YENİ YIL DEDİKLERİ
Yeni yıl dedikleri bir fasit daire esasında! Uçsuz bucaksız evrende Dünya’nın Güneş etrafında bir tam tur atması. İnsanoğlunun zamanın sonsuzluğuna, ona isimler koyarak anlamlandırma çabası. İnsanın bitmeyen umudu: Tüm yarınları takip eden bir yarın umudu.
Her an her şeyin değişebileceğini öğreten bir 2020’den yeni bir yıla günler kala yaşadıklarımızı anlatamadığımız, yeterince yazıya dökemediğimiz “çaresiz bir yıl” yaşadık.
İzlenecek videolar, filmler, dinlenecek podcastler, okunacak kitaplar, yazılacak makaleler, tezler, aranılacak kişiler, dönülecek mesajlar, alınacak kitaplar, şeyler, ıvır zıvırlar, edilecek dualar, verilecek kilolar, atılacak tweetler, hikâyeler derken... Devasa bir biyo-politik cehennemin içinde ateşe atılan odunlar gibi yana yana kül etti bizi 2020!
Sağlık konusunun artık seküler bir ideoloji ve çeşitli kurumlar ve sözde protokoller yoluyla insan ve eylemleri/düşünceleri üzerinde iktidar kurma aracı haline geldiğini anladık.
Yaşadığımız her şeye işin -uzman-ları bu yıl ki kadar çok isim koymadılar galiba! Her şeyin bir adı var, hem de patolojik. Üzülürsün depresyon, sevinirsin öforik, bir yerin ağrır somatik, dikkatlisindir Obsesif Kompulsif Bozukluk, tutkuyla bağlanmaya bilmem ne bağımlısı! Hayatımızı hastalıklar ve patolojiler üzerinden plastik meyveye çevirdiler. Koydukları isimler, çözüm önerileri daha çok ‘hasta’ insan döngüsü oluşturdu.
Henüz daha tam ve açıklanabilir, bir zihin ve İNSAN tanımı bile yapamıyorlar ama insan sağlığı konusunda her şeyi biliyorlar. Sonra mikroskopik boyutta bir virüs gelip insanoğluna haddini bildiriyor.
Hayatımızın tıp, psikiyatri, farmakoloji ve psikoloji üzerinden kuşatılmasına itiraz edenler derneği kurmak istiyorum. Dünyanın eşitliğe değil adalete daha çok ihtiyacı olduğu bu günlerde zihinlerimizin yanına kalbimizi koyup 2021’e “Ho ho ho” diyerek girmeliyiz, başımıza bir huni takmak da mantıklı olabilir bu durumda.
Neler olacağını kimse bilemiyor, peki ama ya biri bakıp da geleceği görebildiğini söyleseydi eğer? Hemen inanır, can kulağıyla söylenenleri uygulamaya çalışırdık öyle değil mi!
Aslında her yerde benzer sözleri okuyabiliriz:
“Hepinize yalvarıyorum. Korkuyu akılla, paniği sabırla, belirsizliği eğitimle yatıştırın.” diyen Abdu Sharkawy’in cümlesini süslü resimlerle paylaşıp gün sonunda neden aklımıza nakşetmeyiz mesela?
Yoksa tüm söylenip yazılanlar sadece kelime ve seslerden oluşan bir kandırmaca mı? İnsanın kendi zihnini içine hapsettiği bir kapan mıdır dil? Kendi dil dünyamızda yarattığımız bir illüzyonun içerisinde mi yaşıyoruz yoksa?
Dünyanın her yerinde düşünce sistemleri sallanıyor, tüm ekonomik yapılar alarm vermeye başladı, 21. Yüzyılın yaşam paradigması çatırdıyor. Anlamlandıramadığı her şeye bir isim vererek rahatlayan kibirli günümüz insanı, bir virüs tarafından ayaklarını yerden kesen şiddetli bir tokat yedi 2020’de.
Belki de bu tokat tüm insanlık için yeniden ve daha sağlam ayağa kalkma fırsatıdır. Sonuca yeni yıl değil, elbette insanoğlunun kendisi karar verecek.
Ve Aziz YeniKapıHaber okuyucuları;
Akılla, sabırla, eğitimle, iyilikle, sevgiyle, evrendeki her durumun, her varlığın birbiriyle bağıntısı olduğu düşüncesine sözün ve kelimenin ötesinde vakıf olabileceğimiz bir yeni yıl olsun.
Yeni yılda yeni bir hayat ve hep bir umut olması dileğimle.
Baki selam ve sevgiyle.