PİYASALAR

  • BIST 1009722.090.8%
  • ALTIN2428.571-0.03%
  • DOLAR32.52-0.1%
  • EURO34.8-0.22%
  • STERLİN40.476-0.17%
  1. YAZARLAR

  2. Ayşegül Akyüz Yahşi

  3. ILHAN OMAR’ IN MÜLTECİLİKĞİTEN KONGRE ÜYELİNE YOLCULUĞU
Ayşegül Akyüz Yahşi

Ayşegül Akyüz Yahşi

Yazarın Tüm Yazıları >

ILHAN OMAR’ IN MÜLTECİLİKĞİTEN KONGRE ÜYELİNE YOLCULUĞU

A+A-

Ilhan Omar kimdir? 1982 yılında 7 kardeşin en küçüğü olarak Somali’ nin başkenti Mogadişu’ da dünyaya geldi. Dedesi ve babası daha küçük yaşlarda vefat eden annesinin yerini doldurmaya çalışmış ve özveriyle büyütmüşlerdi Omar’ ı. Somali’ de çıkan iç savaş Omar ve ailesini göçe zorlamış ve bu durum O’ nu daha sekiz yaşındayken mülteci kampıyla tanıştırmıştı. Amerika’ ya gitmek istiyorlardı. Fakat 1990’lı yıllarda başlayan ilk göç yolculukları Kenya Mülteci kampına getirmişti onları. 4 yıl boyunca bu kampta kaldılar. 1995 yılında Virginia’ ya 2 yıl sonra da Minneapolis’ e yerleştiler. Omar “Mültecilikten Kongre Üyeliğine” adlı kitabında, hayatının dönüm noktası olan; kaçış hikayesini şöyle anlatıyor:

“Vurulmadan dışarı çıkabilmek için çırpınan insanlar birbirlerinin üzerinden sürünerek geçti. Kamyondan atlarken evden beraberimizde getirdiğimiz birkaç parça eşyayı almayı unuttuk. Bizler arkamızdan ateşlenen silah seslerinin arasında derme çatma sınıra olabildiğince hızlı koşarken yalınayak haldeydim. Güneş vuruyordu, içecek suyumuz yoktu ama yola devam ettik.”

Kendisini “Küçük ama iyi bir savaşçı” olarak niteleyen Omar, Amerika’ ya geldiğinde ilk yılları çok zor geçiyor. Adeta Irkçılık ve zorbalığın hedefi haline geliyorlar. Yaşadığı bu büyük hayal kırıklığı sonunda Omar babasına sitemli sözlerle: “Burası senin bana vadettiğin Amerika’ ya hiç benzemiyor.” Demesi üzerine babası ileri görüşlü ve idealist bir eğitimci olarak şu müstesna cevabı veriyor: “Henüz bizim Amerika’mıza varmadık, senden sadece sabırlı olmanı istiyorum.”

Omar’ ın hayal kırıklığına uğraması “Amerika’ da herkesin başarıda eşit şansa sahip olduğu” fikrinin zihnine kazınmış olmasından kaynaklanıyordu. Çok geçmeden yaşadığı bu hayal kırıklığı Omar’ ı daha güçlü ve başarılı bir kadın olmaya zorlamıştı. Başka çaresi yoktu. Ya pes edecek, ezilecek; ya da dik durup, hayallerini gerçekleştirecekti. Omar, dik durmayı tercih etti. Ötekileştirilmiş birçok kimliğe sahip olan Omar; Kadındı, siyahiydi, Mülteciydi, göçmendi. En önemlisi de Müslümandı ve başörtülüydü. ABD bu kimlikleri karalıyor ve nefret için parola olarak görüyordu. Trump’ın ilk başkanlık seçim kampanyasını yürüttüğü ve başarısızlıkla sonuçlandığı 2000 yılında daha 17 yaşındaydı ve ABD vatandaşı olmaya karar verdi. North Dakota State Üniversitesi mezunu olan Ilhan Omar 2009 yılında Ahmed Nur Said Elmi ile evlendi. ABD vatandaşı olduktan tam 16 yıl sonra 34 yaşında iken siyasete Demokratik Parti ile atılan Omar Minnesota'dan seçimlere katılma kararı alarak çok doğru bir adım atttı. 2016 yılında ilk siyasi başarısını kazandı ve Minnesota eyaleti temsilciler Meclisine seçildi. Trump’la dişe diş bir mücadele başlamıştı… Çünkü aynı gün Trump’ ta başkanlık koltuğuna oturmuştu. İki büyük zafer ama birbirlerinin zıddı olan iki fikir. Omar, Somali kökenli Amerikalılar arasından en yüksek göreve gelmişti. Bu tarihi bir olaydı. Trump da başkanlık koltuğuna oturacağı ilk günden bu yana, Omar gibi mültecilerin Amerika’ ya girmesine engel olacak çalışmalar için seferber olacağı bir yola girmişti. Çatışma kaçınılmazdı. Kendisini “Başkanın (Trump) kâbusu ve Amerika’ nın umudu!” olarak niteleyen Omar Eyalet Temsilciler Meclisine seçildikten bir yıl sonra -ABD Temsilciler Meclisine- “ ilk Müslüman kadın” olarak girmeyi başarmış ve yine tarih yazmıştı.

