PİYASALAR

  • BIST 1009722.090.8%
  • ALTIN2428.571-0.03%
  • DOLAR32.52-0.1%
  • EURO34.8-0.22%
  • STERLİN40.476-0.17%
  1. YAZARLAR

  2. Dr. Mehmet SILAY

  3. Çorumlu Hasan Paşa ( 1831-1905)
Dr. Mehmet SILAY

Dr. Mehmet SILAY

Turuncu Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Çorumlu Hasan Paşa ( 1831-1905)

A+A-

                                                                                    

Çorumda Gülabibey mahallesinde babası demirci Hacı Mustafa ile annesi Kezban hanımdan dünyaya geldi. Babası şehirde demirciydi ve bir kılıç ustasıydı. Eğitim sürecinde Mecburi olan mahalle mektebinde okuma yazmayı öğrendi. Evlerine en yakın olan, ve bir süre devam ettiği Ömer Nehci Medresesinde de Kur’an ve ilmihal öğrendi.  

Babasının iş yerinde körüğün başında önce çırak olarak çalışmaya başladı. Babasıyla birlikte kızgın demirlere şekil vermek çalışmaya başladı. Delikanlılığına doğru iri-yarı, pazulu, güçlü-kuvvetli bir genç olarak yetişti. Hasan dükkânda demirle uğraşırken esnaf ahlak ve disiplinini öğrendi. Tarla ve Bağlardaki mevsimlik işleri de Hasan yapardı. Arkadaşlarıyla gittiği Avcılıkta da iddialıydı. Kendisi 2. Mahmut döneminde dünyaya gelmişti. Yıllar sonra Sultan Abdulmecid döneminde askere çağrıldı. Kendisinden yaşça çok küçük oldukları için kardeşleri Osman ve Ömer Çorumda babalarıyla kaldılar. Askerlik şubesinde yapılan muayenede Çorumlu Hasan iri-yarı, güçlü-kuvvetli olduğu için Osmanlı Başkenti İstanbul’da muhafız alayında vatani görevine er olarak başladı.

Osmanlı- Rus savaşı başlamıştı. 1853 yılında Ruslar harp gemileriyle Sinop’u bombaladılar. Bir yıl sonra da yine Çar Rusya’sı Tuna Nehrini aşıp Silistre’ye geldiler. Rusların sıcak denizlere inmesini istemeyen İngilizlerle Fransızlar ittifak halinde Kırıma asker çıkardılar. Serdarı Ekrem Ömer Paşa komutasında 20 bin kişilik Osmanlı ordusu içinde Çorumlu Hacı Hasan da vardır. İşte Hasan ilk defa bu savaşlarda gözü pek cesur ve becerikli bir savaşçı olarak kendini göstermeye başladı. GÖZLEVE denilen stratejik bir yerde savunma hattındayken Hasan karargâhta nöbet tutuyordu. Birden önünde kendine doğru yaklaşan silahlı üç askeri fark etti ve hiç beklemeden üzerlerine atladı. Vurarak ve yumruklayarak yere yatırdı ve belindeki kuşakla aldığı üç esiri birbirlerine bağladı.

Nöbet değişiminde hasanın tesirsiz hale getirdiği üç esir Rus askeri karargaha götürüldü. Sorgulandılar. İfadelerinde Osmanlı cephaneliğini havaya uçurmak için görevli olarak geldiklerini itiraf ettiler. Fakat bu üç Rus fedaisini Çorumlu Hasan tek başına kıskıvrak yakalamıştı. GÖZLEVE Savaşını Osmanlı ordusu kazanmıştı.

Çorumlu Hasana İftihar madalyası takıldı ve Onbaşılığa terfi ettirildi.

Rusların Gözleve Savaşındaki mağlubiyetleriyle Çar birinci Nikola çok üzüldü. 2 Mart 1855 tarihinde başkent Petersburg kışlık sarayında intihar etti. Yerine 2. Aleksandır Çar olarak geçti. 2. Aleksandır tam 26 yıl görevde kaldı.

