Bir Uzmanın Gözünden Koronavirüs Enfeksiyonu
Koronavirüs, insandan insana bulaşma özelliği nedeniyle hızla yayılmış, bugün için dünyada cins, dil, din, ırk, ülke, kıta ayrımı yapmadan hemen hemen tüm dünyada yaygın hal almıştır. Bu nedenle de ‘Pandemi’ tanımını almıştır. 2020 yılının ilk günlerinde başta Çin olmak üzere bugün Avrupa ve Amerika dahil hemen hemen her yerde yüksek sayıda vakalarla karşılaşılmaktadır. Ülkemizde mart ayının başından itibaren girişi engellenmiş olmasına rağmen artan sayılarda hastalarla karşılaşmaktayız. Bugün için dünyada 800 binin üzerinde, ülkemizde de 12 binin üzerinde vakayla karşı karşıyayız. Sürecin başından itibaren başta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile beraber tüm kamusal yönetim önemli sorumluluk üstlenerek mücadele etmektedir. Ancak salgın hastalıklarla mücadelede başarı ancak milletin de üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesiyle mümkündür. Bu nedenle bu yazıdan elde edeceğimiz bilgileri hayatımızda uygulamaya koyarak ülkemizin bu süreci atlatmasında elimizden geleni yerine getirmeliyiz diye düşünmekteyim. Bu yazı; virüs, bulaşma yolları, kliniği, bireysel temizlik, sosyal mesafe ve tanı yöntemleri hakkında bilgi vermek; hasta veya temaslısıyla karşılaşıldığında izlenmesi gereken strateji ve uygulama şekilleri hakkında yol göstermek amacıyla hazırlanmıştır.
TAÇLI VİRÜS
Koronovirüs’ler RNA virüsleridir. Yüzeylerinde çubuksu uzantıları vardır. Bu çıkıntıların Latince’deki ‘Corona’, yani ‘Taç’ anlamından yola çıkılarak bu virüslere ‘Koronavirüs’ (Taçlı virüs) ismi verilmiştir. Koronavirüs’ler (CoV), hayvanlardan bulaşarak insanlarda hastalık yapabilen soğuk algınlığından ‘Orta Doğu Solunum Sendromu’ (MERS) ve ‘Ağır Akut Solunum Sendromu’ (SARS) gibi çeşitli derecelerde solunum, bağırsak, karaciğer, böbrek ve sinir sistemi tutulumlarla seyreden klinik tablolara neden olabilmektedir. Daha önce yapılan detaylı araştırmalar sonucunda, SARS’ın misk kedilerinden, MERS’in ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya çıkmıştır.
10 YIL SONRA
Virüsün çeşitli hayvanlardan bulaştığı söylenmekle beraber hangi hayvandan kaynak aldığı net olarak bilinmemektedir. Henüz insanlara bulaşmamış olan ancak hayvanlarda saptanan birçok Koronavirüs daha mevcuttur. SARS, MERS ve COVİD-19 dışında da insanlarda dolaşımda olup soğuk algınlığı kliniğine neden olan ayrıca dört alt tipi daha vardır. SARS, 2003 yılında, daha önceden bilinmeyen bir virüs halinde ortaya çıkmış olup yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Yaklaşık 10 yıl sonra Koronavirüs ailesinden, daha önce insan ya da hayvanlarda varlığı gösterilmemiş olan MERS Eylül 2012’de ilk defa insanlarda Suudi Arabistan’da tanımlanmıştır. 31 Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde nedeni bilinmeyen zatürre hastaları bildirilmiştir. Yapılan incelemede hastaların farklı hayvan türleri satan bir toptan balık ve canlı hayvan pazarı çalışanlarından olduğu belirlenmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir Koronavirüs (2019-nCoV) olarak tanımlanmış ve hayvanlardan insanlara geçen bu virüsün insandan insana da hızlı bulaştığı gösterilmiştir. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiştir.
