PİYASALAR

  • BIST 1009365.613.7%
  • ALTIN2940.7180.35%
  • DOLAR34.4660.07%
  • EURO36.3750.3%
  • STERLİN43.6570.29%
  1. YAZARLAR

  2. Ümmügülsüm Tat

  3. Erkekler Ağlamaz
Ümmügülsüm Tat

Ümmügülsüm Tat

Turuncu Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Erkekler Ağlamaz

A+A-

Erkekler ağlamaz. Anlatmaz kimseye derdini. İçinde yaşatırlar. Böyle böyle yetişti Türkiye’de birkaç nesil. Herkesin acısını içinde tuttuğu, taş olup sustuğu zamanlardı. Hayat akarken çok şeye sustu ve saklandı insanlar. Sonra biri çıktı ve her şeyi konuşabilirsin dedi. Tüm travmalar döküldü ortaya. Bu kez de mahremiyet dengelerimiz bozuldu. 
Birileri biz hep bir şeyler fısıldadı. Çocuklar emzik kullanmasın dediler, plastik üretildi dünya daha mutlu olacak dediler, anne sütünü o kadar abartmayın mama da iyi dediler. Sonra güçlü kadın dediler. Amaçları kadınları güçlendirmek değildi. Güçlü kadın derken kadınların daha iyi eğitim almasını istemediler mesela. Göstermelik kurslar, sertifikalardı bahsettikleri. Yüksek pozisyonlarda kadınların çalışmasına tahammül dahi edemeyenler, görünmeyen cam tavanlar kuranlar asgari ücretle çalışan kadın sayısını yalnızca istatistiki bir veri olarak değerlendirdi. 


Erkekler… Çok çalışan babaların oğulları… Hem tamirden, hem ticaretten hem anlayan babaların oğulları musluk bozulsa tamirci çağıracak hale geldi. Kapitalizm bağımlı yaşamlar sundu bize. Konfor yükseldikçe bağımlılıklar arttı. Eskiden buzdolabı bozulsa ailede tamir edecek birileri vardı. Şimdi her şey için yetkili servis bekliyoruz. Bahanemiz hazır. Makineler elektronik, ekran kartları var, yanar. Fakat hayatın ekran kartı yok. Sürekli çalışan, inşa eden olmadıkça yürümüyor hiçbir şey. Ayakkabısının topuğuna çamur değmeyen adamlar dünyayı kurtarmaya niyetlendi. Pazarda su satmamış çocuklardan iş adamı olmasını bekledik. İki dil bilip de yanındakinin derdine fersah fersah uzak insanlardan uluslar arası ilişkilerde deha olmasını bekledik. Sonra ne oldu? Kafeler şık giyimli, babasının arabasını kullanan ve babasının kredi kartını taşıyan fakat dünyayı kurtaracak fikirlere sahip erkeklerle dolmaya başladı. 
Sosyolojide üst sınıfta yaşananların projeksiyonu alt sınıflarda görüldüğü için kenar mahallelerde annesinin avucundaki üç kuruşu zorla alan gençler görmeye başladık. Eskiden erkekler evde oturmaz, bunalıma girmez, her şartta çalışır, üretir ve dik dururdu. 


Kadınları erkekleştirirken, erkeklere edilgen roller verdiler. Kadınlar naifliğini, kadın hassasiyetini çalışırken kaybediyordu. Neden? Çünkü sistem bıyıklı kadınları, erkekleşen kadınları seviyordu. Erkeklere ise daha kadınsı maskeler taktırıyordu. Bir tesettür firmasının reklamı vardı. Çok şık, sert bakışlı ve çok güzel bir kadın. Yanında ise hem fiziken hem ruhen kadının gölgesi haline gelmiş bir erkek. Bu reklam bile erkekliğin geleceği üzerine yapılan kuruları çok güzel anlatıyordu.


