"Helal olan ticareti tercih edin ve cesur olun”
Belediyelere Açık Mektup. Bu Bir Projedir: HAVUZ VE BİT
Olabildiğince konuşma ve sohbet üslubuyla yazacağım:
Yıl 2011. Kulakları çınlasın derler ya arkadaşım Güngör Aradı.
- Çekmeköy'de yeni bir proje var. 260 konutluk. 3 sene sonra bitecek. 2+1 fiyatı 125 lira kaçırma, ben de alıyorum.
- Ne diyorsun Usta, ben de o kadar para ne gezer?
- Haber vereyim dedim kardeşime...
Yarım saat sonra Güngör tekrar aradı.
- Ersoy'cum burayı yatırım amaçlı 5 arkadaş alsak, 25’er lira çıkarsak, kaçırmayalım bence…
- Olabilir Usta, bu güzel olur.
- 3 sene sonra bitince satarız. Pay ederiz.
Ve öyle de oldu. 3 sene sonra 300’e sattık ve 60’şar liramızı aldık.
O zaman anladım havuz sisteminin ne olduğunu… 5 kişi birbirimize güvendik, sanki 1 kişiymişiz gibi hareket ettik, içimizden bir kişi adına daireye ortak olduk ve kazandık çok şükür. Atıl olan küçük birikimleri yan yana getirip büyük işler yapmak dedik bu ortaklığın adına. ( o vakit bizce büyük işti bu hareket )
Sonra dedik ki bu şekilde yeni konut projeleri üretsek. Yeni arkadaşlar bulalım. Arsa alalım. Kat karşılığı verelim. Ama olmadı, çok uğraştık. Birbirimize güveni kaybetmişiz. Acı ama gerçek. Her gün neler duyuyoruz. Tuhaf tuhaf sistemler. Yok Networking, yok Ponzi, Saadet zinciri, Piramit vs. Fiyaskolar… ortada güven mi kalır?
Yıl 2014. Kulakları çınlasın derler ya bu sefer kuzenimi aradım. Memleketim Sivrihisar’da besicilik ile uğraşıyordu.
- Lütfi Abi, kenarda bir miktar birikimim var, senin besihaneye 5-6 tane buzağı alsam da 1-1,5 sene baksan senin diğer davarlarla, masraflarını ben karşılayayım, zamanı gelince satarız. He abi?
- Abicim, riskli bu işler, olur da bir hastalık çıkar, telef olur, itlaf edilir, başında durmayacaksan tavsiye etmem. Aramız bozulmasın. Ben hele sana bunu söylüyorum, aman diyeyim, arkadaşın ya da arkadaşının arkadaşına güvenip kalkışma. Adam alır paranı, çatır çatır yer. Sonra deli dana der, öldü der… dertsiz başına dert alma...
İyi de arkadaş, ben ne edeceğim, faiz haram, bulaşmak istemiyorum. Ticaret erbablığım yok, birisine melek yatırımcı olsam param az, sonra kime güveneceğim. Çıldırmamak elde değil.
Ne acı dostlar, güvenmemek, güvenilmemek. Ama bir çıkış yolu olmalı. Vardır ama ben göremiyorum. Allah’ım yetiş…
Tarihleri veriyorum işte, aylar yılları kovaladı. Bir gün bir telefon…
Yıl 2016. Kulakları çınlasın arkadaşım Volkan.
- Abi, özlettin kendini, görüşelim.
- Olur Volkan.
Buluştuk tabii. Sohbet, muhabbet derken;
- Ersoy abi, Çiftlikbank diye bir uygulama var, ama ortada gerçekten bir çiftlik var. Senin yerine kümes, küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık, et, süt, yumurta üretimi, bayiler var alışveriş yapıyorsun. Şu kadar Yüz Bin kişi katılmış, şu kadar milyon lira fon toplanmış, çiftlikler kurulmuş…
Dinledim, içimde fırtınalar kopuyor, nasıl yani? Bu kadar kişi güvenmiş, bir araya gelmişler. Nutkum tutuldu. Hadi canım diyemedim. Sadece öyle baktım.
Ya sonra, çok değil, 2-3 ay geçti, Tosuncuk Skandalı. Arkasından Bakan Bey açıkladı, bu şekilde takibe aldığımız 11 dolandırıcı şebeke daha var.
Omuzlarım düştü. Allah’ım yetiş. Dedim ya, bir çıkış yolu olmalı. Vardır ama ben mi göremiyorum.
Yıl 2018. Kulakları çınlasın iş arkadaşım Ercan:
- Ersoy, memleketim Sivas’ta hayvancılık yapacağım. Araştırıyorum. 1000 koyun mu desem, 100 büyükbaş mı desem, ya da hepsi bir arada.
- Nasıl olacak?
- Bizim oraların arazileri müsait, küçüklüğümden beri bu işleri de bilirim. Artık ufaktan mı başlarım, bir yığın Devlet desteği var onlarla mı olur, araştırıyorum işte. Birkaç sene önce Sivas’taki abime 2 dana alıp verdim, abim köyde ilgilendi. Sabah meraya bıraktı, akşam ahıra getirdi. Suyunu verdi. Ara ara yem, vitamin, veteriner parası istedi, gönderdim. Büyüttü yani, sonra sattık. Tertemiz, 2 kat sıcak para bıraktı. Onunla ikiyi üç, üçü beş derken, şu an sekiz büyükbaş var.