BULAŞMA ŞEKLİ
Hastalık esas olarak ağızdan konuşma anında veya öksürük, hapşırma anında çıkan içinde virüs olan damlacıkların ortamdaki diğer bireylerin ağız, burun ve gözlerine temasıyla bulaşmaktadır. Ayrıca hasta bireylerin öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçtıkları damlacıkların yapıştığı yüzeylere diğer kişilerin elleriyle temas etmesi sonrasında ellerini ağız, burun veya göze götürmesi ve temas etmesiyle bulaşmaktadır. Virüsün alınmasından hastalığın ortaya çıkmasına kadar geçen süre 5-6 gündür (2 gün-14 gün). Bu süreye kuluçka süresi denmektedir. Koronavirüs’ler genel olarak dış ortama çok dayanıklı olmayan virüslerdir. Ortamın nem ve sıcaklığına, dışarı atıldığı organik maddenin miktarı, kirlettiği yüzeyin dokusu gibi faktörlere göre değişen bir dayanma süresi söz konusudur. Genel olarak cansız yüzeylerde birkaç saat içerisinde aktivitesini kaybettiği kabul edilmektedir. Cansız yüzeylerdeki aktivite süresi yorumlanırken bulaş da sadece virüsün aktivitesinin devam etmesi değil, temasın süresinin de önemli olduğu unutulmamalıdır.
KLİNİK ÇALIŞMALARI
Virüsle karşılaşanların üçte biri herhangi belirti ve bulgu vermezken, geri kalanında hafif zatürreden yoğun bakım gerektirecek kadar ağır olan tablolar görülebilmektedir. Hastalarda en çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve solunum sıkıntısıdır. Bu belirtilerin yanında az da olsa eklem kas ağrısı, baş ağrısı, halsizlik ve ishal gibi şikayetler de olabilmektedir. Şiddetli vakalarda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir. COVİD-19 enfeksiyonuyla ilgili şimdiye kadar edinilen bilgiler göre üçte birinde herhangi belirti ve buluğu olmazken, bazı insanların daha fazla hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski altında olduğunu göstermiştir. Vakaların yüzde 80’i hastalığı hafif geçirmektedir. Vakaların yüzde 20’si hastane koşullarında tedavi edilmektedir. Yine vakaların yüzde 5’i yoğun bakıma ihtiyaç duyabilmektedir. Hastalık tüm yaş guruplarını etkilemekle beraber genellikle 60 yaş ve üzerindeki kişiler, kalp-damar hastalığı olanlar, yüksek tansiyonu olanlar, şeker hastalığı olanlar, kronik solunum yolu hastalığı olanlar, kanser ve bağışıklık yetmezliği olanlar, ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları olanları daha fazla etkilemekte ve daha fazla ölüme neden olmaktadır. ÇOCUKLARDA NADİR GÖRÜLÜYOR
Hastalık çocuklarda nadir ve hafif görünmektedir. COVID-19 enfeksiyonu gelişen gebe kadınlarda hastalığın ciddiyeti konusunda sınırlı bilimsel kanıt vardır. Bununla birlikte mevcut kanıtlar hamile kadınlar arasındaki hastalık şiddetinin, hasta olmayan hamile kadınlar ile COVID-19 ile enfeksiyon olan hamile kadınlar arasında fark olmadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca hamilelik sırasında COVID-19 ile enfeksiyonun bebek de olumsuz bir etkisi olduğunu gösteren hiçbir veri yoktur. Şu ana kadar COVID-19’un hamilelik sırasında anneden bebeğe bulaştığına dair de bir kanıt bulunmamaktadır. Yine anne sütünde de virüs varlığı gösterilmemiştir.
