PİYASALAR

  • BIST 1009148.491.29%
  • ALTIN2940.7180.35%
  • DOLAR34.4660.07%
  • EURO36.3750.3%
  • STERLİN43.6570.29%
  1. YAZARLAR

  2. Dr. Mehmet SILAY

  3. NUREDDİN MAHMUD ZENGİ
Dr. Mehmet SILAY

Dr. Mehmet SILAY

Turuncu Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

NUREDDİN MAHMUD ZENGİ

A+A-

Urfa fatihi, Musul ve Halep Atabeği, Aksungur oğlu İmaduddin Zengi’nin büyük oğlu, ilk şehzadesidir. 1118 yılında Musul şehrinde dünyaya geldi. Diğer kardeşleri Seyfeddin Gazi ve Mevdud gibi, çocukluğundan itibaren mükemmel bir eğitim gördü. Evde, divanda ve medresede iyi bir İslam terbiyesiyle bir âlim-mücahit olarak yetişti.

Çağın büyük âlimlerinin rahle-i tedrisinden geçti. Kur’anı hıfzetti, tefsir, hadis, hukuk ve tarih öğrendi. Edep-erkân öğrendi. Sert mizacı fakat mütevazı tavırlarıyla bilginleri, şair ve sanatkârları korudu onlara geniş imkânlar verdi. Uzun boylu sportmen bir yiğitti ve daima Peygamber aşığı ve Haremeyn hadimi idi.

Haçlı işgalcilere karşı, babası komutasındaki bütün seferlere katılarak kurmay – komutanlık yeteneklerini geliştirdi. Daha delikanlı yıllarında, 1144 yılında Urfa Haçlı Kontluğunu kuşatan ve kurtaran o mübarek ordunun içindedir. Urfa fethinden sadece iki yıl sonra 1146 yılında babası Aksunguroğlu İmaduddin Zengi bir suikastla şehit edilince Atabeylik iki kardeş arasında paylaşıldı. Seyfeddin Gazi Musul Atabekliğiyle yetindi.

Nureddin Mahmud Halep merkez olmak üzere Fırat Nehrinin batısında kalan, Kudüs Haçlı Krallığı ve Antakya Prinkepsliğine sınır olan ve her zaman Haçlı Şövalyelerin saldırılarıyla kana bulanan bir bölgenin Emir’i oldu.. Nureddin Mahmud, Kudüs Haçlı Krallığına karşı kararlı akınlarıyla Müslümanlar lehine neticeler almaya başladı. Halep bölgesine hâkim oldu ve Haçlıların işgalindeki Keferkala, Artak ve Harim’i yeniden topraklarına kattı.

Aksunguroğlu İmaduddin Zengi’nin ölümünü fırsat bilen Haçlılar içerdeki işbirlikçilerin marifetiyle Urfayı tekrar zapt ediyorlarsa da Nureddin Mahmud süratle Halepten yola çıkarak Urfa üzerine yürüyor. Haçlıları bozguna uğratıyor ve ihanet eden Ermeni ve Süryanileri cezalandırıyor.

İKİNCİ HAÇLI SEFERLERİNİ NETİCESİZ BIRAKAN İSLAM KAHRAMANIDIR.

Müslümanların birliği ve güçlenmeleri için  Nureddin Mahmud Şam’ı Börülerden alarak topraklarına kattı. İslam Birliği uğruna Şam kalesi kuşatması sırasında Selahaddinin ağabeyi Şahinşah şehit düşüyor. Nureddin mahmud, Selahaddininin babası Ravvadilerden Necmeddin Eyyubu Baalbek, amcası   Esedüddin Şirkuh’u Şam valisi yetkileriyle atayarak Haçlı saldırılarını durdurdu.    

Nureddin Mahmud, özel ilgisiyle keşfedip, yetiştirerek İslam tarihine Selahaddin Eyyubi’yi kazandıran Selçuklu Hükümdarıdır.

Nureddin Mahmud ile Selahaddin Yusuf bir elmanın yarısı kadar birbirlerine benzerler. Nureddin Mahmudun üç hedefi vardır. Önce Dünya İslam Birliği, sonra İslamın Kıbleteyni olan Kudüs’ün kurtarılması ve üçüncüsü de Konstantiniyyenin fethi.

İkisinde de aynı kültür, iman ve ideallere şahit oluruz. Nureddin Mahmud’u tanimadan Selahaddin Eyyubiyi anlamak, tanımak ve hakkında birkaç satır yazmaya kalkmak mümkün değildir. Selahaddin Eyyubi, Nureddin Mahmud’un Şamda yaptırdığı ve eğitime açtığı Dar-ul Hadis mezunudur. Dar-ul Hadis, Hadis Üniversitesi mahiyetinde büyük muhaddislerin el yazması eserlerinin öğretildiği eğitim kurumudur. Hükümdar bu Dar-ul Hadisin kütüphanesine şahsi emvalinden on bin kitap vakf ediyor. Onun döneminde Şam, dış ülkelerden okumaya gelen talebelerle bir ilim merkezi haline geldi.

