Zamansız Taş Köprülerimiz
Asya ile Avrupa arasında birçok bakımdan ‘köprü’ niteliğinde olan, aynı zamanda birçok uygarlığın kesişme noktasında bulunan Anadolu’da, Roma ve Bizans (1. binyıl), Selçuklu (11-14. yüzyıllar) ve Osmanlı (14-19’uncu yüzyıllar) dönemlerinden olmak üzere çok sayıda taş köprü inşa edildi. Akarsuları geçişte, öncelikle askeri ulaşım ve ticaretin geliştirilmesine hizmet eden bu köprüler gerek taşkın akışlarıyla ilişkileri gerekse akarsu yatağındaki ayakları açısından, birer su yapısı niteliğini de taşır.
Kimileri yüzlerce, kimileri ise binlerce yıldır insanlığa hizmetlerini sürdürmektedir. Zamanlarının bilim, sanat ve deneyiminin sessiz tanıkları olan bu taş köprüler, su mühendisliği, malzeme, yapı teknik ve teknolojileri ile mimari estetik özellikleri bir arada bulunduran eşsiz yapılardır. Bu köprülerin büyük bir kısmı ayakta olup, küçümsenmeyecek bir bölümü az veya çok onarım görerek günümüzde de belli ölçüde kullanılabilir durumdadır.
Taş köprülerin tarihsel sürecini şöyle inceleyebiliriz; Roma imparatorluğunun Anadolu üzerinden doğu yönünde genişlemesi, güçlü bir yol ağının gelişmesine ve dolayısıyla başlıca akarsular üzerinde köprülerin inşasına yol açmıştır. Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesiyle; özellikle 12.yüzyılda Doğu Anadolu’da, 13’ncü yüzyılda Orta Anadolu’da eşsiz bir köprü inşaat etkinliği gerçekleştirilmiştir. Osmanlılarda köprü inşaatı özellikle 14.-15’inci yüzyılarda ilginç örnekler vermiş, 16’ıncı yüzyılda doruğa ulaşmış, 17’inci yüzyıldan sonra yavaşlamıştır.
Yunanistan sınırına altı kilometre uzaklıkta yer alan Edirne’nin Uzunköprü ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Trakya’daki ilk yerleşimlerinden biri. Ergene Ovası’na yayılan bereketli topraklarıyla ünlü ilçe dünyanın en uzun taş köprüsü olarak nitelendirilen Uzun Köprü ’ye de ev sahipliği yapıyor.
Osmanlı imparatorluğunun en güçlü dönemini oluşturan 16’ıncı yüzyılda köprü inşaatı, büyük mühendis Mimar Sinan’ın damgasını taşımaktadır. Başkent İstanbul’dan batıya ve doğuya, ordunun ve sivil taşımacılığın hareketini kolaylaştırmak, güven altına almak amacıyla yapılan bu dönem köprüleri Trakya’da yoğunlaşmıştır. Sinan’ın köprüleri arasında, Ergene üzerinde Alpullu köprüsünde ana kemer açıklığı 20 metre olup, Büyükçekmece göl ayağı üzerindeki dört parçalı Sultan Süleyman köprüsünün toplam uzunluğu 635 m’dir. Beş yüze yakın eser inşa etmiş olan Sinan, Büyük Çekmece köprüsünü en önem verdiği altı eseri arasında saymaktadır.17’inci yüzyıldan 20’inci yüzyılın başına kadar, geç Osmanlı döneminde, gerek önemli köprülerin yapımını gerektiren yerlerin azalması, gerekse imparatorluğun mali gücünün zayıflaması, bu dönemde inşa edilen köprülerin hem sayıca az, hem de boyutları açısından daha mütevazı olmasına yol açmıştır. Yukarıda belirtilenlerin ötesinde, Türkiye’de birçoğu günümüzde de kullanılmakta olan pek çok taş köprünün varlığı göz önünde tutulduğunda, bu köprülerin korunması, gerekiyorsa güçlendirilmesi ve geleceğe güvenle devredilmesi konusunda kapsamlı çalışmaların yapılması gerekir. Türkiye aynı zamanda dünyada yaşayana en uzun taş köprü olan “Uzunköprü”, en uzun kemerli olan Malabadi Köprüsü”, en eski taş köprü olan “Adana Taş Köprü” ile büyük
bir mimari kültüre de ev sahipliği yapmaktadır.
