İçimizdeki Psikopat
Psikopat denilince aklınıza ilk ne geliyor? Muhtemelen orta yaşlarda, erkek bir katil veya sürekli insanlara işkence eden biri. Peki, psikopat denilince hiç kendinizi düşündünüz mü? Acaba siz nasıl bir psikopat olurdunuz. Belkide gayet kendi halinde, kendince aykırılıkları olan, bencilliklerle dolu, insanlara karşı anlamsız ve nedensiz nefret kusan, toplumun koymuş olduğu yasalara ve etik değerlere düşmanca eleştiren biri olabilirsiniz. Peki, bu çok mu ürkütücü?
Bizde psikopatlık ve anti sosyal kişilik bozukluğu özellikleri taşıyabiliriz fakat bu bizi bir seri katil yapmaz.
sikopatlıktaki bazı belirtilerimizi yaşamımıza uyarlayabildiğimiz için biz şu anda normal insanlar olarak akademik ve sosyal hayatımıza devam edebiliyoruz ve belkide bundan dolayı kendimizdeki belirtilerin farkında değiliz ve insanlar tarafından dikkat çekmiyor olabiliriz. Ben böyle kişilere psikopat demeyi tercih etmiyorum; sosyapat demek daha doğru olacaktır. Sosyal hayattan biraz kopuk, topluma tepkili ve kabullenmekte zorlanmak anlamında bunu kullanabiliriz. Ve sosyal psikopatlarda tam olarak budur.
Psikopatlık ve antisosyal kişilik bozukluğunun aynı şeyler mi yoksa farklı şeyler mi olduğu uzun yıllarca tartışıldı fakat bir takım farklılıklar olsada; ben bu iki bozukluğu birbirlerinin boyutlanmış hali olarak görmekteyim.
Psikopatlığın temel özellikleri; kişide sorumsuzluk, bencillik, pişmanlık duymama, empati yoksunluğu, itkisellik, başkalarının haklarına saygı duymamak, başkalarının ve toplumun haklarının sürekli ihlal etme gibi insanların hoş karşılamadığı davranış örüntüleridir.
Bir psikopatla konuşuyorsanız sizi anlamasını bekleyemezsiniz. Çünkü o dünyaya sizin baktığınız şekilde bakmaz. Düzeni olduğu gibi kabul etmez; bunun yerine aykırı davranışlarla var olan düzeni değiştirmeye çalışır. Bunu yaparkende ilk başta pek fark edilmez. Olayları ve kişileri belli etmeden, hissettirmeden manipüle edebilir.
Psikopatlar ilgi çekici kişilerdir. Bir ortama girdiklerinde bütün ilgiyi üzerlerine çekebilirler, hoş ve etkileyicidirler. Soğukkanlı görünümlerinin yanında yüzeysel bir ilişki biçimleri vardır. Temelde aldatıcı ve manipülatiflerdir; amaçlarına ulaşmak için başkalarını hiç bir pişmanlık duymadan kullanırlar. İnce zevklere sahiptirlerdir; çatal, bıçak kullanımı gibi. Oldukça ikna edicidirler; kendilerini çok kolay sevdirebilirler. Çok iyi gözlemcidirler ve sezgisel olarak güçlüdürler; karşılarındaki kişinin neye ihtiyacı olduğunu hemen anlar ve ona göre davranırlar. Bunun yanında saldırgan eğilimleride vardır. Saldırganlık seviyeleri hepsinde farklılık göstermektedir. Bazı psikopatlarda; benim sosyopat olarak nitelendirdiğim ve gerçekten hayatını devam ettiren, insanlara zarar vermeyen sadece bencilliklerle ve hırslarla dolu olan psikopatlarda saldırganlık oldukça az görülmektedir. Onlardaki temel sorun iş yerindeki uyumsuzlukları, arkadaş edinememe, başarı için başkalarının haklarını ihlal etmek gibi kendileriyle ilgili olan duygusal ve düşünsel problemlerdir. Bu psikopatlardan toplumumuzda da çok var.
Psikopat olmak demek; birilerini öldürmek demek değildir. İnsan duygu ve düşünceleriyle de psikopat olabilir. Bu tip psikopatlar akademik anlamda başarılı kişilerdir. Bu başarılarının sebebi de hırsları ve mükemmeliyetçilik arzularıdır. Diğer grup ise ciddi saldırganlık eğilimleri olan mutlaka adli suça karışmış olan bireylerdir. Başkalarına ciddi anlamda fiziksel anlamda zarar veren ve bundan asla pişmanlık duymayan kişilerdir.