Gözleve zaferinden sonra Ruslar gerilemeye başladılar. Osmanlının nihai hücumunda yine stratejik bir konumda olan ANAPA’yı da boşaltıp çekildiler. Fakat hakim bir tepeye kurdukları Topçu bataryasıyla Osmanlı ordusuna zayiat verdirmeye başladılar. Bu Rus bataryasının susturulması şarttı. Bu görevi Bu tehlikeli görev Çorumlu Hasana verildi. Çünkü o cesur, çevik ve maharetliydi. Hasan sürünerek yalçın kayalara sessizce tırmandı. En uygun zamanda mevziye atlayıverdi. Rus komutanı bir süngü darbesiyle öldürdü. Askerler bir ani baskına uğradıklarını sandılar ve topları bırakıp korkuyla kaçıştılar. Ateş ve ölüm saçan Çorumlu Hasan tarafından Batarya susturulmuştu. 

Çorumlu hasan Teskere bırakarak Orduda kalmaya karar verdi.    

            Artık Hasan Çavuş pratik hayatta başarılı ve becerikli Alaylı bir askerdi. Teoride Harbiye’den mezun olanlara göre zayıftı fakat pratikte onların çoğundan daha başarılıydı.        

            Seraskerlik karargahında göreve başladı. Belli bir kazancı ve itibarı vardı. Yuvasını artık kurabilirdi. Sevenleri onu evlenmeye teşvik ettiler. Çok saygı duyduğu ve sevdiği komutanı Serasker Rıza Paşa onu kendisinden biraz yaşlı bir kızla evlenmeye razı etti. Kısa zaman sonra Çorumlu Hasan evlendi ve mutlu bir aile reisi oldu.

Aynı sene Hac mevsiminde Serasker Rıza Paşa Onu “Surre Emini” olarak 

Eşini de birlikte götürmek üzere Çorumlu Hasan Çavuşu görevli olarak Hacca gönderdi.

            Hac kafilesi önce gemiyle Mısırın Port Said limanına vardı. Henüz Süveyş kanalı gerçekleşmemişti. Port Said’den hacı adayları Kızıldeniz’e indiler. Kendilerini bekleyen kadırgalarla ve gemilerle önce Cidde limanına vardılar. Oradan da deve sırtında ve yürüyerek Mekkeye ulaştılar. Sürre alayının yardımları halka bir düzen içinde dağıtıldı. Kafile Arafat’ta vakfe, Minada, Müzdelifede bulunduktan sonra tavaf ve Sa’ylerini tamamlayıp, kurbanlarını da keserek Hacı oldular.

Hac dönüşünde Cidde limanından henüz ayrılmışlardı ki, Hacıları İstanbul’a taşıyan kadırga Kızıldeniz’deki mercan resflerinden birine takıldı. Yani gemi karaya oturmuştu. Hasan çavuş bir ekip oluşturdu ve çalışmaya başladı. Geminin yaralı kaburgasını tamir etti ve bununla geminin su almasını önledi. Selametle denize açıldılar. Hasan Çavuş herkesin takdirini kazanmıştı. Akabe körfezinin nihayetinde gemiden inip Port Said limanına karadan geldiler. Tekrar hacıların hizmetine tahsis edilen Osmanlı gemisiyle İstanbul’a vasıl oldular.

Sultan Abdulmecid Hasan Çavuşu Mulazimi Sani yani Teğmen rütbesiyle ödüllendirdi. Ayrıca Onu Serasker Yaverliği görevine getirdi. Sarayda artık Çorumlu Hasan tanınır hale geldi. Onu çok seven ve takdir edenler kadar da çekemeyenler de vardı.

Abdulmecidin vefatıyla kardeşi Abdulaziz tahta geçti. İlk işleri arasında yönetim merkezinin bulunduğu semtin güvenlik içinde olması gerekti. Sultan Abdulaziz Serasker Yaveri, teğmen Hasanı Beşiktaş Karakol Komutanlığına atadı.

