PİYASALAR

  • BIST 1008898.230%
  • ALTIN2919.746-0.07%
  • DOLAR34.210.02%
  • EURO37.84-0.09%
  • STERLİN45.175-0.8%
  1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Karaca

  3. İdealizm ile Gerçeklik Arasında Aile
Hüseyin Karaca

Hüseyin Karaca

Yazarın Tüm Yazıları >

İdealizm ile Gerçeklik Arasında Aile

A+A-

Aile, nostaljik bir gelecek öngörüsü, ütopyalarda yaşayan bir idealizm organizasyonu değil; çerçevesi Kur’an ve Sünnet ile belirlenmiş, helal-haram hassasiyeti gözetilerek nesli her türlü inhiraf ve sapkınlıktan koruyan, yaşadığı toplumun etik değerlerine artı değer katan global yeteneğe sahip bir örneklik modelidir. “İnsanın küçük kainat” olduğunu belirten bilgeler doğru söylemektedir Zira kozmik alemin esrarı insanda temsil edilmekte, insanın sosyal varlık yönü de ailede başlamaktadır.

SALİH EVLATLAR İÇİN

“İnsanların kültürel psikolojik ekonomik her türlü maddi manevi karşılıklı ilişkilerini medeni şekilde ve çıkar gözetmeden sürdürdüğü yapı” olan ailenin huzur ve saadet içinde, ahirette cennete götürecek kıvamda bir hayat yaşaması toplumun ahengi için de önemlidir. Evlilik esasına göre salih evlatlar yetiştirmek gayesine matuf yuva kurmak “Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik.” (Rad 13/38) ayetinde vurgulandığı üzere nebevi bir sünnettir.

ANA BABAYA SAYGI

Ailenin temeli ana babaya saygıdır: “Biz, insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu!” (Ahkaf 46/15) “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (İsra 17/23-24)

DENGE DİNİ

İslam denge dinidir. Her konuda olduğu gibi aile konusunda da kişileri her türlü aşırılıklara karşı uyarmıştır. Örneğin kendi akrabalarına israf derecesinde yardım elini uzatan, diğer yandan evindeki eşine her türlü eziyet eden, onun asgari ihtiyaçlarını karşılamayan, çevresine şirin görünüp aile içinde zorbalık yapan kocaya şu ayet ne büyük uyarıdır: “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.” (İsra 17/26) Aile aynı zamanda sıkı imtihanlar mekânıdır. “Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Teğabün 64/14) Tufanda boğulan Nuh’un (A.S.) oğlu, azaptan kurtulamayan Lut’un (A.S.) hanımı, aile için üzerinde durulması gereken önemli örneklerdir. “Nuh’un oğlu “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç kimse yoktur” dedi. Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu. “Ey Nûh! O, asla senin ailenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir.” (Hud 11/43-46) “Elçilerimiz Lût’a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden tasalandı, onlar hakkında çaresizlik içine düştü. Elçiler ona, “Korkma, üzülme. Biz, seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın başka. O, geride kalıp helâk edilenlerden olacaktır.” (Ankebut 29/33)

“HAYA GÜZELDİR”

  1. yuvası, haya sahibi kız evlatları yetiştirmek demektir. “Nihayet Şuayb’ın kızlarından biri utana utana yürüyerek Hz. Musa’ya gelip, “Bizim için koyunlarımızı sulamanın ücretini vermek üzere babam seni çağırıyor” dedi.” (Kasas 28/25) Hadis-i şerifte buyurulduğu üzere “Hayâ güzeldir, kadında olsa daha güzeldir. Tevbe güzeldir, gençte olsa daha bir güzeldir.” (Deylemî) Haya sahibi olmak pasif bir karaktere sahip olmak anlamına gelmez. Özellikle ilim irfan yönüyle kendini yetiştirmiş iffetli müslüman kızların –feminizm aşırılığına kapılmadan- söyleyecek sözlerinin olması gerekmektedir.

İMAN BİLİNCİ

Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyemeyen silik karakterli aile bireylerinin topluma verecekleri hiçbir değer olamaz. Bir eş olarak Hz. Aişe’nin (r.a) Peygamberimiz’e (s.a.v) pek çok konuda itiraz ettiği, güçlü delilleri olan sorular yönelttiği bilinirken, korkak ve ürkek davranışlar sergileyen eş ve çocukların yetiştirildiği aile ortamlarının ideal dindar aile olarak sunulması ne kadar gariptir! Unutmayalım, emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker, sesini dinletebilen insanların refleksidir. Ailede hayırsız evlatları yola getirmenin birinci yolu, onlara ahirete iman bilincini kazandırmaktır. Çünkü ailesinin sahip olduğu imkanlarla şımaran kimseler, ahirette acınacak haldedir. “Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner. Kimin de kitabı arkasından verilirse, derhal yok olmayı isteyecek; alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.” (İnşikak 84/9)

HER ZAMAN HAKLI DEĞİLLER

Ailede sınavı geçmek bazen salih evladın anne babasına karşı yapıcı tutumunda saklıdır. Zira anne baba her zaman haklı olmayabilir. “Biz, insana, ana-babasına iyilik etmesini emrettik. Şâyet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. (Ankebut 29/8) Musab b. Umeyr’i Müslümanlıktan döndürmeye çalışan annesiydi. Mekke’deki ilk Müslümanların çoğunun anne ve babaları azılı müşrikti. “Yâ Nebi... Şu halime bak/ Hârimi pâkine can atmak istedim durdum/ Gerildi karşıma yıllarca ailem yurdum” diyen Akif ne kadar haklıdır. Sırf annelik babalık ve akraba bağını bahane ederek çocuklarına zulmeden, evlatlarının manevi dünyalarını harab eden nice anne baba vardır. Sahabeyi sahabe yapan belki de doğup büyüdüğü aile ortamı karşısında verdikleri sınavı başarıyla geçmeleridir.

