Geleneksel Aileden Yalnız İnsana
Toplumsal yaşamın ana unsurlarından olan aile; ana-baba-çocuklar ve tarafların kan akrabalarından oluşan ekonomik ve toplumsal bir kurumdur. Bu yaşamsal niteliği ile aile toplumu oluşturan kurumlar içinde birinci sırayı almaktadır. Aile kurumunun en önemli fonksiyonlarından biri de insan türünü üretmek ve devam ettirmektir. Sosyolojik literatürde aile hakkında yapılmış çok çeşitli tanımlar vardır ve her tanım onu değişik bir kategori içine yerleştirmektedir. Söz konusu bu tanımlardan her biri aileyi toplumsal hayatın ana şekillerinden biri olarak kabul etmekle beraber, onu sosyal bir grup, birlik, örgüt, topluluk, kurum ve hatta sosyal bir yapı olarak değerlendirmektedir. Bu farklı yaklaşımlar ailenin toplum içinde ne denli evrensel ve temel bir unsur olduğunun bir göstergesidir. *
Eşlerin çocuk sahibi olmasıyla daha kapsamlı bir anlam taşıyan aile, aynı zamanda çocukları topluma hazırlayan küçük bir topluluk modelidir. Türkiye'de aile kompozisyonuna bakıldığında geleneksel/geniş aileden başlayıp, modern/ çekirdek aile ve tek ebeveynli ailelere kadar çeşitlenen farklı aile tipleri ile karşılaşılmaktadır.
Çekirdek aile; yalnızca eşlerden veya eşler ve çocuklarından veya yalnız ebeveyn ve en az bir çocuktan oluşan aileler olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım kapsamında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) "İstatistiklerle Aile 2016" verilerine göre ülkemizde çekirdek ailelerden oluşan hanehalklarının oranı, 2014 yılında %67,4 iken 2016 yılında bir puan düşüşle %66,4 olmuştur. Birden fazla çekirdek aile veya en az bir çekirdek aile ile çekirdek aile üyesi olmayan en az bir kişiden oluşan aile olarak tanımlanan geniş ailelerden oluşan hanehalklarının oranı, 2014 yılında %16,7 iken, 2016 yılında 0.4 puan düşüşle %16,3 olmuştur. Tek kişilik hanehalkları oranı ise 2014 yılında %13,9 iken, 2016 yılında bir puan artışla %14,9'a yükselmiştir.
Hane halkı** verileri aile yapısının değerlendirilmesi açısından önemli bilgiler sunmaktadır. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; Türkiye'de 2012 yılında 3,7 olan ortalama hanehalkı büyüklüğü azalma eğilimi göstererek, 2016 yılında 3,5 kişiye düşmüştür.
Yukarıda bahsi geçen rakamlar bize aile kavramının büyük bir metamorfoz geçirmekte olduğunu göstermektedir.
- Geniş ailenin yerini çekirdek aileye,
- Çekirdek ailenin yerine tek ebeveynli aileye,
- Tek ebeveynli ailenin yerini izole bireylere
bıraktığı negatif bir süreç
Aile değerlerinin erozyona uğramasının sonucu olarak ortaya çıkansa yalnız insanlardan oluşan her an patlamaya hazır bir toplum, ahlaki yozlaşma, ekonomik sıkıntılar, ayırımcılık, kişisel / toplumsal şiddet ve terör ne yazık ki?
Bu nedenledir ki geleneksel/kalabalık aileler giderek sadece eski filmlerde gördüğümüz karelere dönüşürken, çocuklarının yolunu gözleyen yaşlılar, artık Bayram dönemi reklam filmlerinin en kabul gören teması haline gelmektedir.
Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1993 yılında aldığı bir kararla 15 Mayıs'ı Uluslararası Aile Günü olarak ilan etmiştir. 1994 yılından itibaren de tüm dünyada ve ülkemizde kutlanmaya başlayan, bu günün de yer aldığı hafta olan 15-21 Mayıs ise Aile Haftası olarak kabul edilmiştir.
Sadece belirlenen bu günde bu haftada değil tüm günlerde lütfen kendimize soralım "AİLE OLMAK" bize ne ifade ediyor. Bana göre "AİLE OLMAK"; aynı yollardan yürümek değildir, aile olmak hissettiğini yüksek sesle dillendirmek, dokunmak, korumak, dayanmak, gerektiğinde öfkelenmek, gözyaşı dökmek, ellerin kenetlenmesi, aklına geldiğinde hemen aramak, annemin yola çıkacakken sabah, sekizi bir geçe, "Saat dokuza geliyor" diyerek uyandırmasıdır.
"AİLE OLMAK"; kimine göre " kapı çaldığında sessiz kalmamaktır", "dört duvarı birlikte cennete dönüştürmektir," "sabah hep birlikte kahvaltı yapmaktır", "birlikte eğlenme, ben değil, biz olmaktır", "akşam 7'den sonra anne ile konuşmaktır","bir masanın etrafında toplanmaktır".
Kimilerine göre de "önümüze sunulmuş en güzel hazinedir. Hazineye sahip çıkıp bunu değerler ekleyip çoğaltabilmek de ayrıca bir yetenektir. Kayıtsız sevip, menfaat güdülemeyen sevmenin, sevilmenin doruğunu yaşayacağın tek yerdir. Aile olmanın önemi sevgiden, devamını sağlamak saygıdan, sakin davranabilmen için sabırdan, doğru noktada durabilmek için kayıtsız sadakatten, güven yaratabilmek için de aile içindeki sorumluluğunu sana düşen görevlerini tam yerine getirmekten geçer. İşte o zaman hazineni bulmuşun demektir", aile fedakarlıktır, özveridir kendinden vermektir, sevdiklerin yanındayken mutlu olmak bir eksilsen bile içinin titreyerek acımasıdır, kaybettiğine duyulan özlem ve acıdır her kapıdan içeri girende gözlerinde mutluluk, kalbinde kıpırtıdır. Kapıdan her çıkanla ruhunda bir ürperti gözlerinde bir korkudur, aile sevgidir, saygıdır, emektir, bağlılıktır, huzurdur beraberliktir, bir olmaktır, hep olmaktır, bir arada yaşamaktır, daha fazla iletişim içinde olmaktır "ve "hayatının ilk maçına babanın omzunda gittiğin günü ömür boyunca unutmamaktır".
SON SÖZ
Toplumun, ekonomik, sosyal ve insani kalkınmasında ailenin önleyici, destekleyici, güçlendirici rolünü anımsatarak;
Aileyi;
- Sorunlarla değil, çözüm odaklı gündem yapmak,
- Sadece bireysel varoluşun ve gelişimin değil, sağlıklı ve gelişmiş bir toplum olabilmenin yükselen değeri haline getirmek, en büyük sorumluluğumuz olmalıdır.
*Gökçe B.. (2007). Türkiye'nin Toplumsal Yapısı ve Toplumsal Kurumlar. 3. Baskı. Savaş Yayınevi. Ankara
**Hanehalkı; aralarında akrabalık bağı bulunsun ya da bulunmasın aynı konutta veya aynı konutun bir bölümünde yaşayan, temel ihtiyaçlarını birlikte karşılayan, hane halkı hizmet ve yönetimine iştirak eden bir veya birden fazla kişiden oluşan topluluktur.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.