USTA
Öğrenmektir gayesi hayatın gerisi boş,
Cehl ü atâlete demir atana hava hoş.
Suffeyi övmek değil suffe olmak maharet,
Rahleye sebâtla gelir haneye saadet.
Merak sabır ihlâs şarttır her fen ve ilimde,
Talebe ne yapsın heyecan yok muallimde.
Bak grup vakti yorgun gökler hala masmavi,
Kudret-i Hak tecellileri görene kavi.
“Halil” gibi gör, ufûl eden güneş mi ay mı,
Yeryüzüne insân, hâlife olmak kolay mı.
Bakanlar beşer, görenler kâmil insan olur,
Hak nasip ederse zemheriler nisan olur.
Segâh bir ezân başladı akşam zamanı,
İkindi kaçtı eyvâh yaktık hasad harmanı.
Bâri cema’te yetişelim işledik bir halt,
Atılan çöplerden mübarek yanıyor asfalt.
Meseldir, eceli gelen.. cami duvarına,
İşte geldik sonunda şadırvan civarına.
Direği kırılacak burnun, keskin bir koku,
Bu İstanbul’da kalmadı nezih eski doku.
Abdest alacak mahalde sırf nezâfet olur,
Hadesten taharet manevi ziyafet olur.
Metropol kent güya sabaha kadar ayakta,
Bulamaz yer hâcetini def’ için ayakta.
Sırrı bu imiş avlunun misk râihasının,
Özgürlük itikad imiş gençlik tayfasının.
Uyumayan şehirde uyuyan tek martılar,
Günahları tartamaz bildiğimiz tartılar.
Dünkü gün cadde lebâleb sa’t gecenin üçü,
Rengârenk gürültü, sanırsın kavimler göçü.
Atalar sözü: su uyur da düşman uyumaz,
Namaza âşinâ olmayan da koku duymaz.
Ruhu necâset ne bilir şeâir saygıyı,
Sen yine bastonlu dedende ara kaygıyı.
Müezzin “hayye alessalâh” “sabâ”ya geçti,
Yetişelim diye makamları bir bir geçti.
Nefes nefese koşu, vardık mabede, lâkin,
Minare kapısı kapalı ortalık sakin.
Bekledik farzını akşamın, on beş dakika,
Görevli odasının aklında hep sendika.
Matematik yüzde problemlerinde mâhir,
Talebin üstünde artış olsun diye sâhir.
Sünnet mi kılıyor dedi bir sakallı amca,
Öbürü hamurdandı galiba dili Rumca.
Velhasıl şerefyâb olduk cümleten kâmetle,
Merkez değil ezan gibi, kalktık selâmetle.
Mihrâb epey tashîf-i hurûf okumuş belli,
Medler maşallah beş altı yedi değil, elli.
Sâkin harfe hareke adeti yeni çıktı,
Solda dayının inip kalkmaktan kolu çıktı.
Veleddâllîn rükû arası on üç saniye,
Zammı sûre bazı cemi zamirler tesniye.
Ka’de âhir “ettahiyyâtü” bitmeden selâm,
Ta’dil-i erkân dediğin böyledir vesselâm.
Sâğ salim bitti sâlat-ı mâğrib, el-fâtiha,
Şadırvandan geldi yine gül! Gibi râyiha.
Essah “Hüvellahüllezî” de mi okumadı,
Bin yıllık güzelim geleneği korumadı.
Öğlen ikindi aşır duymak nâdirâttan,
Sünnetleri kılmak zaten zayıf! Rivâyâttan.
İstanbul tavrı için özledik sur içini,
Eyüp Fatih Üsküdar, sorma neden niçini.
Süleymaniye koç yiğit hicaz hatırası,
Beyazıt Biçer’in ordinaryüs doktorası.
Fatih minâre çift ezan fetih deseni,
Fark edemezsin bugün mürşidle yol keseni.
Mevlid bahirleri tarih oldu bid’at diye,
Zarar görmesin kavânîn-i şeriat diye.
Hardal danesi kadar da olsa Azîz bil,
Yetişmiyor mevlidhân Gebzeli’ye ikiz bil.
Geçenlerde yeni yetme bir kârî takkeli,
Kıyafet altı şişhâne üstü de Mekkeli.
Tîzi pes, pesi tîzdir, alkış alkış üstüne,
Erbâbı uyarmaz kalır fazilet üstüne.
Dalınca maziye yaşlı dede, az önce,
İki gözünden yaşlar aktı bak ince ince.
Gitti imam konuşmadan doğru odasına,
Güvenerek hervele adım ses sedasına.
Evvabîne başladı cömaat dört köşede,
Gönüllüler topukladı çoktan telâşede.
Evde kılıyor onlar dedi bir Suriyeli,
Bir şeyler mırıldandı içinden kafiyeli.
Seksenlik adam sordu: kesik mi elektrikler,
Avizeler açık kör müsünüz saftirikler.
Neden yanmıyor kubbede ampüller evlâdım,
Gerçi benim doldu epey dünyada mîâdım.
Dedem gözün görîr ne dersin, artık bir sussan,
Delikanlı sen de essah Erzurumlu musan.
Boşver emmi kimisen, otur hele kur bağdaş,
Ben bu camiyi yapan eski ustayım gardaş.
Alay edirsiz benimle gözüm görmîr diye,
Atarsîz tekmeyi nasıl olsa kıtmîr diye.
Elbette görürem lambaların yandığını,
Kubbenin makam edaya artık kandığını.
Burda eskiden ders okunurdu akşam Sâvî,
Sabah İzhâr Molla Cami Buhari Beydâvi.
Cami ışıkları evlâdım, ders halkasıdır,
Ders takrir eden imam ümmetin bekâsıdır.
Ben şu yaşımda bak yanımda durur Menâr’ım,
Şeri ulûma heves etmeyene yanarım.
El ayak keser tutmayınca başladım derse,
İlmin yaşı yok, hıfzederim can hocam ne derse.
Hocan kim dayı bu yaşta, maşallah aferin,
Köroğlu ayvaz yengeniz olur ilmi derin.
Talebe okuttu kesintisiz, ben ocakta,
Helal lokma peşinde kar kış soğuk sıcakta.
Molla kızıdır, gerçi bir ömür dinlemedim,
Emekli olunca vâhlar çekip inlemedim.
Oturdum rahlesin, besmele yirmi dört siga,
Geldim metn-i Menâr’a kadar işte vesiga.
Son nefeste Mevla yakîn iman nasîb etsin,
Takva semeresi feyz-i Kurân nasîb etsin.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.