PİYASALAR

  • BIST 1009693.461.77%
  • ALTIN2508.9921.01%
  • DOLAR32.5790.12%
  • EURO34.7760.09%
  • STERLİN40.457-0.38%
  1. YAZARLAR

  2. Naz Melis ZENGİN

  3. Annelik mi? Kadınlık mı? sorusundan kurtulmanın tek yolu: Kıyasları yok et!
Naz Melis ZENGİN

Naz Melis ZENGİN

Turuncu Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Annelik mi? Kadınlık mı? sorusundan kurtulmanın tek yolu: Kıyasları yok et!

A+A-

Başarılı iş hayatı mı, annelik mi? Ya da ikisi bir arada mümkün mü? Bu konu çeşitli çevrelerce uzun yıllardır tartışılıyor. “Anneliğin” kutsal bir konumda yer alması kimi çevreler tarafından kadının kimliğini belli bir yerde tutuyor ve ilerletmiyor. Ama böyle düşünenlere inat hem iş hayatında hem de annelik kariyerlerinde çığır açmaya devam eden anneler, harikalar yaratmaya devam ediyor.

Ebeveyn olmak da kadın olarak yaşamak da insani bir hak. Kadınların haklarına sahip olmaları ve insan olarak yaşamalarının önüne geçen aslında hiçbir güç yok, sadece mottolar var. Örneğin; “Erkek devlet kurar, kadın aile kurar” gibi. Bu tür söylemlerin oluşturduğu yazılmamış kanunlar kadının toplumdaki statüsünü uzun zamandır sorgulattı. 

Sanayi Devrimi ile birlikte tarlalardan fabrikalara geçen işçiler, kadın-erkek statüsünü değiştirdi. Kadın, ağır buharlı makineler altında çalışmaya “henüz” çalışmaya uygun değildi. Dönemin propagandalarının etkisiyle kadınların anneliği desteklendi, çoğunda nüfus ve savaş politikası güdülen bu propagandalar kadını evde tutmaya çalıştı. Ancak her etkinin  bir tepkisi mevcuttu ve bu politikalar günümüz kadın haklarının temelini attı. 

Öncesinde hem tarlada hem evde çalışmaya uygun bir yapıya sahip olan kadınlar teknolojik gelişmelerin alıp başını gittiği dönemde hapsolmaya mahkumlardı. Sanılanın aksine burada modernleşme kadını ön plana atmadı, geriye itti. 

Gelişmelerle birlikte bundan otuz kırk yıl kadar önce kadın ve erkeğin iş ve aile yaşantılarını kendi aralarında eşit bir şekilde paylaşabileceklerine inanılmaya başlamıştı. Kadın ve erkeğin eşit olduğu bir dünyaya giden yolda emin adımlarla ilerliyordu kadın ve erkek. Ama 90’lı yıllar bu inancın sonunu hazırladı. Ekonomik kriz beraberinde getirdiği kimlik kriziyle birlikte bu illüzyoner inancı yerle bir etti. 90’lardaki bu kriz maaşlardaki eşitsizliği iyice arttırdı ve özellikle iyi eğitimli olmayan, maddi olarak daha zayıf kadının eve, ev işlerine geri dönmesine neden oldu. Devlet de zaten kadınların daha çok çocuk yapması için desteklemeye başlamıştı. Kadının yaptığı işin daha düşük maaşla ücretlendirilmesi anne olmayı yeniden değerli hale getirdi.Ancak bizler, kadının toplum içindeki statüsünü sorguladığımız her mecrada “modernleşme etkisinde kadın” öbeği altında toplanmaktan nedense vazgeçemiyoruz. Öncesinde 2 evlilik geçirmiş, ticaret hayatında oldukça aktif bir kadının, Hz. Hatice’nin milattan sonra yalnızca 500 yıl sonra dünyada yaşadığını unutuyoruz. 

Örneğin radikal feministler, kadın ve erkeğin biyolojik farklılıklarını en aza indirerek kadının yerleşmiş sosyal aile hayatındaki annelik rolünden teknoloji yardımıyla kurtulabileceğini böylelikle kadınların kurtuluşlarının başlayacağını ileri sürüyorlar. Çünkü radikal feministlere göre annelik, kadının ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden biri.

Radikal feministlere göre annelik bir iç güdüden ziyade toplum dayatması, eğer aile içerisinde kız çocuğuna oyuncak olarak ''bebek'' almaz ve ya kadın ve erkek arasındaki ayrımlar bir şekilde empoze edilmezse, kadınların genelinin anne olmak istemez. Onlara göre Hz. Havva, elmadan önce bir oyuncak bebekle tanışmış olabilir. İç güdüsel hatta kendilerinin en çok yer almak istediği “bilimsel” öğretilerden oldukça uzak bu görüşlerle maalesef hızlı bir ilerleme kaydettiler. 

“Her kadın anne doğmaz” sözüne güvenerek kitleleri yönlendirmeye devam radikal feministlerin unuttuğu bir şey var. O da kendilerinden uzak olmasını istediği anneliğin kadın kimliğine katacağı güzel ve anlamlı özellikler. Bunu eski Yahoo CEO’su Marissa Mayer şöyle anlatıyor: “ İş hayatında daha bağımsız bir birey olmamı ve hızlı kararlar alabilmemi sağlayan yegane güç annelik oldu.”

Anne olmak bir kadının içindeki güçlü ve duyarlı kadını ortaya çıkarır. Anne olmak pek çok kadın için çocuğuna en iyisini verebilme konusunda güçlü bir motivasyon oluşturur. İşte bu anneliğin kutlanması gereken en önemli boyutudur. Annelik motivasyonu tüm yaşamınıza yansıyan, hayata dört elle tutunmanızı teşvik eden daha önceden belki de hiç deneyimlemediğiniz oldukça güçlü bir duygudur. Bir çocuk yetiştirmenin, ona iyiyi ve doğruyu göstermenin, kendisi adına doğru seçimler yapabilmesi ve hayatta başarılı olabilmesi için ona destek olmanın yaşamınıza kattığı anlam sizi varoluşsal sancılara yönlendirmez. Anne olmak bir kadının hayata karşı duruşunu çoğu zaman daha sağlam yapar. Mesela, iş hayatında kalmak ya da çalışmamayı seçmek gibi yaşamı her yönüyle etkileyen önemli kararlarda anne olmuş bir kadın daha nettir. İçinde bulunulan şartlar dahilinde çocuğunun maddi ihtiyaçlarının öncelikli olduğunu düşünen pek çok anne kariyerine emin adımlarla devam eder. Farklı şartlardaki bir çocuk için ise annenin çocuğun yanında kalması maddi ihtiyaçlardan daha önemli olabilir. O zaman da çoğu anne, çekinmeden çocuğunun yanında olabileceği şekilde hayatını yeniden düzenler.

Anneliğin faydalarını sayfalarca anlatsak yetmez ama şunu da itiraf etmeliyiz ki, annelik hala bilinmeyenlerle dolu bir dünyadır. Önceliklerin radikal bir değişimiyle sonuçlanan bu yaşamsal karar bir şans oyunu gibi de gözükebilir. Bunun böyle gözükmesine yol açan asıl etken ise annenin “başarılı olup olmaması” üzerine yönelen söylemlerdir. Oysa gayretini gösteren, zamanını ayıran ve çocuklarına değer veren her annenin başarılı olabileceği kabul edilmelidir. Burada “kıyas” meselesi, maalesef annelik kimliğine büyük bir zarar vermektedir. Bu noktada kadınlar olarak önceliğimiz her kadının istediği takdirde anneliği gerçekleştirebileceğini kanıtlamaktır. Anneliği iyi/kötü gibi romantik kavramlardan sıyırıp, nihai tanımına ulaştırmak, körelme noktasına gelmiş bu kutsal müesseseye yapacağımız en güzel hayırdır. 
 

Bu yazı toplam 2069 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.