TAHRİP EDİLEN AİLE

Teknoloji ve internet sayesinde modern yaşam tarzı, en çok geleneksel aile yapısını etkilemiş görünmektedir. Son derece kritik hassas ekonomik hesaplara dayandırılarak yapılan evliliklerin pek çoğu, kısa sürede boşanmayla sonuçlanmakta, olumsuz örnekler gençlerdeki evlenme hevesini kursağında bırakmakta, toplumda evlenemeyen delikanlılar kızlar ordusu çoğalmaktadır. Aile yapısının tahrip edilip gözlerimizin önünde kayıp gitmesine ağıt yakmak çözüm değildir. Kuran ve sünnetin, doğruları çoğaltan, kötülükleri frenleyen manevi referans olarak görülmesi durumunda, mutlu aile yuvaları çoğalacaktır. Evlenen her delikanlı ve kız “Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 33/36) ayet-i kerimesini anayasa olarak telakki etmelidir.

ÇOCUKLAR ZAYİ OLMAKTA

Maddi beklentiler, geçici zevklere göre kurulan aileler en küçük ekonomik sıkıntıda sarsılmakta, çocuklar zayi olmaktadır. Görselliğe, gösterişe tutkun ailelerin borç batağına saplanarak yaptığı düğünler sefaletin alfabesi olmakta, hayatı borç ödemekle geçen karı koca evin manevi ihtiyaçlarını ıskalamaktadır. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim 66/6) ayeti ailenin en temel amacını yansıtmakta, bu hedefin cehennemden kurtaracak bir erdemli hayat yaşamak olduğuna vurgu yapmaktadır.

BÜYÜK TEHLİKE

Aile ortamını cennete çeviren unsurlardan biri de evdeki sohbet ortamıdır. Evlerde düzenli olarak açıklamalı Kur’an meali, hadis-i şerif ya da bir edebiyat eserini okumak sadece evin kültürel düzeyini yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda manevi feyzi de artırır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ne güzel buyurmuştur: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.”(Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân, 2) Aile bireylerinin eğitim seviyesinin yükselmesi yanında kitap okuma alışkanlığına sahip olması da şarttır. Televizyon dizilerine ya da yapay komşuluk ilişkilerine mahkûm annelerin çocuklarına verecekleri hiç bir kalıcı entelektüel değer olamaz. Toplumsal bir olayı sadece TV haberlerine göre yorumlayan ailelerin, gelecek zamana çocuklarını hazırlamaları imkânsızdır. Gençlerin düşünce dünyasını okulda öğretmene, camide din görevlisine emanet eden bir toplumun ayağa kalkması neredeyse imkânsızdır. Virüs salgını sebebiyle yüz yüze sohbet ortamlarının neredeyse sıfıra indiği bir zamanda, aile fertlerinin kültürel ve manevi olarak besleneceği tek imkan televizyon ve internettir. Sosyal medyanın insafına bırakılmış genç nesilleri büyük tehlikeler beklemektedir.

AKTARIM ARACI

Son zamanlarda bulaşıcı hastalıktan dolayı iyice kendi kabuğuna çekilen insanoğlu, dış dünyada gösterdiği başarıları aile içinde de devam ettirmenin hiç de kolay olmadığını anlamıştır. Kan bağına bağlı genetik bir mahkûmiyetin prangalarından kurtulabilen bilinçli Müslüman bireyler ancak, aileyi toplumsal bir ıslahın anahtarı haline getirebilirler. Aile her şeyden önce değerleri aktarım aracıdır. Ahlaki erdemleri önceleyen aileler toplumu inşa eder. Riya ve gösterişe dayalı yüzeysel bir saygının görüldüğü aile prototiplerinin topluma ikiyüzlü bireyler yetiştirdiğini de unutmamak gerekir.

ADALET VE İNSAF

Dini söyleme sahip bazı geleneksel aile modellerinde yetişen kişilerin, -aile içinde tutarlı gibi görünseler de-, toplumsal ilişkilerinde son derece bencil tutumlar sergiledikleri gözlerden kaçmamaktadır. Aile kurumu, kurallara körü körüne bağlı olmayı değil takvayı önceleyen, büyüklerin küçüklere orantısız şekilde tahakküm etmediği, haklı olduğu bir mevzuda küçüğün büyüğe mesafeli itiraz edebildiği, adalet ve insafı göz ardı etmeyen, tutarlı davranışlar öğreten şeffaf bir kurum olmalıdır. “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize huzur vesilesi göz aydınlığı kıl. Bizi Allah’a karşı gelmekten sakınan muttakilere önder eyle”. (Furkan 25/73) Amin.

Bu yazı toplam 25498 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.