Dünya Artık Dijital Bir Ev
“ Bir zamanların moda tabiri küreselleşme, yerini artık dijitalleşmeye bıraktı.”
Birkaç ay önce yazdığım yazılardan birinin giriş cümlesiydi. Bu kadar hızlı dijitalleşeceğimizi nereden bilirdim. Zaten küreselleşme de yerini ulusalcılığa bıraktı. Tüm bunlar “Hadi bir bakalım” desek gözümüzle göremeyeceğimiz bir virüs yüzünden oluyor.
HERKESE ADİL
Küreselcilerin dediği gibi artık “Dünya küçük bir köy” değil, dünya “Dijital bir ev.” Çünkü herkes evde, her şey dijital ve uzaktan yapılıyor. Okullar uzaktan eğitim veriyor daha ötesi ne olabilir? Siyasi parti toplantıları, önemli görüşmeler, okul dersleri her şey online ve bilgisayar başından yapılıyor. Hep en kaliteli, full hd görüntülerini görmeye alıştığımız insanların, kendi telefonlarının ön kamerasından, kötü açıyla çekilmiş, düşük pikselli görüntülerini görüyoruz orada burada. Çünkü evdeyiz, hepimiz evdeyiz. Başlarda sığamadık evlere kabul etmek gerekirse. Çünkü hazırlıksızdık. Dışarıda o kadar yoğun bir hayat vardı ki hep böyle devam edeceğini düşündüğümüz yahut üzerine hiç düşünmediğimiz, evden çıkamamak fikri çok korkunç geldi bazılarımıza. Bazılarımız zaten evdeydi, onlar için değişen bir şey olmadı ama aktif çalışma hayatını eve sığdırmak zor oldu. “Hayat eve sığar”, “Evde hayat var” gibi sloganlarla evlerimiz cazip gösterilmeye çalışıldı.
Türlü akımlar başladı insanlar evde kalsın diye. Çünkü bu salgının yayılmasını ancak evlerimizde izole olarak engelleyebilirdik. Sürekli dışarda, partilerde, sahillerde, kafelerde, barlarda gördüğümüz insanları evlerinde görmeye başladık. Çünkü dünyanın başına gelen felaketler içerisinde ilk kez bu kadar adil davrananına rastlıyorduk. Virüs zengin, fakir, ünlü, ünsüz ayırt etmedi ve hepimize evin yolunu öğretti.
EVE DÖNÜŞ
Toplum olarak zaten eve çok da uzak insanlar değildik esasen. Ezan okununca eve giren bir nesiliz neticede. Çocuklarımızın ilk resimleri de perspektifi bozuk ama şirin, sıcak ev çizimleri değil midir? Birçoğumuzun en büyük hayalleri arasında bir ev sahibi olmak vardır. Mutluluğu bile pembe panjurlu evle tarif ederiz. Çünkü ev yuvadır, yuva huzur… Velhasıl toplu bir eve dönüş hikayesi yaşadığımız. Evde kalma, evden çıkamama, evle bütünleşme hikayesi de diyebiliriz. Her şeyi evde yapıyoruz. Öğretmenler evden ders veriyor, öğrenciler evde derse giriyor. Toplantılar evde yapılıyor, ekmekler evde pişiyor. Dolaplar elden geçiyor, dip köşe temizleniyor. Ülkemin evleri hiç görmediği kadar temizlik, düzen ve hijyen görüyor.
‘HADİ CANIM!’
Son olarak çok izlenen dizilerden birinin final bölümünün evde çekildiğini görünce “Yok artık” dedim. Oyuncuların her biri kendi sahnelerini, evlerinde kendi imkanlarıyla çekiyor ve sonunda dijital ortamda birleştiriyorlar. İnsan tüm bunları görünce bazı komplo teorileri gerçek olabilir mi diye düşünmeden edemiyor. Neticede birkaç ay öncesinde biri anlatsa “Hadi canım!” diyeceğimiz derecede şaşırtıcı şeyler yaşıyoruz. Kuaföre gitmenin hayal, alışveriş merkezine gitmenin rüya olduğu günler geçiriyoruz. Topluca sokağa çıkmak için can atıyoruz. Üniversitede bir hocamız, “Bugün Selçuklular mezarından kalksa, gördükleri karşısında hayretler içerisinde kalır” demişti. Sanırım şu an Selçuklulara kadar gitmemize gerek yok, geçen seneden biri gelse o bile gördükleri yahut göremedikleri karşısında şok geçirir.
ROBOTLAR DEVRİ?
Böyle olunca da insan, senelerdir bilim kurgu filmlerine konu olan günler geldi çattı mı diye düşünüyor. Tamamen dijital bir dünyaya mı geçeceğiz, insanların yerini robotlar mı alacak? Bu salgından sonra, çok daha etkilisi gelecek ve dünyada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mı gerçekten? Son iki ayda yaşadıklarımızdan sonra, dünyayı robotların ele geçireceğine, hatta uzaylıların bazılarımızı kaçıracağına bile inanabilir kıvamdayım. Diziler bile evden çekilebiliyorsa, belki de yakın zamanda hiçbir şey için evden çıkmamıza gerek kalmaz ve dünya tamamen dijital bir ev olabilir. Ünlü ve rahmetli iletişim kuramcısı Marshall McLuhan “Dünya artık küçük bir köy” yahut orjinaliyle “Global village-küresel köy” dediğinde işin buralara geleceğini tahmin eder miydi bilmiyorum. Sevgili Mcluhan, sen aramızdan ayrılalı çok oldu, bilmeni isterim ki; dünya artık küçük, sevimli, dijital bir ev!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.