yerine orduya çağırdı.

Tüm bunları neden yazdım?

Tarih imparatorluklardan ulus devletlere geçiş yaptı. Bu geçiş sırasında Anadolu'da konaklar önce
yuva oldu sonra daire şimdi ise 1+1 site. Bu dönüşümün sosyolojik yankıları var. Ulus devletlerde
kadınların yurttaşlık hakları hep kırılgandı. Ulusal projelerin en zayıf halkasıydı kadınlar. Feminizmi
bugünkü formuna bu kırılganlık getirdi. Kimse çıkıp iktisat ve hukuk kitapları arasına sıkışan kadın
politikasını incelemedi.

Geçtiğimiz günlerde ünlü bir psikolog başörtülüler psikolog olmasın açıklaması yaptı. O açıklamanın
hedef kitlesi kendi mahallesiydi. Mahallenin eski sakinleri daha ölmedi çıkışıydı. Öyle ya Türkiye'nin
hakim gücü üzerine herkes kendi şarkısını söylüyordu. Bu çıkışa muhafazakar camiadan ve başka
mahallelerden farklı cevaplar geldi. Kimse çıkıp da Cumhuriyet'in sesi kısılan kadınlarından
bahsetmedi. Türkiye Cumhuriyet'in kuruluşundaki aile, kadın, toplum politikalarının oluşturduğu kafa
karışıklıklarından... Her darbenin aslında sosyal bir labaratuvarda hepimizi mercek altında
incelediğinden... Herkes yine dikiş yerinden konuştu.

Ulus devletlerden dijital dünyaya evrilen tarih şimdi yine sancılı geçişler yaşıyor. Türkiye'de demokrasi
birilerinin birilerine lütfu değildir. Türkiye'de demokrasi bir psikoloğun diğerlerine yargı dağıtma yeri
hiç değildir. Milli mücadelenin kahraman kadınlarının hikayesi Cumhuriyet kurulunca unutuldu. Fakat
tarih, tarihi yazanları kolay kolay unutmuyor. Milli mücadelenin kahraman kadınlarıyla ilgili derli
toplu çalışmalar yapılmadığı müddetçe biz bu hikayeyi, tehdidi, dayatmayı daha çok dinleriz.
Buralarda demokrasi konuşur, kendi mahallemize kendi şarkılarımızı söyleriz.

Ümmügülsüm Tat/Ankara

Bu yazı toplam 3736 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.