Teorik bilgisi Harbiyeliler kadar olmayan ama pratik askeri tecrübesi ve      zekası onları dörde katlayan bir sadakat ve asalet abidesidir Çorumlu Hasan Paşa. Önce Balkanlarda bulunan Çorumlu Hasan Paşa, bir telgraf emriyle maiyetindeki askerlerle birlikte Kafkas Cephesine çağrıldı. Zor bir yolculuktan sonra Kafkas Cephesinde açılan Ardahan’a geldi ve Kasap Hüseyin Hayri Paşa Komutasındaki birliklere katıldı.Bu gözü pek yiğit adına 93 harbi de denilen 1877 yılında Kafkasyada Ruslara karşı çarpışan Osmanlı birliklerinin içindeydi.   

Günlerce süren karşılıklı taarruzlarla Rusların yoğun topçu atışlarına hedef oldular. Mayıs 1877 tarihinde Ardahan üstün silah gücü ve takviyeli ordusuyla Rusların eline geçti.

Hasan Paşa Ardahan kuşatmasında başına isabet eden şarapnal ile ağır yaralandı. Çok kan kaybetti mevzideki ilk yardımdan sonra iç kesimlere taşındı. Gümüşanedeki Sahra hastanesinde iki ay tedavi gördü. Devleti yıkmak için Kendisine karşı yapılan suikast ve darbelerden ders alarak önce Yıldız İstihbarat teşkilatını kurdu. Abdulhamid Han çevresinde güvenilir devletine sadık, dirayetli ve cesur insanlar aradı. Sultan Azize bağlılığını unutmadığı Çorumlu Yedi-Sekiz Hasan Paşa neredeydi? Hasan Paşanın Divanı Harpte yargılanıp berat ettiğini öğrenince Onu huzura çağırdı, konuştu, gönlünü aldı ve tekrar Beşiktaş Muhafız Komutanlığına tayin etti.  Beşiktaş Muhafızı Hasan Paşa Dört Padişahı yakından tanımıştır. Bunlar Sultan Abdulmecid, Abdulaziz, 5. Murat ve Sultan Abdulhamittir.

ABDULHAMİD DÖNEMİNDE HASAN PAŞA

Saraydaki görüşmelerinde Abdulhamid Han, Muharebeden yaralı olarak kurtulan Hasan Paşaya iltifat etti. Rütbesini yükseltti. Hasan paşa Ferik- Korgeneral olarak göreve başladı. Ayrıca Ona padişahın fahri Yaveri-Yardımcısı görevini de vererek Hasan paşayı saray Protokolüne dahil etti.

Sarayın ve semtin güvenliği için Beşiktaş Zaptiye Karakolu Komutanlığı çok önemliydi. Beşiktaş, Padişahın ikamet ettiği, devletin yönetildiği, Yıldız, Dolmabahçe, Çırağan ve Fer’iye Saraylarının güvenliği için cesareti ve sadakatiyle tebaruz eden Hasan Paşaya emanet edildi.

 Hasan paşa kısa zamanda beşiktaşta hırsız, sarhoş, yankesici kabadayı ve şehir eşkıyalarının kökünü kuruttu. Adi suçların tamamını ortadan kaldırdı.

Amcası Sultan Abdulazizin acı akibeti Abdulhamidi tedbirli olmaya mecbur etti. Avrupalı sömürgeci devletlerin istihbaratlarına karşılık Devletin ve hükumetin güvenliği için Yıldız Sarayında en güvenilir insanlardan oluşan bir İstihbarat ağı kurdu.

Ancak Abdulhamid Hanın bağımsız, fikir ve davranışları, karar ve uygulamaları içerde ve dışarda birleşen düşmanlarını harekete geçiriyordu.

                       ÇIRAĞAN BASKINI

            20 Mayıs 1878 Pazartesi günü Çırağan sarayına bir baskın düzenleyen Ali Suavi, arkasında İngiliz Kolonyal Entelijansının bulunduğu Darbe teşebbüsü Hasan Paşanın vaktinde ve cesur girişimiyle önlenmiş ve Ali Suavi bu olayda 38 yaşında hayatını kaybetmiştir.