Nureddin Mahmud Zengi, bütün ilim adamlarının koruyucusuydu. Onların hayat standardı daima yüksekti ve her ihtiyaçları hazineden karşılanıyordu. Memlekette en büyük itibarı ilim adamları görüyordu. Dindar bir insandı. Karargâhında dahi Kur’an okutur ve geceleri zikrullahla meşgul olurdu.

Tek düşmanı “Vale udvane ille alezzalimin” zalimlerdi. Memleketi adaletle yönettiği için dost ve düşman Onu “Melik-ül Adil”nam-ı şöhretiyle tanıdı. İlk rasathane ve güneş saatini Şam merkezinde kurdu. Barış dönemlerinde haftada iki gün milletin huzuruna çıkarak halkın şikâyetlerini dinler ihtiyaçlarını öğrenir ve problemlerini çözerdi.

Halkın güvenliği ve devletin bekası için bir haber alma teşkilatı kurdu. Haberleşmede eğitilmiş güvercinlerden yararlandı. Devlet malını titizlikle korur, kendi ailesinin ihtiyaçlarını da şahsi mal ve gelirlerinden karşılardı. Harp ganimetlerinden âlimlerin helal olduğunu söyledikleri miktardan başkasını almazdı.      

Nureddin’in vekili-naibi olarak Fustat üzerine yürüyen Selahaddin, Haçlıların Mısır hâkimiyetine son verdi ve Nureddin Mahmudun emriyle 1171 yılında Fatımi Hilafetini ortadan kaldırarak İslam birliğini sağladı.

Nureddin Mahmudu’un hayatında yaşanmış fevkalade bir olay asırlardır yazılır ve anlatılır.

“Nureddin Mahmud 1162 yılında aynı gece teheccüt ve sabah namazlarından sonra iki defa Resulullah’ı rüyasında görür. Bu bir sadık rüyadır. Peygamber efendimiz Ona “Hücre-i saadette bulunan mübarek naşının kaçırılmak üzere olduğunu söylüyor. İki de adam yüzü gösterip işaret ediyor. Bu sadık rüyayı sabah kalkıp hocalarına anlatan Nureddin Mahmut, tabirden sonra alınan müşterek kararla hemen Medine-i Münevverenin yolunu tutuyor. Resulullahın mezarı üzerinde kötü teşebbüsleriyle Peygamber efendimizin mübarek naşını Avrupa’ya kaçırmak için  Endülüs’ten görevli olarak gelen iki Cizvit rahibini teşhis ettikten sonra, sorguluyor, kazılan tünel ve suçluların itirafları üzerine onları infaz edip tekrar Şam’a dönüyor.’

Nureddin Mahmud’un üç ideali vardı: Dünya İslam Birliği, Kudüs’ün Kurtarılması ve “Letüftehannel Konstantiniyye..” Hadis-i Şerifiyle müjdelenen İstanbul’un fethi.

Onun dirayeti Haçlıların cesaretini kırdı. Haçlılar Nureddin Mahmud döneminde saldırıdan savunmaya geçmeye mecbur kaldılar. Bağdat’ta bulunan Abbasi Halifesi Nureddin Mahmud’u İslamın Hamisi olarak tanıdı ve kendisini Suriye, Mısır, El Cezire ve Musul’un hükümdarı olarak tanıyıp bir ferman gönderdi ve Hilat giydirdi.

İlme ve ilim adamlarına çok büyük değer verdi. Cehalete karşı açtığı savaşla Medreseler, halkın sağlığını korumak için de hastaneler-Daruşşifalar yaptırdı. Ulaşımı kolaylaştıran bakımlı yollar, köprüler, çeşmeler yaptırdı. Suriye Selçuklularının eğemen olduğu Şam, Halep, Hama, Humus, Baalbek, Menbic ve Busra’da külliye kapsamı içinde büyük medreseler, imaretler, kervansaraylar, Hastaneler, Dar-ul Hadisler ve Bimaristanlar yaptırdı. Bu eserlerin tamirler, masraflarının karşılanması ve yaşatılması için de büyük vakıflar bıraktı. Onun döneminde Şam şehri İslam dünyasında sağlık merkezi idi. Uzman doktorların hizmet verdiği büyük Hastanaler yaptırdı. Halepte su sesi, kuş sesi ve müzikle tedavileri başarıyla sürdürülen ruh ve sinir hastalıkları hastanesi yaptırdı.

1174 baharında, elli altı yaşında, belki de Millete ve Ümmete en yararlı çağında aramızdan ayrıldı. Kendi yaptırdığı Nuriye Medresesi’ne defn edildi. Her Suriye seyahatimizde, Şam’da Sultan Abdulhamid Han’ın Dımışk halkına armağanı olan Hamidiye Çarşısı içinden geçerek Onun özenle yetiştirdiği, çok güvendiği ve ümmete armağan ettiği Selahaddin Eyyubiye beş dakika mesafedeki merkad-i mübareğini hasretle ve ibretle ziyaret ederiz.  

 

Bu yazı toplam 4261 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.