Türkiye’nin kadın hassasiyeti kadar erkek hassasiyetine de ihtiyacı var. Ailesinin ve toplumun sorumluluklarını hatta bırakın bunları birey olarak kendi sorumluluklarını sahiplenemeyen erkeklerden baba olmasını, eş olmasını, gerektiğinde vatan savunması yapmasını bekliyoruz. Fakat evinden çıkmaya hali olmayan, sanal ile gerçeği karıştırmış erkekler yani yeni nesil erkeklik hepimizin gözünü korkutuyor.
Kadın ve erkek arasındaki denge bozuldukça toplumsal çözülme başlıyor. Zaten istedikleri de bu. Toplumu bir arada tutan duyguları zayıflatarak bizi birbirimizden kopartmak. Üretimde var olan her şeye bağımlıyız fakat birbirimize eskisi kadar bağlı değiliz. Birbirine bağlı olmayan aileler fırtınayı aşamıyor, denizi geçemiyor. Düşük su seviyesinde bile boğuluyor.


Doğanın ve insanın fıtratını bozuyorlar. Ekolojik dengede aslına uygun yaşayan canlı neredeyse hiç kalmadı. Birbirinin tamamlayıcısı olması gereken unsurlar birbirine düşman oldu.
Sorunları konuşalım derken mahremiyeti kaybettik. Bazen toplumsal konularda onca araştırmaya rağmen gerçeği göremiyoruz. Kahramansız kaldık. Kaybettik kahramanları. Ekranlar, sosyal medya bir gecede kahramanlar üretiyor ve o kahramanları bir video, bir söz, bir twit ile tepeden aşağı sarkıtıyor. Modelini kaybeden dünya aslında kimlik bunalımına da giriyor. Ben kimim? Atomu da parçalasak, yeni galaksiler de keşfetsek kendimizi dinlemediğimiz ve anlamadığımız sürece hiçbir işe yaramaz. Ben kimim? Bu sorunun peşi sıra yollara düşmeliyiz. Yoksa yaptığımız her teknolojik yenilik, her gelişme bize yeni düşmanlar üretir yalnızca.
Kadınlığı çok konuşuyoruz fakat erkekleri konuşan yok. Bunca erkek bazen neden aynı yerde takılıyor, neden orada anlaşılmaz oluyor, içindeki fırtınayı dışa vururken neden yıkıp döküyor?
Kadınları anlatan birçok film varken erkekleri neden anlatmıyoruz, neden konuşmuyoruz? 
Erkek çocuklarını kendimize bağlı yetiştirelim derken kanatlarını neden kırıyoruz. Kızlarımız güçlü olsun, akıllı olsun ama erkekler ayak ucumuzdan ayrılmasın. Annelerin yalnız kalma korkusu erkeklerin omzuna yük oluyor. Kadınların erkek çocuğu yetiştirirken yaptığı hataların faturasını yine başka kadınlar ödüyor. 


İlkokulu bitirince bir küçük poşet ile yatılı okulun yolunu tutmuş adamların hikayesi artık çok uzağımızda kaldı. Hayata sıfırdan başlayıp mücadele edenlerin anıları da. Ömrünü bir davaya adayan da yok. Nefsi ile mücadele eden… Örnek aileler, örnek insanlar, sohbeti okul olanlar hani nerede saklanıyor? Gerçekten iyi insanlar nereye kayboldu?
Erkeler ağlamaz… Böyle söylüyordu değil mi o şarkı. Oysa ağlıyor erkekler. Evlenirken mükemel düğünü yapmak için, evlendikten sonra annesinin ve eşinin beklentilerini karşılamak için, sürekli birilerini memnun etmek için ağlıyor. Ya da hiçbir şey yapamamanın ve kendi içine kapanmasının sancısıyla ağlıyor. Kimi vurdumduymaz oluyor kimi çok öfkeli. Erkelerin yaralarının, acılarının, travmalarının faturasını kadınlar ödüyor. Bedel ödeyen kadın güçlenirken erkek içindeki gücü kaybediyor. Sonrası ise tam bir kısır döngü.
Erkekler ağlamaz. O eski şarkıyı artık kimse söylemiyor. 
 

Bu yazı toplam 4660 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum