Milletlerin kahramanlık günleri vardır. Kimi kuruluşlarını kimi kurtuluşlarını kimi ise zaferlerini kutlayıp o günleri anarlar.

Bizim gibi binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip bir milletin önemli günlerini ise saymakla bitiremeyiz. O günleri yad ederken kâh kederlenir kâh seviniriz. Yedi düveli bozguna uğrattığımız Çanakkale zaferini büyük bir gururla kutlarken 15’liler için ise göz yaşlarımızı tutamayız.

Malazgirt meydan muharebesinden, İstanbul’un fethine, Viyana kapılarından, Kurtuluş savaşına kadar tarihin her dönemimde çok çetin mücadeleler verdik. Var olma ile yok olma sınırında ateşten günlerden geçtik.

Tarih boyunca altın tepside bir şey sunulduğuna şahit olmadı, sahip olduğu her şeyin bedelini fazlasıyla ödedi bu millet. Bugün üstünde şuursuzca dolaştığımız her bir toprak parçası için dökülen kanın verilen canın hesabına yapmak mümkün değil.

Şu an ülke topraklarımızda yer almasa da Akdeniz’in doğusunda yer alan Girit adasının fethi için 130.000 vatan evladının şehit verildiğini öğrenmek bile insanın kanını dondurmaya yetiyor fazlasıyla. Ne bedeller ödenmiş vatan için.

Tarihimizin en dramatik hadiselerinden birini ise 2016 yılının 15 Temmuz gecesinde yaşadık. O karanlık gecede düşman bu kez dışarıdan değil içeriden saldırıya geçmişti hem de millete ait olan tanklarla uçaklarla. FETÖ ihanet çetesinin üniforma giymiş teröristleri milletin üstüne acımasızca saldırıyordu.

Terörle mücadelede bile kullanılmayan bombaları attıkları Polis Özel Harekât Başkanlığında 47 polis şehit düşerken, şehitlerimizin silahları bile atılan ısı bombalarının tesiriyle erimişti.

TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi savaş uçaklarından atılan bombaların hedefi olurken. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere yurt genelinde darbeyi engellemek için sokağa çıkan sivil vatandaşların üzerine tankları süren darbeciler, genç yaşlı erkek kadın demeden insanların üzerine kurşun yağdırdı. O karanlık gecede 251 vatandaşımız şehadet şerbeti içerken 2196 vatandaşımız ise yaralandı.

Dünya tarihi boyunca çıplak elleriyle darbeyi engelleyen, tanklara kafa tutan, F16’lara meydan okuyan başka bir millet olmadı. Elinde en ufak bir silah olmadan sadece vatan millet aşkıyla ölüme doğru koşan başka bir millet de olamaz. Aziz milletimizin göstermiş olduğu üstün cesaret gelişmiş silahlara sahip gözü dönmüş hainlerin yüreklerine korku salarken gece işgale hazırlananlar sabaha karşı kaçacak yer aramaya başladı.

Darbeyi gerçekleştiren taşeron ve maşalar ilk andan belliyken saldırının arkasındaki güçler ise darbe girişiminden sonra uzunca bir süre sessiz kalarak bir nevi açık ettiler kendilerini.

Darbe başarılı olsaydı neler olabileceği konusunda pek çok şey söylenip yazıldı. Ama hakikat şu ki darbe başarılı olsaydı devleti ve milleti karanlık günler bekliyor olacaktı. Yapılan tahkikatlar ve örgüt üyelerinin ifadeleri neticesinde FETÖ ile PKK iş birliğinin ne kadar derin ve uzun yıllara sâri olduğu ortaya çıkarken. Darbe girişiminin arkasındaki yabancı istihbarat örgütlerinin etkinliği ise ülkemiz üzerindeki hesapların ne denli büyük olduğunu gösteriyordu. Yanı başımızdaki Irak, Suriye, Libya ve Ukrayna ile aynı kaderi paylaşmaktan son anda kurtulmuşuz.

Hain darbe girişiminin üzerinden 7 yıl geçti. Bazı cenahlar ilk günden itibaren darbeye karşı verilen mücadeleyi önemsizleştirmeye çalıştılar, bazıları ise 15 Temmuz hiç olmamış gibi duyarsız kalmayı tercih ediyor. Lakin küresel güçlerin desteğini alan FETÖ üyeleri yurt dışında faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor, yurt içinde bulunan örgüt mensupları ve sempatizanları aynı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi hiç beklenmedik bir anda ülkeyi karışıklığa sürükleyecek yeni eylemlere girişebilirler.

Türkiye'nin milli bekasına yönelik hain darbe girişimleri ile tekrar karşılaşmamak için 15 Temmuz gecesinde yaşanan hadiseleri ilk günkü sıcaklığı ile hissetmeliyiz. Yaşananlardan ders almayan, geçmişi çok iyi irdelemeyenlerin sağlam bir geleceği olmaz.