             -   Çırağan baskını niçin ve nasıl yapılmıştır?

         -   Çırağan Sarayına baskının amacı sağlık sebebiyle Padişahlığına üç ayda son verilen 5. Muradı tekrar padişah yapmaktı. Çünkü Sultan Abdulhamit Devlet yönetiminde dizginleri iyice ele almayı başarmıştı. Davranışları milli, yerli ve İslamiydi.

           - Başta İngilizler Osmanlı tahtında hasta haliyle 5. Muradı ve Sadrazam olarak da Mithat Paşayı görmek istiyordu.

İçerde ise Çırağan sarayında Validesi Şefikatze Sultan oğlu 5. Muradın yeniden padişah olmasını istiyordu.

             -   Genç Osmanlılar-Jön Türkler de Meşrutiyeti getirmek için Abdulhamit Hanı devirmek istiyordu.

Masonlar da 1868 de sarayda aralarına katılan 5. Muradı tahta geçirmek istiyorlardı.

Çırağanda başlatılan darbe teşebbüsünün başındaki adam olan Ali Suavi’nin portresini  Mütefekkir Cemil Meriç bir cümleyle çizer:

“Suavi Hasta bir adamdı. Tedirgin, Dengesiz, birdenbire alevlenen bir mizaç!”

Eşi bir İngiliz hanım idi. Kurduğu Üsküdar derneğinde çoğu cahil, aç ve ayak takımı Balkan göçmenlerini organize etmişti. Silahlandırdığı göçmenlere “Padişahın ihsan ve atiyelerini-Hediyelerini almak için Çırağan sarayı önünde toplanacaklarını” söylemişti. Önceden hazırlanan Vapurlara doluşup yola çıktılar. Ali Suavi’nin asıl niyetini ve yapmak istediklerini bilmiyorlardı. 

20 Mayıs 1878 Pazartesi günü Ali Suavi haini harekete geçti.

Vapur ve kadırgalarla Üsküdardan Boğaza açılanlar Avrupa yakasındaki Çırağan Sarayının rıhtımına çıktılar. Engel olmak isteyen Sahildeki nöbetçileri yaralayıp tesirsiz hale getirdiler. Başta Ali Suavi olmak üzere Çırağan Sarayının Harem dairesine kadar çapulcu askerler ani baskınla doluştular. Gördükleri bütün kıymetli eşyalara el koydular.

Kadınların üzerindeki, kulaklarında, boynunda, koynunda ve ayak bileklerindeki altın takı ve avadanlıkları zorla aldılar. Küpelerini kulaklarını yırtarak çekip çıkardılar. Saray kadınları korku ve panik içinde bağırmaya başladılar.

5. Muradı odasından alan iki kişi onun itirazına rağmen koltuklarına girerek salona doğru sürüklercesine götürmeye başladılar.

Bir yandan da “Padişahım çok yaşa!” diye bağırmaya başladılar.

ÇORUMLU HASAN PAŞA TARİH SAHNESİNDE

Trajik olaylar hızla gelişirken Beşiktaş Muhafızı Hasan Paşa Çırağan sarayının karşısındaki berberde traş olmaktadır. Çırağan sarayından yükselen ve semt üzerine bir uğultu gibi yayılan sesler ve Kadın çığlıklarını işitti. Berber koltuğundan kalkarak hızla Çırağana doğru koşar adım ulaşır.

Kapıda nöbet tutan Zeybek Mehmedin elindeki sopayı alır ve Beşiktaş Karakolundaki askerlerin hemen yetişmesi için emir verir. Hiç vakit kaybetmeden silahlı bir tek zabıta neferiyle sarayın kapısından içeriye süzülerek girer.

5. Muradı sürüklercesine yürüten iki kişi Hasan Paşanın tam  Gülnazönünden geçerken peşpeşe iki sopa darbesiyle Ali Suaviyle Nişli Salihi yere serer. Sırtını duvara dayayan 5. Murat bu olayı dehşet ve korkuyla seyreder.

