MÜKEMMEL MUTSUZLUK
Şeyda Betül KILIÇ
Beş yaşında, cicili bicili giyinmiş, özenli saçları ve yaşını zorlayan endamıyla Ayşe okulun en şirin öğrencilerinden biri. Ayşe’yi anaokulunun müdiresi eski dostum Feyza Hanım’ı ziyaretimde koridorda tanıdım. Belleğinin potansiyeli bakışlarından okunuyor gibiydi. O sıralarda aklım fikrim yazmakta olduğum mutluluk kitabımdaydı. Mümkün olduğunca mutluluk nedir sorusunu irdeliyordum. Her yaştan ve meslekten, her kesimden insanların fikri oldukça önemliydi. Ayşe de yaşı küçük olsa da bu sorunun doğal muhataplarından olmaya hevesli görünüyordu. Onun hizasında gözlerine bakarak “Sana bir şey sorabilir miyim?” dedim. Oldukça girişimci bir edayla “Sorabilirsin” dedi. Hemen sordum “Ayşe mutluluk nedir?” Ayşe oldukça Stoa’cı bir felsefeyle “Benim mutlu olmam için babamın bana oyuncak almasıdır” dedi. “Benim param var, ben de alabilirim aslında” diye cümleyi arkasına dönük mırıldanarak tamamladı.
ÇOK YAYGIN
Almak, vermek ve bundan alınan haz, sadece altı yaşın tanımı değil. Zira çoğu yetişkin tarafından alışveriş anında hissedilen dünyadan kopuş hali mutluluğun ta kendisi olarak tarif ediliyor. Alışveriş ne kadar çabuk ve anlık olursa o kadar endüstriyel değil mi? Dükkân dükkân gezip, ekonomi yaparak, düşünerek karar vermek eskitilmeye ve belki de eskimeye başlamadı mı? E -Ticaret operasyonlarıyla markalar müşterilerini kolay pazara yani online alışverişe teşvik ediyorlar. Türkiye’de 10 kişiden biri online alışveriş yolunu tercih ediyor. Ülkemizde 48 milyon internet kullanıcısı olduğundan yola çıkarsak pazarın gücünü daha kolay anlayabiliriz. Özellikle Y ve Z kuşağı arama motoruna istedikleri ürünü yazarak hiç kımıldamadan tek tıkla ve nefeste karar verip alışveriş işlerini yönetiyorlar.
AZI MAKBUL, ÇOĞU ZARAR
Kitabım boyunca haz ve mutluluk karmaşasında kendimizi nerede gördüğümüzü anlattım. Haz anlık doyum, mutluluk ise inşa edilen, adeta büyütülüp emek verilen, sahip çıkılan bir değerdir. Alışverişte tıpkı madde bağımlılığındaki gibi anlık keyif verici hormonları harekete geçirir. Buraya kadar sorun yok gibi. “Ne var yani, hepimiz biraz haz duymayı ve keyifli kararalar vermeyi hak ediyoruz” diyebilirsiniz. Doğru, azı makbul. Sonrası zarar. Online alışverişteki kolay ve zaman kazandıran işlevsellik oldukça çekici. Öteye geçersek gezmeden, yürümeden sözde zaman harcamadan, tek tuşla verdiğimiz kararların aynı zamanda saniyelik düşünme hızıyla verilen kararlar olduğunu da görebiliriz. Bu durumda ikincil kazanç yolu kargo firmalarına açılıyor. Alınırken düşünülmeyen, ekonomi maksatlı alınan ürünler için değişim zamanı gecikmez.
HER ŞEY İHTİYAÇ MI?
Düşünmek… En erdemli, en kutsal ibadetimiz, değerimiz. Endüstri veya kapital pazarlama en çekici yöntemlerle ve cazip tekliflerle düşünme eylemini kısaltmaya programlanmıştır. Vaatlerini çekiciliği düşünmeyi durdurur dahası düşünmeyi gereksizleştirir. İllüzyon burada başlar. Kar ve zarar hesapları ilkelleşir. Haz için verilen acele kararlar sonucu değil süreci heyecanlandırır.
Peki online alışveriş yapmayalım mı? Alışverişte kararı etkileyen en önemli ve gerçek ilke ihtiyaçtır. Ama dolabımızdaki kullanmadığımız kıyafetlere bakılırsa bunlar ihtiyaç olduğu için alınmamış. İhtiyaç kelimesi kanaatkâr bir kelimedir. Sektör bu kelimeyi genellikle kötüye kullanır. Her şeyi ihtiyaçlaştırır. Her şeyi ihtiyaçmış gibi göstermenin yolu isteklerimizi ihtiyaç gibi göstermekten geçer. Düşünsenize bilgisayar karşısında çalışıyorsunuz ve aniden karşınıza o gün değil ama günün birinde lazım olma olasılığı olan bir malzemem çıkıyor. Tam sayfayı kapatacakken bu ürünün normalden daha ekonomik bir satışla pazarlandığı anonsunu duyuyorsunuz. Gelecek kaygınız coşturuluyor. İçinizden bir ses “Bulunsun, belki lazım olur” stokçuluğuyla tahrik peşinde. İşte tam böyle bir anda bu benim önümüzdeki altı ay için ihtiyacım mı, yoksa benim isteğim mi, sorusunu kendimize sorabiliriz. Cevap sonucu belirler.
BİR TÜR BAĞIMLILIK
Bütün bağımlılık türlerinde olduğu gibi alışveriş bağımlılığında da kişiler andan kopmaya ve acılarını unutturacak narkoza mecbur hale gelirler. Bağımlılık düşünme eyleminin yokluğudur. Eğer online veya birebir alışveriş alışkanlığı düşüncesizce yapılan ve genellikle pişmanlıkla sonuçlanana bir hal almaya başlamışsa burada bazı önlemler azami önem taşır. Öncelikle kişi alışveriş anında maddi bedelin farkında mı, bunu sorgulamalıdır. Alışveriş plan dahilinde ve kontrollü, olabildiğince yavaş ve erteleyerek yapılmalıdır. Bir davranış alışkanlık olmadan önce boşluk arar. Hayatımızda alışveriş dışında daha anlamlı ve gönüllü işlere alan açmalıyız. Kendimizi hayatın merkezinden kaldıralım. Dünya bizim için dönmüyor ama bizimle beraber dönüyor.