Anti sosyal kişilerde; bizden farklı bir vicdan gelişimi vardır. Etik değerleri benimsemezler, kuralları anlama ve kabul etme yetileri yoktur. Kendi kurallarıyla kendi düzenlerini kurmak isterler. Söz cambazlıkları çok fazladır; bundan dolayı insanları kolayca ikna edebilirler ve kandırabilirler. Vicdan gelişimleri ve empati yetenekleri yetersiz olmasına rağmen entelektüel olarak iyidirler. Psikopatlar istediğini hak etmeyi değil; almayı isterler. Doğrudan birşeye sahip olmak isterler bunun içinde en acımasız yollara başvurabilirler. Yetersizlik ve başarısızlık duygularına dayanma güçleri yoktur bu duyguları yaşadıkları zaman hemen kendilerini güçlü ve tek hâkim hissetmeye yönelik saldırgan eğilimleri gösterirler. Heyecan arayışları çok fazladır ve anlık zevklere çok düşkündürler bundan dolayı kural ve yasaları itkisel olarak çiğnerler. Sık sık yalan söylerler ve yalanları ortaya çıktığında gerçekten mahcup olduğuna inandırıp, kendini affettirmeye çalışırlar.
Psikopati ve antisosyal kişilik bozukluğunun birçok nedeni olabilmektedir. Farklı genetik yapıları, mizaç özellikleri, duygusal eksiklikler buna etki edebilir.
Genetik olarak baktığımızda; uzun süren çalışmalarla sadece genetik faktörlerin buna etki edemeyeceği mutlaka çevresel etkilerinde bu süreçte rol oynadığı düşünülmektedir. Monoamin oksidaz-A geni (MAO-A geni) olarak bilinen bu gen yapısı, dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterleri parçalamasından ötürü kişiyi strese sokarak saldırgan eğilimleri ortaya çıkardığı düşünülmektedir.
Nörolojik olarak da bizimle aynı değillerdir. Orta beyinleri bizden daha az gelişmiş olup; Frontalloblarındaki sinir iletimi bizdeki kadar sağlıklı değildir. Frontallob; bizim insanlarla olan ilişkilerimizde rol oynayarak, sosyal açıdan bizi temsil eden ve uyumlu hale getiren önemli bir lobdur. Bu lob alnımızın hemen arkasında bulunur ve şakak lobu olarak da bilinir. Bu loba sonradan verilen bir hasarda saldırgan eğilimleri ortaya çıkarabileceği gibi kişiyi bambaşka biri haline de getirebilir. Ayrıca psikopatlarda, amigdalada fonksiyonel olarak bozuktur. Amigdala beynin medialtemporal lobun iç kısmında bulunan, badem şeklinde bir beyin bölgesidir. Bu yapı bizim duygusal ve sosyal tepkilerimizden sorumludur. Bir olay karşısında yüzümüzün kızarması ve empati yeteneğimiz burayla ilişkilidir.
En temel nedensel etkenler cevresel faktörlerdir. Seri katillerin geçmişleri incelendiğinde hepsinin çocukluk çağında belirli olumuz etkilere maruz kaldığı gözlenmektedir. Özellikle çocukluk çağında cinsel istismarlar bu etkilerin arasında ilk sırada yer almaktadır. Bunun yanında psikopat kişilerin çocukluk dönemlerinde hırsızlık, hayvanlara işkence etmek ve ateşe çok fazla ilgili oldukları gözlenmiştir. Bundan dolayıdır ki birçok katil kurbanlarını yakmaktadır.
Bunun yanında ikincil önemli etmende çocukluk çağında anne ve baba tarafından reddedilme; anne-babanın çocuğa karşı tutarsız davranışları çocuklarda bu tarz şiddet eğilimi göstermektedir.
Psikopatlık ve antisosyal kişilik bozukluğu her zaman ürkütücü değildir. Toplumumuz ve bizler içerisindede çok başarılı fakat kendi duygu ve düşünceleriyle problemleri olan kişiler mutlaka vardır. Bu kişilerdede psikopatlık belirtileri görülebilir ama bu onları bir seri katil yapmaz. Tüm bozukluklarda olduğu gibi, kendimizdeki bir takım tersliklerle yaşamayı öğrenmek ve kendimizin farkında olmak en önemlisidir.
Korkmamız gereken psikopatların birçoğu adli suçlardan yargılanmaktadır. Dışardaki psikopatlar ise düşünsel ve duygusal problemleriyle sorunlar yaşayan sosyopatlardır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.