Hasan Paşa ise düzensiz şekilde önünden geçen elleri bıçaklı ve silahlı darbecilere bir baterist gibi vurarak onların birlikteliğini dağıtmaktadır.

Kalabalık üzerine doğru gelmeye başlayınca onlara belindeki Vinçester tabancayla ateş açmaya başladı. Hasan Paşanın üzerine çullanmak isteyenler darbecilerle arasına Beşiktaş karakolundan gelen askerler giriverdiler. İsyancı gurupların üzerine ateş açmaya başladılar. Ölen ve yaralananlar oldu fakat ekserisini esir aldılar. Bir kısmı pencereden atlayarak kaçmışlardı. Bir kısmını da Çırağan ağaları ve zaptiyeler vurdular.

Neticede Çorumlu Hasan Paşanı başlattığı karşı hareketle bir Darbe önlenmiştir. Çırağan baskınında fitnenin başı Ali Suavi ile birlikte 21 kişi öldürülmüş, 30 isyancı da yaralı olarak yakalanmıştır. Çırağan baskınında öldürülen darbeci Ali Suavi 38 yaşında. Hayatını ortaya koyarak bir darbeyi önleyen de cesur devlet adamı kimliğiyle Çorumlu Hasan paşa 47 yaşındadır. Çırağan Baskını Hasan Paşanın cesur müdahalesiyle başladığı yerde bitti. Osmanlı Devleti bir kere daha kaosa-karışıklığa düşmekten kurtuldu. 10 Mayıs 1878 günü yapılan darbe teşebbüsü iki saat içinde bastırılmıştı. Devlete sadakatle hizmet eden ve vatanperver bir insan olan Çorumlu Hasan Paşa Osmanlı ordusunda erlikten paşalığa yükselen ender askerlerden biridir.

Ali Suavinin Üsküdar’dan Çırağanı dürbünle izleyen İngiliz hanımı, Ali Suavinin tavsiye ve talimatına uyarak, evdeki bütün belge ve evrakları yakmış ve hızla boğazda demirlemiş olan İngiliz muhribine binerek Londra’nın yolunu tutmuştur.

Kamerayı ileri-geri zumlayalım!

15 Temmuz 2016 Başarısız Darbe teşebbüsü Amerikan İstihbarat-CIA tarafından düzenlendiği itiraflarla kesinlik kazanırken PKK, PYD, IŞID ve FETÖ’nün birer Amerikan projesi olduğu kesinlik kazanmıştır.

Abdulhamidi halletmek için tertiplenen Başarısız Çırağan Darbe teşebbüsünde de üst akıl İngiliz Sömürgeler İstihbaratıdır. “Britich  Colonyal Entelijans”

HASAN PAŞA VEDALAŞIYOR

Paşa ileri yaşında bir gün rahatsızlandı. İtiraz ettiği halde yapılan lavmandan sonra şikâyeti daha da arttı. Yaklaşan akıbetini görür gibi hüzünlendi. Eşine seslendi:” Gülnaz, beni zehirlediler, Hasanın gidiyor artık!” Sadece 15 dakika sonra fani dünyayla vedalaştı. 1905 yılında öldüğü zaman 80 yaşındaydı. Ömrünce hizmet ettiği Beşiktaş meydanına, Barbaros Hayreddin Paşanın yan tarafına defnedildi. Ancak halkın yaptığı Hasan Paşanın türbesi çok görkemliydi.

Otuz sene sonra İngiliz Kıralı Edward Barbaros Hayraeddin Paşayı ziyaret etmek istediğinde 1937 de bir kararnameyle Hasan Paşanın heybetli-ihtişamlı türbesi istimlak edilip yıkıldı. Mezarı Yahya Efendi dergâhının bahçesindeki kabristana taşındı. Allah Ona rahmet eylesin!

Bir darbı mesel vardır: insan öldükten sonra unutulmaz fakat unutulduğu zaman ölür. Hasan Paşa da Devlete ve Millete vefasıyla kıyamete kadar yaşayacak. Duamız böyle. 

 

 

Bu yazı toplam 6403 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.