LABORATUVAR VE TANI
Hastalarda sıklıkla akciğer tutulumu olduğu için, genel bir kan tablosu değişikliğiyle akciğer muayenesinde değişiklikler tespit edilebilmektedir. Akciğer grafisi ve tomografisi önemli oranda tanı koydurmaktadır. Laboratuvar olarak kan tetkiklerinin yanında kesin tanı; ağız boğaz bölgesinin arka bölgesinden ve burundan alınan sürüntüden direk virüsün tespit edilme esasına dayanmaktadır. Bu testler ülkemizde bugün için 75 merkezde çalışılıp 24 saat içinde sonuçlandırılabilmektedir. Ölüm oranı SARS salgınında yüzde 11 ve MERS’de yüzde 35-50 arasındayken COVID-19’da ülkeden ülkeye değişmekle beraber Güney Kore’de yüzde 1’in altında iken İtalya’da yüzde 9’lar civarında ortalama yüzde 3-4 arasındadır. DİKKAT VE ÖNLEM Bu virüs ve diğer solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonların bulaşma riskini azaltmak için hepimize çok büyük sorumluluk düşmektedir. Öncelikle öksürme veya hapşırma sırasında ağızımızı ve burnumuzu tek kullanımlık mendille kapatmalı, mendil yoksa dirseğimizin iç kısmını kullanılmalıyız. Çünkü; konuşma, hapşırma ve öksürme anında virüs parçacıkları en az bir buçuk metre mesafeye kadar yayılabilmektedir. Bu nedenle bu mesafeyi bireysel izolasyon olarak belirleyip daha yakın sohbetlerden uzak durmalıyız. Olabildiğince kalabalık ortamlardan uzak durmak, tokalaşma ve sarılmadan kaçınmak da önemli oranda bulaşmayı engelleyecektir. Etrafa dokundurduğumuz ve virüsün bulaştığını düşündüğümüz ellerimizi ağız, burun ve gözlerimize dokundurmamalıyız. Yani; el hijyenimize önem vermeliyiz. Ellerimizi en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla ovalayarak yıkamalıyız. Bu yıkama işlemi esnasında mutlaka el sırtlarımızı, parmak uçlarımızı, avuç içimizi ve baş parmağımızı ovalayarak yıkamalıyız. Sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol içerikli el antiseptiği (kolonya) kullanabiliriz. Kapalı alanlar mümkün olduğunca havalandırılmalı ve yüzeyler dezenfektanlar ile sık sık temizlenmelidir. Evimize getirdiğimiz gıdalar, sebze ve meyveler tüm mikroplardan korunma amacıyla tüketilmeden önce iyice yıkanmalıdır Bireysel korunma mesafemiz olan en az bir buçuk metre korunma alanımızı korumak ve kişisel hijyenimizi sağlamamızın yanında bağışıklık sistemimizi güçlü tutma adına sağlıklı ve dengeli beslenme, yeterli zaman uyuma, spor yapma ve sigara gibi bağışıklığı düşüren alışkanlıklardan uzak durmak gerekmektedir. ŞÜPHELİ TEMAS Olası/Kesin vakayla teması (yakın temaslı) olanlar evde izolasyon şartlarına uygun 14 gün süreyle izlenmeli. COVID-19 enfeksiyonu için doğrulama sürecindeki vakalara yakın temas edenler, temas ettikleri hastanın numune sonucu negatif ise izlem sonlandırılır; pozitif gelirse izleme 14’ncü güne kadar devam edilir. Temaslı kişi izlem süresini evde geçirmelidir. Başka kişi/kişilerle aynı ortamı paylaştığı zaman tıbbi maske takmalıdır. Ev halkına bulaşma riskini önlemek için evde takipli hastalar mümkünse evindeki diğer kişilerden farklı bir odada, mümkün değilse iyi havalanan bir odada oturmalı, diğer kişilerden en az bir buçuk metre uzakta olmalıdır ve tıbbi maske takmalıdır, maskenin nemlenmesi halinde yenisiyle değiştirmelidir. Eve, ziyaretçi kabul edilmemelidir. Temaslının ev içindeki hareketi sınırlandırılmalı; tuvalet, banyo gibi ortak kullanılan alanlar iyi havalandırılmalıdır. Temaslı, kişisel eşyalarını başkalarıyla paylaşmamalı, ev halkının bardak, tabak, havlu gibi eşyalarını kullanmamalı; eğer kullanması gerekirse bu eşyaları iyice su ve sabunla yıkamalıdır. Vakanın kullandığı kıyafet ve çarşaf, nevresim gibi tekstil ürünleri 60- 90°C’de normal deterjanla yıkanmalıdır. Banyo ve tuvaletler günde en az bir kez sulandırılmış çamaşır suyuyla (1:100 normal sulandırmada- beş litre suya bir çay bardağı çamaşır suyu) temizlenmelidir. SONUÇ OLARAK Pandemi durumunda yani tüm dünyayı etkileyen bu virüsle mücadelede kişiden kişiye bulaşın mutlaka önüne geçilmelidir. Yaklaşan süreç içinde kamunun ve bilimin ortaya koyduğu gerçeklerle bu salgının ülkemizi daha fazla etkilemesinin önüne geçebiliriz. Eğer bu anlamda üzerimize düşen bireysel izolasyon, sosyal mesafe ve kişisel el hijyenimize dikkat etmezsek artan vaka sayılarını ve ülkemize olan yükünü engelleyemeyiz. Bu nedenle hepimize büyük sorumluluk düşmektedir ve elimizi suya sabuna gereği kadar dokundurmalıyız. Sevdiklerimize yarın yakın olmak istiyorsan bugün biraz mesafeli olalım.