GÖRÜLEN LÜZUM ÜZERİNE: HEPİMİZ ‘BİZ’İZ
Bunları siz seçmediniz:
- Doğum yerinizi
- Ten renginizi
- Anne- babanızı
- Cinsiyetinizi
- Ana dilinizi
- Kökeninizi
Ama böyle olmayı seçebilirsiniz:
- Adil
- İyi kalpli
- Cömert
- Dürüst
- Saygılı
- İyimser
- Mütevazı
- Vefalı
- Kültürlü
- Hayvansever
Yeni eğitim yılında yukarıda okuduklarınızı “neyi seçebiliriz - neyi seçemeyiz” i ilk ders olarak, her gün tekrarla ezberleyerek başlamalıyız.
Sonuçta hayat seçimler manzumesidir, neyi seçersek onu yaşarız. Seçmeden sahip olduklarımız neyi seçeceğimizi belirlemez; bunu belirleyecek aklımız, kalbimiz ve vicdanımızdır. Belki de dünyayı sadece sevgi değil özgür irademizle yaptığımız seçimler kurtaracaktır.
Seçimlerimizle dünyayı çürüten virüslerin en tehlikelisi Irkçılığa karşı en büyük önlemi çocuklarımıza öğreterek alacağız. Çünkü artık, Salgın nasıl tüm dünyanın sorunuysa, ırkçılık da sadece ‘beyaz’ Amerikalıların degil, hepimizin sorunu.
ABD Minneapolis’de ‘siyahi’ George Floyd'un boynuna dizini basarak ölümüne sebep olan polisin (kötü adamları anarken meslekleri ile anmayı bile mesleğe saygısızlık olarak görüyorum) yaptıkları bu kadar yayılmasa karşı karşıya kalınan ırkçılık ve aşağılamayı hiç kimse anlamayacak, “21. yüzyılda bir insan sırf ten renginden ötürü bir polis tarafından boğularak öldürülüyor” şeklinde haber arşivlerinde kalacaktı!
Habil’le Kabil’den bu yana, 1400 yıl önce
“Siyah kadının oğlu" dediği Hz Bilal'den özür dilemek için başını ayaklarının önüne koyup "siyah ayaklarınla başımı çiğnemeden kalkmam" diyen Ebu Zer’e, Peygamberimiz Veva Hutbesinde "Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takvâ iledir." demesinden bugüne biten, mutasyona uğrayan tüm virüslere rağmen bitmeyen tek virüs: Irkçılık!!!
İnsanlığın var oluşundan bugüne uzayan, şekil değiştiren, hiyerarşik, Tarihsel çerceve, İdeolojik, kurumsal ve sistematik ırkçılık derken bunu birbirlerine reva gören insana çok mu mana yükledik, çok mu şey bekledik acaba?
Basmakalıp düşüncelerin ve önyargıların gelenekler ve kültürle aktarıldığını, beyne işlemiş bu duygulardan kurtulmanın çok zor olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
İnsanlar neden ayrımcılığa yatkın? Bunun öğrenilmiş bir yanı var tamam peki her toplumda bu ayrımcılığın olmasının temeli ne?
“Cin şişeden çıktı. Bundan sonra dünyanın hiçbir yerinde ırkçılara, her türlü ayrımcılığı yapana rahat yok” diye isyanda insanlar peki ne olduda bu noktaya geldik? Gün sonunda Irkçılık biter mi?
Bitmez! insanlardan sıfır ırkçılık yapmamalarını beklemek yerine, kendilerini ve bilinçaltındaki düşünce süreçlerini tanımaları, eğitime açık ve istekli olmaları ile belki azalır. Sonuçta bize geçmişten miras kalan bir beynin, hayatın kolay yoldan devamını sağlıyoruz. Bu mirasla ayrımcılığı tetiklemek çok kolay.
“Dünyadaki adaletsizliği değiştiremezsiniz” diyorlar; “Değiştirebileceğiniz tek şey, adaletsizlik karşısındaki duruşunuzdur. Bu en büyük gücünüzdür” diyorlar öyleyse bu duruşa en büyük katkımız sözlerimiz diyorum bende!
Bu sözlerin gücünü geçtiğimiz gün vefat eden Oruç Aruoba’ya rahmetle anarak size de hatırlatayım:
“Sözcüklerle hayatı anlamlandırmaya çalışanlar, sözcüklerden oluşan, tamamlanmamış bir anıt bırakırlar arkalarında. Kendilerinden sonra gelenler biraz daha tamamlasınlar diye. Sözün bittiği yer ölüm değil hayattır bazı insanlar için.”
Hepimize nefes alacak kadar pencere açılmış bu dünyada ama Pandemisi, ekonomisi, ideolojik savaşları, gelecek kaygısı, ırkçılığı...
Herkes aşırı kızgın.
Dünya anlaşılmaz bir yer artık. Aynı ülke aynı gün uzaya gezgin yollarken, ırkçılık yüzünden sokakları yağmalanıp, ateşe veriliyordu. O iyi insanlar o güzel mekiğe binip çekip gitmesinler, O mekiğe sığacak kadar azlar üstelik! Azımız çok olsun Aziz Yenikapı Haber okuyucuları.
Baki selam ve sevgi ile...