Kor ateşler yağarken gökyüzünden, omuzlarında taşıdığı küçük kardeşiyle bir bilinmeze doğru yürüyen Gazzeli çocuk, nereye gideceğini bilmediği için mi ağlıyordu yoksa yitip giden çocukluğu için mi…

Günbegün artan vahşet karşısında Birleşmiş Milletler ile Müslüman Devletlerden uzanacak bir yardım eli bekleyen Gazzeli için iki yıl süren bu faydasız beklentinin sonunda ölümü dilemek artık tek seçenek mi...

İnsanlığın en aciz kaldığı dönemi yaşıyoruz.

Vicdanların bu kadar aşağılandığı hiç olmamıştı.

Dünya kuruldu kurulalı bu ölçüde bir acımasızlık bu ölçüde bir vahşetle karşılaşılmadı.

Katil İsrail’in 7 Ekim’den bu yana süren saldırıları sonucunda Gazze’de ölenlerin sayısı 65 bin olarak açıklansa da soykırımın boyutunun ne kadar büyük olduğunu, BM Özel Raportörü Francesca Albanese şu şok edici ifadeleri ile açıkladı; ‘‘Gazze'deki gerçek ölü sayısının 680 bin olabileceğini lakin bu rakamı kanıtlamak ya da çürütmenin zor olduğunu lakin doğru ise ölenlerin 380 bininin 5 yaş altındaki bebekler olduğudur.’’

Bu vahşetin baş sorumlusu Netanyahu ve İsrail terör devleti ortaya koyduğu korkunç soykırım yöntemleri ile Hitler'i bile kıskandıracak seviyeye gelmiş olmasına rağmen tüm insanlık utanılacak derecede sessiz.

En gelişmiş savaş makinaları ve bombalarla saldırdığı Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan İsrail, açlığı da savaş yöntemi olarak kullanarak silahlarla öldüremediği halkı aç ve susuz bırakarak öldürüyor.

Bu ölçüde bir vahşetin karşısında insanlık ne yapıyor? Dünya başkentlerinde yapılan cılız protesto eylemleri, İsrail saldırılarını durdurmaya yetmezken yapılan istikrarsız boykotlar ise İsrail’in finansal yapısını zedelemiyor bile.

Eylemler çok etkisizken İsrail’e askeri bir müdahale seçeneğinden ise hiç bahsedilmiyor. Kuduz bir köpek gibi sahiplerinden de aldığı destekle aynı gün içerisinde 6 ayrı devleti vurarak gücünü dünyaya gösteren İsrail, bölgedeki tüm devletler için tehdit oluşturmakta.

Dünya genelindeki Siyonist örgütlenmenin sağladığı dokunulmazlık zırhı ile Uluslararası Hukukun tüm kurallarını ihlal eden İsrail, insanlığa karşı her türlü suçu işlemeyi kendisi için mübah görmekte. ABD ve İngiltere’nin Orta Doğuda bulunan askeri üsleri ile uçak gemilerinden almış olduğu destek, güçlü hava gücü ve savunma sistemleri ile tehdit olarak gördüğü her ülkeyi Gazze gibi toplu mezarlığa ve moloz yığınlarına çevirmekten geri durmayacağını ilan ediyor.

Bu kadar büyük bir zulüm karşısında dünya genelinde yaşanan sessizlik ve etkisizlik; İsrail tehdidi mi, ABD endişesi mi yoksa "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" felsefesi mi tartışılır. Lakin İsrail askerlerinin 335 kurşun sıkarak öldürdüğü beş yaşındaki küçük Hind Receb’in, diri diri yakılan çocukların ve açlıktan ölen bebeklerin yüzüne nasıl bakılır, ne söylenir bilinmez.

Gazze’de yaşanan soykırım sadece Netanyahu'nun ve İsrail’in soykırımı değil sessiz kalan ve hiçbir şey yapmayan herkesin soykırımıdır.