Hamaset ve Feraset Tercihleri Arasında Kudüs
Hüseyin Karaca
Bir Kudüs yazısı talep etti tâlib? Nasıl yazayım dedi kâtip, kudsiyân rüyalar görmeyeli yıllar oldu, gönül kasrı hubb u câh ile doldu. Siz yine de yazın dedi tâlip; kalem âşina ızdıraplara tercümandır. Çünkü muhitte duyulan hep feryâd u figândır.
Kudüs, namazdır diye yazdı kâtip; dert kabul ederseniz bunu tabii? Miraçtır Kudüs, modern sürgün yaşamlara ilaçtır. Dermandır konfora alışmış bedenlerin mihnet sınavından sağ salim çıkabilme umutlarına. Benzeri az görülen bir zulümle, dünyanın pek çok yerine sürgün edilmiş Filistin halklarının muhteşem direnç iradelerine hayranlıktır. Şiir gibi bir şuurdan berrak bir bilince varabilme sabrıdır. Mescidü'l-Aksa nöbetidir her gecenin yarısında teheccüd seccadesinde.
Burak olmaktır hayra çıkmak isteyenlere. Peygamberler cemaatine isra- miraç imametinin sultanına (s.a.v) vefadır, sünnet-i seniyye mirasına toz
kondurmamaktır. Buhârîlerle Müslimlerle Tirmizîlerle şanlı muhaddis silsilesinden feyiz devşirmektir. Selahaddinler olacak nesillerin ruh
dünyasına fetih nakşını yazabilmektir. Kudüs, bir siyasi oyuncak değildir. Hamâsî bir gevezelik hiç değildir. Bir dram sosyolojisi üzerinden psikolojik bozukluklarımızı örtbas etme kurnazlığı hiç değildir. Bilinç kirlenmesine uğramış meflûç akıllarımızın fikirsizlik girdabına mahkûmiyetine başka reçeteler bulma kolaylığı da değildir.
Kudüs en çok o topraklara özlem duyanların derdidir. Tepelerinde Mesîh'in (a.s) dokunuşu, Yusuf'un(a.s) hasreti, Süleyman'ın (a.s) pazusu, Dâvûd'un (a.s) çelik nağmesi ile Ömer (r.a) tevâzusuna hayran ehl-i kitâb ahâlîdeki İslâma susuzluk remzidir. Asırlar boyu bir Müslüman sükûnet
şemsiyesi altında gâh Hristiyan gâh Yahudi bir selâmet âhengi içinde yaşayan kentin eski huzur günlerine özlemdir.
Bir global Siyonist sürünün entrikaları ile musikisi bozulan şehrin genetik barış kotlarını hatırlama özverisidir. Portakal bahçelerinde gömülmüş
vatan hislerini gün yüzüne çıkarma çilesidir. İntifada'nın sadece edebiyatını değil edebini de ensar oluş hakikatiyle isbat ediş meşakkatidir. Kudüs, turistik gezilerden geri kalan nostaljik paylaşım ayrıntısına dönüşen iğreti duygusallıklara veda edebilme tövbesidir.
Bilginin gücüne kültürel bir dipnotta değil hayatı kucaklayan bir ilim susuzluğu ile inanmadır.. Gazze'yi sadece sapan taşlarına malzeme olduğu kadar değil, Gazze tarihinin yüz akı İmam Şâfî marifet ve fıkhına liyakat ile anlamlandırabilmektir.
Kudüs mihrâbtır, Kudüs saf saf salâta duruştur; Kudüs gafil yaşamlara hüzün formatıdır. Bir bilinç bilenmesidir kadîm kent toprağıyla. Mekke ve Medîne ile berâber sidre yolculuğunda şehirler seyr ü sülûkudur. Kıbledir her şeyden önce. Ka'be olacak secdenin alın teridir. Nebîler sicilinin pâk oluşuna aynadır adım adım. İşgale maruz sokaklarda bir ümmetin topyekûn sükûtudur, çöküşüdür. İslam dünyasının ekonomik siyâsî
zenginliklerine rağmen hala utanç tablosudur. Sembolik ihtilafların bütüncül bir devlet kuvvetine dönüşemediğinin tipik öyküsüdür. Eski Müslüman kıblenin Bolşevik kıbleye döndüğü anda misyonuna ihanet ettiğinin resmidir. Arazinin vatan olduğunun unutulduğu gün, asıl o gün zilletin başladığını tecrübe ediş trajedisidir. Toprak pazarlığının namus kadar mukaddes bir iffet hassasiyeti oluşunun gözardı edilmesinin nelere mal olacağının net fotoğrafıdır. Irkçı çıkışların, ümmetin ulvî makamından inişi anlamına geldiğini geç de olsa farketme serüvenidir. Saf bir uhuvvet Müslümanlığı yerine riyâset ve istiklâl hayallerine kapılmanın acı sonuna dair arşiv değerinde vesikadır.
İmparatorluk hayallerindeki bariz kafatasçı hataların yerel düzlemde nefret tohumlarını sulayan nehre dönüşeceğini, bu nehrin mukaddes kentleri de yakıp yıkacağını, yıkılan kentlerle beraber kardeşlik köprülerinin de târumâr olduğunun belgesel kaydıdır. Hatalar havuzunda Kudüs'e dair detay aramak kolaydır? Zor olan, bir evrensel Kudüs'e dönüşen, dönüştürülmeye çalışılan İslam beldelerinin, ferâset sınavındaki alacağı
notu hesap edebilme öngörüsüdür.
Kan gölüne dönen Bağdat, Şam, Kahire, Halep ve San'â kentlerinin Kudüs'ün hicran yasını tutma lüksü yoktur. Zira kendi hicranları kendilerine yetmekte, artmaktadır. Yazılması gereken asıl cümle, ehl-i beyt kılıfına bürünen Kisrâ rüzgarının, nasıl oldu da Moskof zehrini Müslüman mahallesine zerk eden bir gönüllüye dönüştüğüdür.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.