TOPRAĞA DÖNÜŞ VE KADIN DOĞA EL ELE
Türkiye’de; 23 milyon hektar tarım arazisi 22,4 milyon hektar orman 14,6 milyon hektar mera var. Peki çiftçi olmak isteyen, çocuğunu üretici olarak yetiştirmek isteyen kaç kişi var? YenikapıHaber’e yazı yazmaya başlamamın birinci yılı olan bugün ki yazımda konuya direk girmeyi tercih ettim!
Bilirsiniz, insanın hikâyesi topraktan toprağa dönüş olarak görülür. Ve bu önem, topraktan gelip toprağa gitmedeki ara zamanda yüklediği değerle şekillenmiştir. Adına hayat dediğimiz bu ‘ara zamanda’ toprakla ilişkimiz pandemi döneminde hiç olmadığı kadar önem kazandı.
Tam bu düşüncelerle yeni fikirler üzerine çalışırken İstanbul Milletvekilimiz-TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanımız Belma Satır, memleketi Erzurum’da toprak ve tarım üzerine yapılacak projeler için bana ulaştığında aradığımız kan bulunmuş oldu! “Toprağı beslersek, bitkileri beslemenize gerek kalmaz. Toprak misafirperverdir, üstündekilere bakar” dediğinde Sayın Belma Satır yeni projenin temelini de atmış oldu.
İnsanoğlu sanayi devriminden sonra gelişen teknoloji ve seri üretim yetenekleriyle donandığında toprağı unutmuş neredeyse doğadan kopma noktasına gelmişti. Birdenbire ortaya çıkan ve dünyadaki tüm ekonomik ve sosyo-kültürel değerleri alt üst eden salgın bir defa daha toprağın ve doğanın önemini insanlığa en zor yoldan hatırlattı bizlere…
Dünyayı etkisi altına alan salgın, ekosistem dengelerinin insan üzerindeki yıkıcı etkilerini bütün çıplaklığıyla gösterdi. Dünya büyüklüğü değişmezken içinde yaşayan insan nüfusunun katlanarak artması artık tarım ve toprağa dayalı üretimin ne kadar vazgeçilemez bir unsur olduğunu anlamamızı sağladı. Tarım ve çiftçiliğe yönelik projeleri geliştirmenin önemini kavrayan günümüzde söz sahibi ülkelerin, sadece teknolojik gelişmeleri yaratan değil aynı zamanda topraklarını tarıma en uygun hale getiren ülkeler olduğu ise apaçık ortada!
Dünya genelinde yıllık yaklaşık 100 milyar dolarlık tıbbi ve aromatik bitkiler ticareti yapılmakta. Bu bitkilerle ilgili yapılan araştırmalarda görülen en önemli sorunlardan biri, söz konusu ürünlerin tarımı ve doğadan toplanmasına rağmen yeterli üretim ve ticaret rakamlarına tam olarak ulaşılamaması. Günümüz şartları göz önüne alındığında; Ülkemiz topraklarının endemik ve tıbbi aromatik bitkilerdeki verimliliği bu konu üzerinde projeler yapılmasını zorunlu hale getiriyor.
Toprağın yegâne iş, aş alanı olması, insanın şahsiyetini, karakterini, toplumsal davranış şeklini belirlemede bir kıstas haline geldi. Erzurum’un toprağından olsa gerek, insanı da tıpkı toprağı gibi karakteri, şahsiyetiyle ülkemizin kıymeti kendinden menkul şehirlerinden. Kadim coğrafyalarda, Topraksız kalmak köksüz kalmakla eş tutulmuş, topraksızlık bahtsızlık olarak bilinir. Ve, Erzurum toprağı gibi bir cevhere, mucizeye sahip olmak, bahtımızın açık olmasının göstergesi, geleceğe umutla bakma sebebimiz adeta. Projenin ilk uygulama alanı olan Erzurum tam da bu sebeplerden başlangıca uygun bir ilimiz oldu.
Mihrimah Kadın Dayanışma Derneği olarak hayata geçirilen projede, ülkemizin endemik ve tıbbı aromatik bitki üretiminin %10’luk bir payla büyük bir kısmını, ki -dünyada bir çok ülke kapasitesinin üstünde yer alan- Erzurum’u örnek il seçerek, öğrenmenin öneminin bilincinde olan 50 çiftçi kadınımızla “Erzurum Kadın Doğa El Ele” projesinin ilk adımını atmanın mutluluğunu yaşadık.
Bu eğitimlerin ardından eğitimlerini tamamlayan çiftçi kadınlarımız, sertifikalarını da alarak gerek doğadan gerekse bizzat ekerek, üreterek tarım yapacaklar. Birbirinden değerli, şifalı bitkileri Erzurum’dan sofralarımıza ulaştıracaklar.
“Kadın Doğa El Ele” etiketli ürünlerin dünyaya açılması ise artık hayal değil!
Bugüne kadar uyguladığımız projeleri bu köşeden sizlerle paylaştığım gibi “ERZURUM’DA KADIN DOĞA EL ELE” projemizi de yine paylaşarak bir tohumun ekilmesine, bir insana fikir vermesine vesile umudu ile yazdım, Aziz
YeniKapıHaber okuyucuları…
Bu hayalin gerçekleşmesinde başta İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, İstanbul Milletvekilimiz-TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanımız Sayın Belma Satır, duyduğu ilk andan itibaren projeye her konuda destek olan ülkemizin ilk kadın Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, önceki dönem Milletvekilimiz Canan Candemir Çelik, Mihrimah Kadın Dayanışma Derneği Kurucularından İlhama Novruzova ve Bihter Türkan Çelik, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İffet Çankaya, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen, Erzurum İl Tarım Müdürümüz Osman Akar ve kıymetli personeli, Erzurum İŞ-KUR İl Müdürümüz Abdulkadir Mutlu, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Esmek Müdürümüz Hilal Demir, Yakutiye İlçe Tarım Müdürümüz Nevra Turgut Küzeci, TRT Erzurum Bölge Müdürümüz Ayça Varol Alemdar, AK Parti Erzurum İl Kadın Kolları Başkanımız Ayşe Deniz Çelik, Erzurum’un abisi Vakur Alemdar’a müteşekkiriz.
Ekibimizin değişmez isimleri: Proje Görsel Tasarım Koordinatörümüz Özcan Şarlı, asistanımız Ece Koç, danışman arkadaşlarımız Hasan Urhan, Bilal Çelenli, varlığı tecrübesi ile her zaman yanımızda olan Tamer Karslıoğlu, İhsan Ataöv Hocamız ve Bülent Erdoğan’ın değerli araştırmaları ile yeni illerimiz için çalışmalarımıza devam ederken;
“Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır” diyerek toprağın önemini yıllar öncesinden bizlere hatırlatan Aşık Veysel’i de rahmetle anıyorum.
Baki selam ve sevgi ile…