Amerika’nın 181 yıllık Başörtüsü yasağını kırmış ve Temsilciler Meclisinin başörtülü ilk kadın üyesi olmuştu. Temsilciler Meclisine giren İkinci Müslüman Kadın ise Filistinli Tlaib’ di. Filistinli Tlaib, Somalili Omar, iki beyaz ve ilerici kadın olan mevkidaşları Alexandra Ocasio Cortez ve Ayanna Pressley’ le birlikte “Manga” olarak anılmaya başladılar. Başta Omar olmak üzere bu dört lider kadın Irkçılığın çok çirkin saldırılarına maruz kaldılar. Onlardan bir tanesi de Colorado Cumhuriyetçisi Boebert’ ti. Şükran günü tatili için memleketine giden Boebert bir kutlama partisinde “Size ilham veren bir hikayemden bahsedeceğim” diyerek başlamıştı söze. Kurmaca bir hikayeydi bu. Çünkü Boebert, Omar’ ı; bu uydurduğu ırkçı faşist hikayelerle gözden düşürmeyi planlıyor ve bu uğurda yalan söylemekten çekinmiyordu. Hikâyenin geçtiği yer Capitol Hıll’ de bir asansör.

Boebert anlatıyor:

“Kongre çıkışı çalışanlarımdan biriyle asansöre biniyordum. Capitolden ayrılacaktım. Bir polis memuru asansöre doğru koşmaya başladı. Yüzünde endişe…Uzandı ama kapıya yetişemedi. Kapı kapandı. Soluma baktım ki Ilhan Omar! Neyse ki sırt çantası yoktu ve biz güvendeydik.”

Omar’ ı sırf başörtülü ve Müslüman bir de mazlumlara olan zulme engel olmaya çalışıyor diye terörizmle eş değer tutarak hadsizlik etmişti Boebert. Ama çok geçmeden Omar haddini bildirdi “Soytarı, bağnaz ve yalancısın Boebert!” O ve Onun gibi ırkçılığı, nefret dilini kullanarak hazımsızlıklarından ağız dolusu kusanların cümlesineydi aslında bu tepki… Ve devam etti Omar: “Bu soytarı beni Capitol’ de gördüğünde hep aşağı bakıyor. Bu da kendi uydurduğu bir hikâye. Bağnazlığın nüfuzunu kazandığını düşünmesi üzücü.” Omar Müslüman karşıtlığının ve bağnazlığın komik ve normalleştirilmemesi gerektiğini savunuyordu. Bu bağlamda Capitol Hıll’ in nefret dolu, tehlikeli, Müslüman mecazlarının kınanmadığı bir yer olmasını da istemiyordu.

Komplo teorilerine hız kesmeden devam eden Boebert, bu defa da Omar’ı “Cihat Timi Üyesi “olarak adlandırmıştı. İftira ve kurgu rutininde ısrarcı oluşu, Omar’ ı bezdirecek değildi elbette. Omar vazgeçmeyecekti. Çünkü O, savaşçı bir kadındı. “Sapıkla birlikte olan isyancı!” dedi Boebert’ e. Haklıydı. Çünkü Boebert 2004 yılında kamuoyuna açık şekilde ahlaksızlık ve açık teşhir suçuyla hapse giren kocasının yaptıklarını kabullenmişti. Omar’ı sindirmeye, susturmaya, aciz bırakmaya çalıştıkça Boebert daha da dibi boyluyor boylamaya da devam edecek gibi görünüyor. Suskun şimdilerde. Çünkü Omar, yalnız değil. Omar’ı destekleyenler konuşuyor şimdi.

Capitol Hıll üyelerinden Missour’ li Cory Bush’ un bir mesajı vardı Omar’ a: “Capitol Hıll Müslüman üyeler ve personel için zehirli bir çalışma ortamıdır. Bağnazlar rutin olarak, ırkçı, islamafobik öfkelerini kusarlar Kongre üyesi Omar sizi seviyoruz. Esenliğiniz ve bu alçakça saldırılardan korunmanız için dua ediyoruz.” Diye bir tweet attı. Omar’ da bu tweeti retweet yaptı.

Boebert ve aynı kafadakiler uyduradursunlar, Omar ve arkadaşları gerçeğin peşinde birer savaşçı olmaya devam edecek!

Omar’ ın hikayesinin adı Aşk’tı. Konuşması susması da aşkındandı. Gayreti ve yorulması da aşkından... Bizler de dünden bugüne bu gayret erlerinin izini sürmekteyiz. Omar’ ın hikayesi gibi her devirde adı aşkla anılan, milyonlarca hikâye vardı. Mekke’ den Medine’ ye, Akabe’ den Hayber’e, Bilal’ den Ammar’a, Melik Şah’ tan Sencer’e, Osman Gazi’ den Fatih Sultan Mehmet’e kadar… Aşkları uğruna eziyet çekenlerdi onlar. Tutsak oldular, taşların altında ezildiler, hakaretlere uğradılar ama aşklarından vazgeçmediler. Kuran’a, inananlara, mazlumlara, tesettüre sahip çıkanların ortak noktasıydı aşk. Devir değişti; ama ne inananlar aşkından vazgeçti ne de zulüm bitti. Menderes’ ten Erbakan’a, Özal’ dan Muhsin Yazıcıoğlu’na ve şimdi de Recep Tayyip Erdoğan’ dan tüm Müslüman Coğrafyalarına kadar aşkın hikayesi yazılmaya devam ediyor. Omar’ da bu hikâyede ön saflarda. Yüreğini ırkçılığa, zulme, hakarete siper ediyor ve aşkın mürekkebini cesareti ile doldurmaya devam ediyor. Biz de bu kutlu davada Omar’ ı çok seviyor ve her daim dua ediyoruz Ona ve tüm yol arkadaşlarına.

 

Bu yazı toplam 4171 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar