Hayatsız.... Mevsimlik tarım işçilerim
Sıcaklık 45 derecenin üzerinde, güneş tam tepedeydi. Toprağın sıcaklığı yüzüme vuruyordu. Bırakın çalışmayı, ayak tabanınıza işleyen toprak sıcaklığında yürümek bile zordu.
Domates toplamada çalışan mevsimlik tarım işçileri, çoğunlukla kadın ve 13-18 yaş arasındaki çocuklardan oluşuyordu. Domates bitkisine dokununca tozlar genze kaçıyor, gözleri yakıyordu. Yüzünü bir tülbentle kapatmış kız çocuğu domates toplarken türküler mırıldanıyordu. Mutlu olduğundan değil; içini döküyordu. “Dayı başı” ya da “Çavuş” diye adlandırılan aracı “Hadi hadi sıranızı bitirin on dakika istirahat var” seslenişi ile türkü söylemeyi bırakıp derin bir “Offf” çekti küçük kız. Anne genelde kızları ile yan yana çalışır, göz kulak olurdu evlatlarına...
Kolay mı?
Yaşıtları okul sonrası tatilini yaparken, onlar okullarını yarıda bırakıp farklı iller ve topraklarda ailesine destek olmak için 40-45 derece sıcaklık altında çalışıyordu. On dakikalık mola verildi, yanlarına gittim.
“Teyze nasılsınız, hayat nasıl?” diye sorduğumda “Bize hayat var mı? Bizim hayatımız bu” demişti.
Haklıydı, onun derdi sıcakta çalışmak değil, içinde bulunduğu sosyal koşullardı.
Sabah henüz güneş doğmadan kalkarlar, şafak daha yeni sökmüştür. Sıcaklık bastırmadan işe başlamak zorundadırlar. 10-12 saat sıcak güneşin altında hiç durmadan çalışır, yemek saatlerinde mola verirler. Menüleri kısıtlıdır çünkü bütçe kısıtlıdır. Ya salçalı bir makarna ya bulgur aşı ya da ateş üstünde pişirilen patlıcan. Bulabilirlerse bir ağaç gölgesi bulamazlarsa römork altına doluşup yemeklerini yer illerine dönerler. Akşam paydosu ile derme çatma kulübelerine veya çadırlarına dönerler. Kadınlar akşam yemeği için bir yerlerden su getirip hazırlıklarına başlar, kızları annelerine yardım eder. Mevsimlik tarım işçileri için gün biter artık.
Büyük bir kısmı Güneydoğu’dan olan gezici mevsimlik tarım işçileri Nisan ayı itibariyle göç etmeye başlar. Çoğunluğu kadın ve okul çağındaki çocuklarından oluşur.Türkiye’de yaklaşık bir milyon mevsimlik tarım işçisi vardır. 300 bin kişi Türkiye’nin en büyük tarım bölgesi olan Şanlıurfa’dan göç eder. Ürün ve sezona göre Çukurova, İç Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesindeki 48 farklı ilde gezici mevsimlik tarım işçisi çalışır.
Gezici mevsimlik tarım işçileri için Nisan ayında yolculuk başlar. Dayı başı diye adlandırılan aracılar tarafından iş bulunur. Bu aracılar işçilerden komisyon alır ve fiyat pazarlığı, nerede çalışacakları konusunda kararları verir. 12 saat güneş altında çalışmanın bedeli günlük 50-60 TL’dir. Ücretin bir kısmı avans verilir. Ulaşım, konaklama ve giderlerle birlikte iş sonunda ellerinde çok cüzi bir miktarda para kalır.
Gittiği yerlerde çadır ya da toprak zeminde derme çatma kulübelerde kalırlar. Hiçbir sosyal güvenceleri yoktur. Traktör römorklarında ya da kamyon kasalarında ulaşımları yapılır. Her yıl açık kasalarda yapılan yolculuklar esnasında kaza sonucu onlarca mevsimlik tarım işçisi ölümü gerçekleşir. Sosyal yaşam koşulları yok denecek düzeydedir. Barınma , eğitim, sağlık hizmetleri ve temel insan hakları konusunda son derece olumsuz koşullarda yaşarlar.
Yaklaşık %60’ının geliri ulusal yoksulluk sınırının altında,
On kişiden biri nüfusa kayıtlı değil,
Yarısı ergen yaşta anne oluyor,
Anne ölümü riski 10, bebek ölüm riski 5 kat fazla,
Kız çocuklarının dörtte biri okul ile tanışmıyor.
AB başta olmak üzere tüm Dünya’da mevsimlik tarım işçileri vardır. Bir çok ülke bu konuda ciddi programlar yaparak eğitim, sağlık, sosyal güvence, temel ihtiyaçlar konusunda programlar düzenlemiştir. Tarım ülkesi olarak bu problemin önüne geçmek mümkün değil. Çünkü tarım işçileri tarımın önemli paydaşları ve önemli iş gücünü sırtlıyor. Bu cefakar ve fedakar insanların haklarını savunacak platformlar oluşturmalıyız. Kamusal duyarlılığı üst seviyede artırıp, bu konuya dikkat çekmeliyiz. Okulundan ve hayattan koparılan çocuklara eğitim haklarını kazandırmalıyız. El birliği ile yetkililerin dikkatini bu konuya çekmeliyiz. Bütün gün cüzi rakamlarla çalıştırılan bu insanların temel insan hakları ve sosyal şartlarını iyileştirmek için kamuoyu duyarlılığını artırmalıyız.
Kaymakamlıklar, Belediyeler, İlçe Tarım Müdürlükleri, Özel İdare, Sosyal Hizmetler, Halk Sağlığı Merkezleri ve STK’lar harekete geçmeli. Yaşam koşullarını, alt yapı, barınma, ulaşım, eğitim gibi sorunları bu birimlerin sorunu görmesi ve harekete geçmesi ile düzeltebiliriz ancak.
Mevsimlik işçilerimiz tarımın olmazsa olmazıdır, milyonlarca mülteciye yaşam koşullarını sağlayan güçlü bir ülke olarak bu paydaşlarımıza da aynı koşulları sağlayabilecek güçlü devlet yapısına sahip olduğumuza inanıyorum.
Mevsimlike tarım işçilerimizi görelim lütfen…
Sevgilerimle.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.