Ölüm Tercihinin Psikolojik Otopsisi
Toplum dediğimiz yapının içinde tüm canlılığıyla var olan insan sürekli değişiyor. Öğrenen, evrilen, değişen ve gelişen insan, kutsal bir meziyetle bezeniyor. Değişirken gelişmek her zaman mümkün olmuyor. Son zamanlardaki dramatik haberlere şahit olurken içimden bir ses; ‘İnsan doğmak, insan kalmak ve insanca ölmek hiç bu kadar zor olmamıştı’ diyor.
GÖRMEZDEN GELİNMEK
Topluca verilen intihar kararları neyin tellalı? İnsan iki şekilde yok olur; kalbi başkasının kalbini hızlandırmadığında ve hatırlanmayacak kadar görmezden gelindiğinde. Başka türlü ölemezsiniz. Ölmeniz için yokluğunuza tahammül edebilmeniz gerekir. İnsan en çok kendi ölümüne tahammül edemez. Ne garip; öldüğümüzü anlayamayız. Mademki yokluk hali insana haramdır, o halde neden kendini yok eder? Son dönemlerde dinlerken hayretle takip ettiğimiz dört kardeşin intiharı olayı için konuşmayan kalmadı. Çünkü anlaşılmayana anlam kazandırmak için kolektif bilinç çalışır. Ne oldu da ölüm toplu bir karara dönüştü?
TEK BAŞINALIK TERCİHTİR
İlgilenenler için biraz yalnızlık psikolojisi üzerinde duracağım. Tek başınalık bir tercihtir. Evet toplumsal ve iletişimle yaşayan canlılarız. Fakat arada izole olarak, düşünür, düşünürken de kendimizi keşfederiz. Yalnızlık ise başka bir şeydir. Genelde istemeden tek kalma sonucunda ortaya çıkan garip bir histir; yalnız hissediyorum. Yalnız hissetmek bize ne kadar zorlayıcı ve baş edilemez geliyorsa o kadar önlem gerektirir. O halde insan hem sosyal bir varlık olup hem de yalnızlığın kendisine kattığı bilgelikle büyümeyi becerebilmelidir.
YALNIZLIĞIN ÖLDÜRÜCÜ SONUCU
Yalnızlaşıyor muyuz? İngiltere’de kurulan ‘Yalnızlık Bakanlığı’ sosyalleşemeyen kişilere destek birimleri oluşturuyor. Zira ülke, yalnızlığın değil ama yalnızlığın öldürücü sonuçlarının farkında. Birbirimiz yalnız bırakarak, görmezden gelerek terk ediyoruz. Yahut koca koca laflar edip ölümüne bağlanıyoruz. “Sen varsan her şey tamam, sen yoksan her şey eksik”, “Ya benimsin ya toprağın” şarkıları yok mu, ah bu şarkıların gözü kör olsun! Sağlıklı bir erişkin hatta bir çocuk kendi kendiyle kalabilmeyi, annesi dahil herkesle arası kendisiyle olduğundan iyi olmamalıdır. Yahut cümleyi şöyle kuralım; herkesten çok kendinizle aranız iyi olsun, zira en çok kendinizle aranız açılırsa yaşamak anlamını yitirir.
ÖNLEM ALINMALI
Yaşanan bir intihar olayıyla gördük ki gerçek neden annenin kaybı değil, annenin kaybı sonucunda psikolojik dayanıklılığın olmamasıdır. Yanlış bir bağlanma sonucunda annenin yokluğu uyumlanamayacak kadar yıkıcı karşılanmıştır. Gerçek bir anne-çocuk ilişkisi ne anneyi ne de çocuğu yokluğuyla yok etmemelidir. Hangi nedenle olursa olsun ebeveynlerden biri tarafından çocuklarla kurulan kapalı devre ilişki sorunlara kapı açıyor. Kahramanmaraş’taki olaydaki gibi psikoz intihar edenin ailesiyle başlıyor. Ailece paylaşılan psikoz önlem alınmadığı takdirde gerilim filmi gibi ilerliyor. Sonuçta kim tarafından alınmış olursa olsun intihar her yönüyle psikozu çağrıştırıyor.
ANLAMLI KILMAYA ÇALIŞIN
Mutlaka sevin, hatta çok sevin ama kimseyi var oluş değerinizin önüne koymayın. Yaşamak için nedenler aramaya değil, yaşamayı nedene bağlamaktan ziyade anlamlı kılmaya çaba harcayın. Bağımlılık kime bağlandıysanız onun bağımlılığıdır. Bu nedenle ebeveynler farkında olarak veya olmayarak çocuklarıyla patolojik bağ kurarlar. Varlığını başkasının varlığına veya maddi olanaklara bağlayan psikoz mağduru kişiliklere ulaşmak kolay değildir.
KOLAY SEÇİM
Ölümün bir tercihe dönmesi kolay kabul edilemeyecek bir karardır. İntihar eden kişi neredeyse unutulana kadar tüm ailesi tarafından nefretle anılabilir. İntihar kararını anlamaya çalışırken maddi sıkıntıların sebep olma ihtimalini konuşuyoruz. Fakirlik ölümü istetir belki ama kalıp geçim darlığıyla mücadele edenlerin istediği şey çalışmaktır. Biri ölmeyi diğeri çalışmayı seçtiğine göre gitmeyi seçen kolayı seçmiş olur. Belki de bu nedenle intihar affedilemez günahlardandır. Zira hayatın sahnesinden büyük yönetmenin izni olmadan ayrılmak en büyük bencilliktir.
BİRBİRİMİZE DUYARLI OLALIM
Yakınları intiharı seçmiş kişilerde patolojik utanç, ölen kişiyle bitmeyen hesaplaşma, sakinleşmeyen öfke görülür. Dahası biz bu intihar olaylarını abartılı bir sunumla çocuklara duyurarak onlara durumu normalleştiriyoruz. Çocuk ve yaşlılarımıza daha anlaşılabilir haberleri duyuralım. Psikolojik kalkan oluşturalım. Dünyadan gitme fikrini garip bir bilinçle öven bir taraf olsa da biz kalmayı seçen. Dünyalılar olarak birbirimize duyarlı olalım. Her oturduğumuzda havadan sudan konuşup dağılmayalım. Birbirimizi seviyoruz ama birbirimizi dinlemiyoruz. Dinlemek için duymak, önemsemek gerekiyor. Yargısız bir kabulle dinleme alışkanlığı kazanalım. Karşılığında cevap vermek için değil anlamak için dinleyelim. Bize benzemese de sevginin uyum ve kişilerarası ahenk getireceğine inanalım. Burada kalıp yaratanın himayesinde kâinatından öğrenmek yerine kâğıtları yırtıp çıkmakta bir seçim. Kâğıtları yırtan kâinat disiplinini bozmuştur. Son not; zor sorulara aşinaysanız sınav sandığınız kadar zor değildir. Sınavı zorlaştıran hocanın merhameti ve bilgeliğinden şüphe duymaktır. Peki ya kâğıdı yırtıp yüzüne attığın hoca aslında kolay sormuş hatta seni çok seviyorsa?