PİYASALAR

  • BIST 1009079.970%
  • ALTIN2323.8920.74%
  • DOLAR32.3550.07%
  • EURO34.922-0.33%
  • STERLİN40.923-0.33%
  1. YAZARLAR

  2. Deniz Oğur

  3. Ergenlikte Depresyon Ve Ailelere Öneriler
Deniz Oğur

Deniz Oğur

Uzm. Psikolog Deniz OĞUR
Yazarın Tüm Yazıları >

Ergenlikte Depresyon Ve Ailelere Öneriler

A+A-

Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe giden süreçte bir dönüm noktasıdır. Çevresel uyaranlara çok açık olduğumuz, anında demoralize olup anında mutlu olabilen, dengeli olmayan bir duygu duruma sahip olduğumuz bir dönemdir. Bunun yanı sıra bir takım psikolojik bozuklukların görülmeye başladığı bir dönem olup, kliniklere başvuran kişilerin birçoğunu aileleri tarafından getirilmiş olan ergenlik çağı çocukları olduklarını görmekteyiz. Tabi psikolojik bozukluklar içinde de sıklıkla görmüş olduğumuz bozukluklar var fakat ergenliğin salgını depresyon!

Bu dönemde olgulaşmaya büyük bir adım atan üst benlik gün ve gün kendini inşa ederken, bu süreçte çocuklar bir takım çevresel ve kültürel etkilere maruz kalmakta.Bu maruz kalışlarla başa çıkamayan üst benlik ise kendilerini özgüvensiz, mutsuz, kederli, bıkkın hissetmelerine sebep olmaktadır. Tabi birde aileler tarafından gelen koruyucu baskı çocuğu içten içe daha da sıkmakta ve onu yalnızlaştırmaktadır. Bu etkilerin sürekliliğiyle alakalı olarak sürekli hissedilen olumsuz duygular çocukluk ve ergenlikte depresyon dediğimiz durumu bize göstermektedir. 
1960’lardan önce çocuk ve gençlerde depresyonun çıkabileceğine inanılmamaktaydı, çocuğun oluşmamış üst benliğinin depresyona izin vermeyeceğini düşünmekteydiler. Fakat şu anda ergen ve çocuklarda en sık görmüş olduğumuz bozukluk depresyondur. Burada önemli olan ego veya süper ego tanımlamaları veya olgunlaşmaları değildir. Burada önemli olan çocuğun kendini nasıl hissettiği, bu duygusal durumun ne kadar sürdüğü ve yaşam kalitesini ne ölçüde etkilediğidir. Burada da temel görev aileye düşmektedir. Çocukları gözlemlemeleri gerekmektedir, fakat buradaki gözlem sıkıcı ve çocukları bunaltıcı bir gözlem değildir. Duygu durumunu ölçmeye yönelik genel ifadelerle sorular sorulabilir. Bugün okul nasıldı? Okulda seni üzen veya mutlu eden bir şey oldu mu? Arkadaşlarınla bu sıralar çok görüşmüyorsun aranızda bir problem mi var ? Bu sorularla çocuğunuzu sorgulayabilirsiniz. 