- Ercan, benim memlekette kuzenim var ona söyledim yıllar önce, ben de niyetlenmiştim ama başında durmayacaksan kalkışma dedi.
Anlattım durumu…
- Doğru abi, başında durmayacaksan kalkışma, benim öz ve öz abim, biz beraber yaptık, elim üstündeydi, riskli iş bu işler. Bu işle uğraşan kimse senin 3-5 hayvanına bakmakla uğraşmaz. Kendi hayvanına bakar, parayı kendi kazanır. Sana para kazan derken bir illet gelir, aralar bozulur, dostluklar zedelenir. Doğru demiş kuzenin...
Bir hafta sonu evdeyim. Açtım malum video kanalını, hayvancılık üzerine, besicilik üzerine izliyorum bir şeyler. İnternette sörf yapıyorum, haberlere, teşviklere bakıyorum. Sencer Solakoğlu diye mahir bir yatırımcı ve erbaba rastladım, izledim videolarını. Forumlara bakıyorum. Matematiksel hesaplara bakıyorum. Çiftlik nasıl kurulur, buzağı fiyatları, hayvan ırkları, yemler, yoncalar, tarım, tarla, ahırlar, konstrüksüyon iskeleler, biyogaz, güneş enerjili damlar vs vs.
İyi hoşta nasıl olacak, Allah’ım yetiş… derken geçen senenin bir haberi: “Avrupa’nın en büyük toplu besi bölgesi Kayseri'de yapılıyor”. (Uzun uzun anlatmayacağım, bu habere (Beydeğirmeni Besi Bölgesi Projesi) kolaylıkla ulaşabilirsiniz)
O zaman dedim işte. Şimdi oldu:
Şimdi dostlar aklımdaki proje şu: Proje sahibine, girişimciye, yatırımcıya, fon toplayarak bir şeyler yapabilir miyiz diyen müteşebbise kısaca güven problemi yaşıyoruz. Haklıyız, bu hale getirildik. Örnekler önümüzde, yukarıda anlatmaya çalıştım özetle.
Dostlar, Bir babayiğit belediye başkanı çıksa, BİT (Belediye İktisadi Teşekkülü) üzerinden tıpkı Beydeğirmeni Besi Bölgesi Projesi gibi 10bin ya da 20bin hayvanlık bir bölge projelendirse, üstüne bunu havuz sistemiyle harmanlasa;
Benim gibi düşünen, girişimcilik ve yatırımcılık üzerine atıl vaziyetteki birikimlerini hayırlı bir şekilde faizden, paradan para kazanma hırsından uzak, en helal haliyle üretime ve ticarete yönlendirebilir diye düşünüyorum.
Bunun için belediyelere ulaşmaya çalışacağım. Ülkemde hayvancılığa katkı sağlayacağına inandığım, küçük-yastık altı birikimlerini, ticarete, üretime, istihdama, helal yoldan kazandırmak ve kazanmak isteyen benim gibi düşünen birileriyle havuz sistemini harmanlayıp fonlayarak omuz omuza BELEDİYE-VATANDAŞ işbirliği ile hem biz hem de Ülkemiz kazanır.
Yani Ey Belediye! bana deki: “Ben aynı anda 10bin ya da 20bin hayvana bakabilecek bir tesis kurmayı planlıyorum. Tesisi kuracağım, sen ister 1, ister 5, ister 10… gücün nisbetinde 6-8 aylık hayvanını benden alabilirsin, tüm masraflarını sana söyleyeceğim, bana peşinen vereceksin. Büyütmek benim işim. Kesimlik hale gelince satılacak olan hayvanın kazancı senindir. Sonrasında havuza tekrar dahil ol ya da güle güle harca. Desteğin için teşekkür ederim.”
Devletine güvenen buyursun gelsin. Ne dersiniz?
Not: 6-12 aylık bir buzağı fiyatı 3.500-4.500 TL bandında. Diğer bakım masrafı ve giderleriyle birlikte ortalama 5-6bin TL. max. 1,5 yıl sonra (2 yaşına gelince) ama kurbanlık ama kesimhanelik 9-10bin TL. oluyormuşçasına hesap edebiliriz.
Bu arada küçük bir anektot daha: Yıllar önce bizim mahalle dükkanına gittiğimde çerçeveli halde bir yazı asılıydı duvarında: “Rızkın onda dokuzu ticarettir. Hz. Muhammed (S.A.V)” gayri ihtiyari sesli okudum. Allah Rahmet Eylesin Bakkal Osman Amca ben sesli okuyunca dedi ki:
- Evlat, niye onda dokuz, nerede bunun onda biri. Aslında eksik yazılmış bu Hadis Şerif.
- Hadisin tamamı şöyle: “Rızkın onda dokuzu ticarettir. Kalan onda biri cesarettir.”
- Yani…
- Yanisi ticaret yapmak istiyorsan az biraz cesur olacaksın.
Şimdi anlıyorum Osman Amcacım seni. Şimdi daha çok idrak ediyorum Ya Resullullah Sizi. “Kazandıklarınızı biriktirmeyin, harama bulaştırmayın, faizden uzak durun, helal olan ticareti tercih edin ve cesur olun.”
Dedim ya Dostlar, güvenimiz ve cesaretimiz kırıldı. Tekrar silkelenmemiz lazım. Bir şeyler yapmak gerek.
Hayırlısı olsun….
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.