GARİP BİR TARİKAT!
Müslüman ülkelerin yıllardır içinde olduğu sıkıntıların temelinde manevi değerlerin istismarı olduğu hepimizin malumudur. Bu yazı ile komşumuz Irak’ın 2003’de yıkılıp harabeye dönmesinin en önemli etkenlerinden biri olan Kesnizani Tarikatı incelenecektir.
Bu arada şunu da belirtmeliyim ki, Kesnizani Tarikatı ile ilgili yazılmış en önemli kaynak Ahmet Dinç’in “Babil’de Amerikan Tangosu” adlı kitabıdır. Yazıda özellikle bu kaynaktan yararlanılmıştır.
***
Kesnizani Irak’ın Süleymaniye kentinde bir Kürt aşiretinin adıdır.
Kesnizani Tarikatı, Kadiri Tarikatı’nın bir kolu olarak ortaya çıkmıştır. Abdülkerim Kesnizani tarikatın şeyhiydi. 1978’de Şeyhin ölümü sonrasında oğlu Muhammed Kesnizani başa geçti. Bundan sonra tarikat kendine özgü bir ekol haline gelip Kadirilikten ayrıldı.
***
Tarikatın müritleri ağırlıklı olarak Kürt kökenlilerdi ancak Türkmen, Arap ve diğer etnik gruplardan da müritler vardı. Tarikatın 3 milyon civarında müridi olduğu söylenir. Hatta bu tarikatın o tarihlerde Irak Türkmen Cephesi’ni ele geçirdiği ve Türkiye’den Irak Türkmenlerine yardıma giden vatanseverleri kötülediği yolunda güçlü iddialar vardır.
Kesnizani Tarikatı Irak’ın orta ve kuzey kesiminde özellikle Sünni nüfusun olduğu yerlerde çok yaygındı. Şeyh Muhammed Kesnizani, Şii kesimde de etkili olabilmek için dualarında Hz. Ali, On İki İmam ve Kerbela ile ilgili sözler söylediyse de çok fazla etkili olamadı.
***
Şeyh Muhammed sürekli olarak diğer tarikatları kendisine rakip görmüş ve onları küçümsemiştir.
Irak’ın il/ilçelerinde Kesnizani’lere ait tekkeler vardı. Bu tekkelere müritler büyük bağışlarda bulunmuşlardır.
***
Şeyh Muhammed Kesnizani gizemli bir şahsiyettir ve hakkında çok bilgi yoktur. Sadece Kerkük’e bağlı Çamçamal İlçesi’nde doğduğu, Üniversiteyi Bağdat’ta okuduğu, Gandi ve Nehru adında iki oğlu olduğu, büyük oğlu Gandi’nin 1980’lerde faili meçhul bir cinayetle öldürüldüğü bilgisi vardır.
Şeyh Muhammed önceleri Saddam’ın iyi destekçilerindendi. Hatta 1980’lerde Saddam’ın Şeyh Muhammed’e İçişleri Bakanlığı önerdiği iddia edilir.
***
Muhammed Kesnizani’nin kimlerle ilişki kurup tarikatı dönüştürdüğü bilinmiyor. Ancak onun döneminde müritlerin hahamlardan dersler aldığı, yayınlarında Yahudi/Kabala kaynaklarından yararlandığı görülmektedir.
Yine onun döneminde Cerrahi Tarikatı’ndan vücuda bıçak, hançer, kama vs. sokma ritüellerinin, tarikata girdiği ve törenlerde kanlı gösteriler yapıldığı, ayrıca müritlerin tarikata yeni katılanları etkilemek için cam ve jilet gibi kesici cisimler yedikleri, müridin yaralı yerine şeyhin tükürüğü sürüldüğünde iyileştiğine inanıldığı ve birçok müridin bu törenlerde öldüğü yönünde bilgiler vardır.
Bu tür kanlı sahneler ile Irak ordusundaki askerlerin etkilenmesi planlanmış ve başarılı da olunmuştur.
***
Saddam Hüseyin döneminde Kesnizani Tarikatı devlete SIZMIŞ ve önemli makamları ele geçirmiştir. Saddam’ın Genelkurmay Başkanı (Ayat Fetih El-Ravi), Hava Kuvvetleri Komutanı (Hamid Şaban), Askeri İstihbarat Başkanı (Vefik El-Samarayı) Şeyh Muhammed’in ayağını öpüp müridi olmuşlar. Irak’taki Emniyet ile İstihbarat Teşkilatı’ndaki durum da farklı değildi.
Tarikata ilk giren önce şeyhin ayağını öper, biraz yükselince elini öper, biraz daha yükselince (halifelik ve bölge sorumluluğu) ise şeyhin omzunu öperdi.
***
Saddam Hüseyin’in 33 yıllık iktidarının özellikle Körfez Savaşları (1990-2003) döneminde bu tarikatın “gizemli” müritleri etrafını sardı.
Kesnizani müritleri arasında Saddam’ın iki kardeşi de vardı. Saddam’ın eşi ile oğlu Uday da tarikatın müridiydi. Saddam’ın ikinci adamı ve bütün illegal örgütleri takip eden en önemli başkan yardımcısı İbrahim İzzet El Dur da tarikat üyesiydi.
Ayrıca tarikatın, kendinden olmayan ve devlette önemli görevlerde bulunanları da para ile satın aldığı iddia edilir.
Saddam’ın etrafında yer alan bu Kesnizani müritleri Saddam’ın aldığı nefesi anında şeyhin oğlu Nehru’ya iletirdi. Nehru da aldığı bilgiyi ABD ve İsrail istihbaratına ulaştırırdı. Nehru, tarikatın ABD ve İsrail’den sorumlu adamıydı. Nehru’yu tanıyanlar din imanla pek ilgisi olmadığını iddia ederler.
***
İşte Irak Devleti böyle bir gizli kuşatma altındaydı. Saddam bu kuşatmayı iktidarının son birkaç ayında anladı. Bunun üzerine karısı, kardeşleri ve en yakınındakileri uzaklaştırmaya karar verdi ancak çok geç kalmıştı.
***
İkinci Körfez Savaşı’nda hiç direniş gösterilmemesini bu tarikatın şeyhinden mürit generallere giden talimatla ilişkilendirenler vardır. Doğal olarak bu tür olaylarda belge ortaya koymak zordur ancak büyük resme bakınca mürit generallerin etkisi açıkça görülür.
***
Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak’ın yeniden yapılandırılmasında da devletin yıkılışında görev alan Kesnizani Tarikatı yer aldı. ABD ile ilişkileri çok iyi olan Kesnizaniler özellikle emniyet teşkilatını ele geçirdi.
Hatta bu tarikat “Irak Özgürleştirme Hareketi” adında bir parti de kurdu ve kısa sürede ülkenin her tarafında temsilcilikler açtı.
***
Irak İkinci Körfez Savaşı sonrasında tamamen çöktü. BM’nin verilerine göre Irak’taki Üniversitelerin %84’ü harabe haline geldi. 45 bin bilim insanının 3 bine yakını öldürüldü. Geri kalanı da ülkeyi terk etti. İşte böyle bir ortamda Kesnizani Tarikatı Irak’ta at koşturmaya devam etti.
***
Sonsöz olarak şunu söylemek istiyorum: Millet olarak uyanık olunmalı ve manevi değerlerimizi istismar ettirmemeliyiz. Çünkü Devletimiz var oldukça biz var oluruz. Yukarıda yazılanların bu bağlamda düşünülmesini ve değerlendirilmesini istirham ediyorum. Sözlerimi Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri ile bitirmek istiyorum:
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
***
Tarihten ibret alınması temennilerimle…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.