Ergenlik depresyonu, yetişkinlerdeki depresyona çok benzer fakat ergenlerde depresyonun temel görünürlüğü öfkenin varlığıdır.  Bu öfkenin varlığı bir yere kadar aile tarafından tolare edilmelidir. Çünkü bazı olumsuz gibi görünen duygu durum şekilleri kendini oluşturma aşamasında ona birtakım özellikler kazandıran ve ifade ediş biçimini geliştiren unsurlardır. Ne zaman bu duygu durum değişiklikleri ve aşırılıkları kendisine ve çevresine zarar vermeye başlarsa o zaman mutlaka bir uzman desteği almak gerekmektedir. Ergenlikte ailelerin bu açıdan temel farkındalığı çocuğun “kendine ve başkalarına zarar verebilme ihtimali olmalıdır”. Depresyon klinik bir bozukluk olarak ele alındığı gibi ergenlerde, çocukluktaki duygusal bir takım yoksunlukların yerini doldurabilmek için ve kendini ifade edememiş bir çocuğun intikamı olarak normal ve gerekli bir durum ve gelişimsel bir adımdır.  Tabi bu depresyonun sadece bir nedensel açıklamasıdır. Ergen ve çocuklarda görmüş olduğumuz depresyonun ailecek bir depresyon sorunu olduğunu da sık sık görmekteyiz. Anne ve babada depresyon öyküsü olan çocukların psikopatolojik oranlarının yüksek olduğunu biliyoruz.  Depresyon geçiren çocuk ve ergenlerle yapılan çalışmalarda birinci derece akrabalarında depresyon görülme oranlarını %20-46 arasında olduğu bilinmektedir. Bu genetik bir akış olabileceği gibi öğrenilmiş bir depresyon ve davranış ilişkisi de olabilir. Burada ailelere önerim şu; eğer kendinizde ve eşinizin öyküsünde depresyon varsa; öncelikle bilmelisiniz ki genetik olarak çocuğunuza bunu aktarılma olasılığı var fakat bu sizi bir umutsuzluğa asla sürüklemesin, depresyon ne kadar biyolojik temelli bir bozukluk desek de, davranışsal olarak manipüle edilebilen bir bozukluktur. Çocuğunuzun yanındayken olumsuz duygu durumunuzu ona yansıtmamaya özen göstermelisiniz, harici olarak hayata bakış açınızın olumlu olduğunu çocuğunuza hissettirmeli ve ona bunu kazandırmak için oyun kurgularıyla öğretici oyunlar oynayabilirsiniz, Olumsuz bir olayla karşılaştığınızda çocuğunuzun yanında oflayıp, sıkılmak yerine çözüm arayışlarına girmelisiniz. Unutmayın ki bu hem sizin kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak hem de var olan depresyon ihtimalini öğrenilmiş bir şekilde önüne geçmiş olacaksınız. 
Ergenlikte depresyon kızlarda, erkeklere oranla daha fazla görülmektedir . Bunun hormonal sebepleri olduğu gibi çevresel etkileri de oldukça fazladır. Pubertal gelişim depresyonun gelişmesi üzerinde oldukça fazla etkilidir ve pubertal gelişimini normal bir şekilde tamamlayamamış bir ergen kızda depresif ruh halleri ve takıntı halleri görebiliriz. Ayrıca kız çocuklarına toplum tarafından yapılan baskı erkek çocuklarına oranla daha fazladır. Dışarıda oyun oynamaları, giyim şekilleri, konuşma biçimleri ailesel ve kültürel sebeplerden ötürü bastırılmaya çalışılabilir buda kızlarda depresyonu daha fazla görmemize sebebiyet vermektedir. Unutulmamalıdır ki bastırılmış duygular, depresyonla birlikte depresyona eşlik eden birçok psikolojik bozukluğa kapı açar. Burada kız çocuklarının gerekli oluşumlarına izin vermek ve onların toplum içinde kendilerini ifade ederek, bastırılmış duygulardan uzak bir şekilde gelişimlerini sağlamalarına aileler tarafından izin verilmesi gerekilmektedir. 
Ergenler içinde bulundukları durumlar itibariyle duygu, düşünce ve ilişkilerinde ani değişiklikler yaşayabilirler. Çünkü onlar bir değişim aşamasındalar ve onlarla birlikte onlara ait olan her şey de bu değişime tabi olmaktadır. Burada ayırıcı ve aileleri harekete geçiren şey “kendilerine ve başkalarına zarar verme ihtimalleridir”. Ergen depresyonunun ilk olarak madde kullanımıyla karşımıza çıkma ihtimali vardır. Temelde depresyona eşlik eden madde kullanımı ( sigara, alkol vs )  ziyade duygu durum bozuklukları, davranış problemleri, takıntı ve zorlantılar, hiperaktivite ve dikkat eksikliğinin de eşlik ettiğini görüyoruz. Ergenlikte depresyon “ ikili depresyon” olarak adlandırdığım bir durumdur. Ergen normal depresif belirtileri sürekli gösterirken birde buna ek olarak ikincil bir bozukluk tablosuna ait belirtileri de göstermektedir. Özellikle depresyonu yoğun yaşayıp bu durumdan kurtulmak isteyen ergenlerde davranış problemlerini sıklıkla görmekteyiz. Bundan dolayı ayırıcı tanı oldukça önemlidir. Depresyonda olan bir ergenin, çocukluk çağında ihmal ve istismar, kötüye kullanım ihtimalinin düşünülüp üzerinde çalışılması gerekmektedir.  İkili depresyondan dolayı ergenin depresyonda mı yoksa hiperaktif mi, davranış problemimi var yoksa depresif belirtilerden mi kaynaklanmaktadır?  Bunun ayırımı iyi yapılmalıdır.
Ergen Ebeveynlerine Öneriler 
Öncelikle bunun bir değişim ve gelişim dönemi olduğunu unutmayın. Çocuğunuza izin verin kendi ifade ediş biçimini bulsun. Onun duygularını ve davranışlarını bastırmayın. Başkalarına ve kendine zarar verme ihtimalini gördüğünüz anda müdahale edin. Bu müdahale yumuşak ve uzman desteğiyle olmalıdır.
Çocuklarınızı gözlemlerken bunu onun gözüne batırarak yapmayın. Arkadan telefonunu karıştırmayın veya günlüğünü okumayın. Öncelikli amacınız olunla güvenli bir ilişki kurmak olsun. Bu güvenli ilişki sonucunda zaten çocuğunuz sizinle kendine ilişkin şeyleri paylaşacak ve beraber onun problemlerine çözüm arayabileceksiniz. Aksi halde onu çözümsüzleştirir ve güven problemi yaşamasına sebep olabilirsiniz.
Çocuğunuza yanlışı ve doğruyu öğretin. Onu korkutarak ve tehdit ederek bunu sakın yapmayın. Böyle yaparsanız sizin görmediğiniz birçok ortamda birçok yanlış durumun içine çocuğunuzu kendi ellerinizle sokmuş olursunuz. Çocuğunuz bir şeyi sizden korktuğu için değil; yanlış ve doğru olduğunu bildiği için tercih edebilmeli. 
Değer ve yargıları çocuğunuza öğretin. Bu süreçte onun öğretmeni olmayın, onun rol model aldığı, çok özendiği annesi veya babası olun. Burada kendi davranışlarınızı ve bakış açılarınızı da süzgeçten geçirin.
Onu yanlış yaptığı şeylerden ötürü kesinlikle aşağılamayın. Çocuğunuzu aşağılamak “ çocuğa karşı yapılan bir duygusal ve sözel istismardır” ve buna hakkınız yok!
Çocuğunuzu ağır şekilde eleştirmekten kaçının, ona eksik olan şeyleri anlatın ve eksikliklerini tamamlayabilmesi için ona fırsatlar verin. 
Ve en önemlisi çocuğunuzu sevdiğinizi ona mutlaka hissettirin, dünyadaki tüm varlıkların sevilmeye ve sevildiğini bilmeye ihtiyacı var. 
 

Bu yazı toplam 5023 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.