PİYASALAR

  • BIST 1009798.660.79%
  • ALTIN2427.694-0.04%
  • DOLAR32.570.15%
  • EURO35.0030.66%
  • STERLİN40.8050.89%
  1. YAZARLAR

  2. Gonca Babür

  3. 9 Ay 10 Gün
Gonca Babür

Gonca Babür

Yazarın Tüm Yazıları >

9 Ay 10 Gün

A+A-

“Hiçbir şey istememişti senden, ama her şeyini vermişti. Hep geleceğim demişti, gelmişti de. Çocuğumuz da burada doğacak ondan sonra hiç gitmeyeceğim diye fısıldamıştı kulağına. İşte bekliyordun, hesabın tamamdı, kuşkun yoktu geleceğinden. Çoktandır görünmüyordu ama ne çıkardı? Sancılar içinde de olsan gelecekti bu akşam biliyordun. Gözlerini yollara diktin, uzun uzun yollara baktın. Yanakları pembe pembe bir bebek düşündün. Adını Yılmaz koyacağım dedin. Yanakları pembe pembe bebek bütün sisleri dağıtıverdi birden, karanlıkları eritti. Şıkır şıkır bir dünya doğdu içine. Gözlerini kapadın, gülümsedin. Ama birdenbire irkiliverdin birden, arkalarda bir yerden dertli bir türkü yükselmişti.”

Annelik üzerine düşünürken Tahsin Yücel’in Dokuz Ay On Gün isimli bu öyküsü düştü aklıma… Doğum sancıları çekerken sevdiği adamın yollarını gözleyen, içinde dünyaları taşıyan o sevgi dolu güçlü kadın… Yanakları pembe pembe bir bebek hayali kuran âşık kadın…

FEDAKÂR ANNELER DÖNEMİ

Yanlış bilinir analar söğüt değil, kökü yer çekirdeğine kenetli çamdır. Kara kışa kavurucu yaza kafa tutarak bir şemsiye ferahlığında sevdiklerini kötülüklerden sakınır. Modern çağda anne olmak da kadın olmak da çok zor… 70’li yılların melodramlarındaki sevgi dolu, iyi yürekli fedakâr anneler dönemi maalesef kapandı. Popüler kültürün dolayısıyla içinde bulunduğumuz çağın en ağır deformasyonu aile hayatının en önemli yapıtaşı olan anayı vurdu. Her cenahtan sosyoekonomik seviyesi yüksek annelerin estetik operasyonları ve analıkları birbirine benzerken, Filipinli dadıların elinde gelecek nesillerimiz şekillenir oldu. Orta ve dar gelirli kadınların ise analık temposu maraton koşucusundan beter… Modern çağın çilekeş anneleri süperwoman karakteri ile rekabet edecek derecede yoğun, an - nelerin bir süper kahraman pelerini eksik.

EŞE DÜŞEN GÖREV

‘Çocuk da yaparım kariyer de’ demek zorunda bırakılan anneler her daim hoş ve bakımlı hatta her konuda da çok becerikli olmak zorunda… Dağ gibi beklentilere ek olarak bir de çocukların eğitiminden sadece anneleri mesul tutan bir anlayış baskısını arttırıyor. Annelere yüklenen insanüstü yanlışlar silsilesi gelecek adına beni endişelendiriyor. Evet, bir anne biyolojik olarak 0-3 yaş çocuğun bakımından mesuldür. Bu anne çocuk arasındaki bağın kurulduğu en önemli dönemdir. Anneler söğüt gibi kolay kolay devrilmez. Bir harabeden sıcacık bir yuva, pembe pembe yanaklı bir bebekten yeni bir dünya inşa edebilir. Ancak aile kurumunun bu çağda sağlıkla muhafaza edilebilmesi için hem devletimizin hem de toplumsal olarak annelerin korunup kollanması gerekiyor. 0-3 yaş arasında çocuğun güvenli bağ kurabilmesi için toplumsal şartların annenin konforunu inşa etmesi gerekiyor. En önemli görev kuşkusuz kocaya düşüyor.

KENDİ TECRÜBEM

Gelenek ve modernizm çatışması aile kurumumuzun başını döndürüyor. Geleneksel kültürde bebek sahibi olan kadınlara karşı güçlü bir “Yükünü paylaşma kültürü” vardı. Modern şehir hayatında ise bebek sahibi olan kadınlar, ekran bağımlı - lığının, tüketim kültürünün baskısı altında, yalnızlığın dört duvarında, anne olmanın sıkıntıları ile mücadele etmeye çalışıyor. Kendi anneliğim - den biliyorum annemin ve kayınvalidemin tecrübeleri yerine “Blogger anne” tecrübelerine talip olmuştum. Bugünkü aklım olsa aile büyüklerimin dizinin dibinde tecrübelerini dinlerdim.

MODERNLEŞİYORUZ

Tanzimat Dönemi’nden bu yana modernleşiyoruz. Bitmeyen bir dönüşüm ağır aksak sürüyor. Ne İslami anlayışla ne de kültürel örfümüzle bağdaşmayan bir “İdeal anne” modeli inşa edilmeye çalışılıyor. Anneler önce insan, sonra kadın ve annedir… Kadınlarımız büyük bir şeref nişanesi gibi kalbinin başköşesinde taşır anneliğini... Anne olmadan kalbi anne doğan güzel insanların varlığına şahitlik ettiğim gibi çocuk doğurup ilgisiz ve onursuz bir hayat süren kadınların da varlığına hayret ediyorum. Başı kesilmiş tavuk gibi haz peşinde koşan güya modern kadınlar.

‘İDEAL ANNE’

Son yıllarda ülkemizde çalışan anne sayısı arttı. Bu değişim, kadının hem iş hayatında başarılı olması, ‘İdeal çalışan kadın’ olması hem de evde ‘İdeal anne’ olması zorunluluğunu getirdi. Kadınların kendi zihinlerinde yarattıkları ideal anne modeli ile çalışmak ve çocuğu bir başkasına bırakmak zorunluluğu çelişkili duygulara neden oluyor. Bu çatışma da birçok kadının hem işyerinde hem de evde yeterince iyi hissetmemesine neden oluyor. Her kadının ideal anne olma arzusu vardır. Fakat neden ideal baba olma konusu pek konuşulmuyor. Güzel yarınlar için çocukların eğitim ve bakım sorumluluğunun iki ebeveyn ile birlikte aile büyüklerine de düştüğünü düşünüyorum. Çocuklar sadece uzman görüşleri ile değil, hayat tecrübesi ile yoğrulmalı. Gelenek ve modern hayat harmanlanmalı. Baba figürünün eksik kaldığı sadece anneye tüm sorumluluğun yüklendiği bir hayat problemli çocuklar ve ruh hastası annelere sebep olur. Anneler çocuklarının biyolojik bakımından mesuldür ama çocukların, gençlerin eğitiminden bütün bir toplum mesuldür, bütün kurumlar mesuldür. Kadın isterse bir eliyle beşiği diğer eliyle dünyayı sallayabilir. O güç ve yetenek Allah vergisi biyolojilerinde mevcuttur. Yeter ki sevgi görsün, saygı görsün, kanatları kırılmasın, incitilmesin. Yeter ki hayat maratonunda gölge edilmesin. Sadece sadakatle aşkla sevilsin.

Bu yazı toplam 41890 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar