Kadın Olmak !!!
Kadın ya da erkek olmak bireylerin toplumsallaşması sürecinde öğrenilir. Kadın ve erkek olarak doğmadan önce döşenecek odadan, giydirilecek kıyafetlerden, oynanacak oyuncaklardan başlayarak cinsiyet rolleri farklı birçok kanaldan öğrenilmeye başlanır…
Aile, namus, kırılganlık, nesne, empati, anlaşılma özlemi =kadındır.
Çocuklara verilen oyuncaklar adeta yetişkin bireyler olarak hayatta almaları beklenen sorumlulukların minyatür provalarını oluşturur.
Geleneksel söylemler, masallar, deyişler de farklı oyuncaklarla ayrıştırılan hayatların kimlik çatısını oluşturmakta büyük pay sahibi olur.
Bazen kız çocuklarının nüfusa kaydedilmesi unutulur, onlara kayıp aile üyesi ya da yaban ele gidici gözü ile bakılır,
Bazen de çocuklar sayılırken kız çocuklarının varlığı yok sayılır.
Toplumda özne yerine nesne olarak görülür, ötekidir, başkadır, kendini gerçekleştiremez, kimliğini oluşturamaz.
Mutlu bir aile hayatı için kadına sabır ve beklemesi öğretilir
Masallarda gece saat 12.00 de yırtık pırtık elbise içinde külkedisine dönüşür.
Hiçbir zaman gel(e)meyen beyaz atlı prensi bekler.
Tüketim toplumunun reklamlarında tüketen, bakan, büyüten, güzel alımlı olması istenir.
Bedensel bir potansiyel olarak taşıdıkları doğurganlıkları onlara, annelik rolünü yükler.
Ortalama eğitim düzeyi ve başarısı açısından erkeklerin önüne geçer.
Kazançlı ve yüksek talep gören fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında adı yok sayılır (2015 Yılı, Yükseköğretimde STEM alanlarında eğitim görenler içindeki kadınların oran, OECD ortalaması %30, Türkiye %28 ).
Erkeklerden daha uzun süre yaşar (doğuşta beklenen yaşam süresi erkeklerde 75,3 iken kadınlarda 80,8).
Güzellik, diyet, estetik ve moda endüstrisi onunla anılır.
Mottosu ”kendine bakmayan kadın vardır, çirkin kadın yoktur, küçük bir dokunuş yeter “
Her konunun alt başlığında hala ayraç içinde irdelenir.
Gündelik yaşamın sürdürülmesinde etkin rol oynar.
Çeşitli sosyal ağlar oluşturarak, bilgi dolaşımını sağlar.
Toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle işgücü piyasasının dışında kalır.
Ailedeki bakım hizmetlerini yüklenmek ve evlenmek için işten ayrılır.
Yönetici pozisyonunda çalışırken bir gün “Cam Tavan Sendromu”na yakalanmaya adaydır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği dünyanın her yerinde kadınların karşı karşıya kaldığı bir sorundur ve bu durum, kadının kırılganlığını evrensel bir hale getirmektedir. Buradan hareketle denebilir ki, toplumsal cinsiyet kimliği –yani kadınlık ve erkeklik– doğada verili olan özgün formların kültürel yorumu ve sosyal ilişkilere yansımasıyla kurulur.
Son Söz
Dünya nüfusunun yarıdan fazlası kadındır. Toplumun sosyal, ekonomik ve zihinsel gelişimi, kadınların, toplumun kalkınmasındaki ve neslin yetiştirilmesinde üstlendikleri rolleri ile açıklanabilir. Hiç şüphe yoktur ki kadınların ailelerin, toplumun ve ülkenin refahına katkısı en az erkekler kadardır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutladığımız bugün, cinsiyet farklılaşmasının kadınların aleyhine işlediği yönündeki saptamalar kadının kalkınmadaki rolünü ve işlevini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.