- Başlıca Tarihi Taş Köprülerimizi tanıyalım :
Malabadi Köprüsü Diyarbakır
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaklaşık dokuz asırdır ayakta duran ve 40,86 metrelik sivri kemeri ile dünyanın en uzun taş kemer sahibi Malabadi Köprüsü, mühendislik ve mimari birikimin somutlaştığı en mükemmel örneklerden biri olarak görenleri cezbediyor. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yer alan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Geçici
Listesi’nde bulunan Malabadi Köprüsü, insanlığın engelleri aşma çabalarının, mühendislik ve mimari birikimin somutlaştığı en mükemmel örneklerden biri olarak adeta zamana meydan okuyor. Kullanılan malzemelerin mühendislik bilgisi, taban yerleştirilmesi ve kemer genişliği hesaplanarak inşa edilen köprü, yaklaşık dokuz asırdır kullanılmakta olan odaları ve üzerindeki figürleriyle ayakta duruyor. Bosna’da bulunan Tarihi Mostar Köprüsü’nün
bu köprüden ilham alınarak inşa edildiği iddialar arasında. Hakikaten iki köprünün benzerliği dikkat çekiyor.
Uzun Köprü / Uzunköprü-Edirne
Yunanistan sınırına altı kilometre uzaklıkta yer alan Edirne’nin Uzunköprü ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun
Trakya’daki ilk yerleşimlerinden biri. Ergene Ovası’na yayılan bereketli topraklarıyla ünlü ilçe dünyanın en uzun taş köprüsü olarak nitelendirilen Uzun Köprü ’ye de ev sahipliği yapıyor. Geniş yatağıyla bataklıklar oluşturan Ergene Nehri üzerine kurulan 174 kemerli köprü, zamanında Osmanlı ordusunun Avrupa’ya geçiş güzergâhındaki önemli noktalardan biriydi. Sultan II. Murat döneminde Mimar Muslihiddin’e yaptırılan ve 1443 yılında tamamlanan bu tarihi
eserin inşası kayıtlara göre tam 18 yıl sürdü. UNESCO Dünya Geçici Kültür Mirası listesinde bulunan tarihi köprü
için “Dünyanın En Uzun Taş Köprüsü” olarak rekor tescili için başvuruda bulundu. Guinness Dünya Rekorları
Türkiye Temsilciliği’ne yapılan başvuru kabul edildi.
Büyükçekmece Köprüsü İstanbul
Büyükçekmece Gölü’nün daralarak Marmara Denizi’ne kavuştuğu noktaya konumlanan bu köprü, Büyükçekmece semti ile Mimarsinan beldesi arasındaki karayolu bağlantısını sağlıyordu bir zamanlar. Anadolu’nun çeşitli bölgelerini görkemli eserleriyle süsleyen büyük usta Mimar Sinan’ın yapıtlarından biri olan köprü, günümüzde sadece yayaların kullanımına açık.
Irgandi Köprüsü Bursa
Türkiye’nin en güzel köprülerinden biri olma sıfatını fazlasıyla hak eden Irgandi, kemerli bir yapının üzerinde yükselen sıra sıra dükkânlarıyla benzerlerinden ayrılıyor. Otuza yakın dükkân, bir mescit ve iki ahırıyla zamanının el sanatları merkezi olan köprü, aynı zamanda bir çarşı niteliği taşıyordu. Lonca sistemine uygun yapıdaki bu çarşı, yıllar öncesinde seyyahların ve tüccarların sık sık uğradığı önemli bir ticaret alanıydı. 1442 yılında inşa edilen Irgandi Köprüsü, özgün mimari stiliyle dünyanın dört çarşılı köprüsünden biri sayılıyor. Bulgaristan’ın Lofça kentindeki Osma Köprüsü, İtalya’nın Venedik kentindeki Ponte di Rialto ve yine İtalya’nın Floransa şehrinde bulunan Ponte Vecchio, üzerlerinde yer alan küçük dükkânlarıyla Irgandi Köprüsü’yle aynı kategoride değerlendiriliyor.
Taşköprü Adana
Adana’da Seyhan Nehri’nde Seyhan ve Yüreğir yakalarını birleştiren Taşköprü, dünyanın hâlâ kullanılan en eski köprüsü olup bir Roma dönemi eseridir. 3500 veya 2000 yıl önceye tarihlendirilen köprü hakkında elbette pek çok rivayetler var. Halk arasında üzerinden geçtiği nehrin adıyla, Seyhan Köprüsü olarak da anılıyor Taşköprü. Seyhan ile Yüreğir ilçelerini birbirine bağlayan Taşköprü, tarihi Saat Kulesi ile modern binalar arasında kalan Adana’nın simgesi şimdi. Şehir logosunu süsleyen dev taş gövdesiyle Taşköprü, taşıt trafiğine kapatılarak sadece yayalara hizmet veriyor günümüzde.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.