PİYASALAR

  • BIST 1009161.851.44%
  • ALTIN2940.7180.35%
  • DOLAR34.4660.07%
  • EURO36.3750.3%
  • STERLİN43.6570.29%
  1. YAZARLAR

  2. Şeyma Çakıroğlu Yeşil

  3. Bu ses özgürlüğün, dirliğin, birliğin, yeniden ‘Biz’ olabilmenin sesidir
Şeyma Çakıroğlu Yeşil

Şeyma Çakıroğlu Yeşil

Turuncu Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Bu ses özgürlüğün, dirliğin, birliğin, yeniden ‘Biz’ olabilmenin sesidir

A+A-

Bu ses özgürlüğün, dirliğin, birliğin, yeniden ‘Biz’ olabilmenin sesidir

 

Şeyma ÇAKIROĞLU

 

Hep beraber yeniden hatırlayalım nasıl anne olunduğunu. Dokuz ayın başından sonuna her türlü zarardan ve olumsuzluktan emanetimizi sakındırmak için nasıl da dikkat kesildiğimizi. Dünyaya geldiği andan itibaren giyeceğinden yiyeceğine her şeyin en güzelini temin edişimizi. Uykusuz, yorgun, tedirgin gecelerin sonunda eğitime başlayışından arkadaş çevresine her şeyi nasıl itinayla seçişimizi. Başına gelebilecek her olumsuzluğun sadece kurgusuyla bile nasıl uykularımızın kaçtığını, ona göre tedbirler alışları...

 

EĞRETİ GÖRÜNTÜLER

 

Sadece bir anlığına hayal edelim...

Dünyanın her yerinde annelik içgüdüsünün ortaklığının asla değişmediğini aklımızdan çıkarmayarak; hayal edelim; göz bebeğimizin, evladımızın can paremizin kandırılıp kaçırılıp; elimizden, gözümüzden yuvamızdan sökülüp alınarak, dağ başında akbaba misali kuzgun misali haydutlara teslim edilişini... O ateşi o yürek yangınını o çaresizliği ve ailelerin yıkılışını, yaşarken soluklarının kesilişini, ümitsizliği... Yıllar sonra dağ başında bir fotoğraf karesinde zorla tebessüm ettirilerek çekilmiş iğrenç yaratıkların kolları, evlatlarının üzerinde fotoğraflarını gören ana babayı! Kalem tutacak ellere tutuşturulmuş silahlarla başlı başına tezat oluşturan eğreti görüntüleri ve nice anlatılanın duyulanın görülenin karşısında çekilen kahrı perişanlığı...

 

GÖZÜ YAŞLI, GÖNLÜ YARALI

 

Kimi okul yolunda kimisi evinin önünden kandırılarak götürülen, barış, hak, adalet safsatalarıyla beyinleri yıkanarak masum çocukların kaput bezinden yapılmış renksiz tek tip çuvalımsı kıyafetiyle kimliklerini kişiliklerini tek tipe indirerek, hiçleştirilerek, taştan topraktan, yabaniden, fareden farksız, koşullandırılarak, geçmişinden koparılarak, geleceği çalınarak, kim olduğu unutturularak, iki örükle örülmüş toprağa bulanmış saçları ve kaşlarının altından vahşi bakışlarıyla azılı bir teröriste devlet düşmanına dönüştürülmesini... Kime nasıl hizmet ettikleri insanın boğazını düğümlerken hala hayal etmeye çalışalım o yavru bizimdi.

Bugün de dün gibi kendine masumları kurban seçen, kendine ait olmayanın üzerinden menfaat devşirmeye alışmış sözde hak savunucu hainlerin Diyarbakır’da gözü yaşlı, gönlü yaralı anaların evlatlarının ellerinden çekilip alınarak zalimlerin ellerinde alıkoyulan dünün masum yavruları bugünün teröristlerini... Masum ana kuzularının teröriste dönüştürülmeden kurtarılması gereği etrafında her çözüme başvurulmalı. Ciğer parelerinden ayrılan ana babaların sönmüş ocaklarına sahip çıkılmalı. Her ne koşulda olursa olsun evlatlarıyla buluşturulmalı bu biçare kardeşlerimiz. Bölgede hüküm süren barbar anlayışın karşısında milletçe tek vücut olarak karşı koyulmalı ve yaşama imkanları ellerinden alınmalı bu vatan ve insan düşmanlarının.

 

BİR İŞARET

 

Yeni devletin kuruluşu aşamasında muhalif seslerin yükselmemesi için yapılan baskı Anadolu'nun tüm sathında hissedilse de Güneydoğu Anadolu’da sistematik bir ezişi beraberinde getirmiş olduğu bir gerçek. Bölge eğitimsiz ve yoksul bırakılmış. Devlet adına pek çok elden yapılmış aşağılama, hakir görme, ötelemeye dair her şey zulme dönüşecek merhaleye gelmiş. Nefret tohumları neşvü nema bulmuş. İç dış düşmanların bu kadim medeniyet merkezindeki ayrıştırıcı politikaları için bulunmaz bir mecraya dönüşmüş. Halk devletine küstürülmüş. Son dönemde bölgenin yeniden, bütünün parçasına ait olması çabaları olumlu sonuçlar doğursa da on yıllarca süren eziyeti bir kalemde silip atamamış olsa da bir beka sorunu olarak her dem gündemde. Bugün bu çabaların sonucu olarak da bu cesur direnişi görmekteyiz. Anaların Diyarbakır gibi bir yerde, günümüzde devlete kafa tutuşun tüm şer unsurlarınca merkez kabul edilip faaliyetlerinin üssü konumundaki Diyarbakır'da eşkıyaya karşı evlatlarını istemesi, korkusuzca başkaldırışları halkın artık zulmü, yıllarca kendisinden olduğunu düşündüğü ve hakkını savunacağını zannettiği kalleşlerden gördüğünü anlamasının bir işaretidir.

 

HERKES SES VERMELİ

 

Yıllarca haksızlığa maruz kalan bu halka zalim, kuzu postundaki kurt gibi yaklaşmış esas kimliğini ve niyetini saklamıştır. Evlatlarını kurban vermek istemeyen ve artık akla karanın ne olduğunu bilen güçlü irade gösteren ve benim diyen insanın bile cesaret edip yapamayacağını tek başına yine bir '’Ana’ yapmıştır. Diyarbakır İslam şemsiyesi altında Diyarbakır’dır. Sahabeler kenti, medeniyetler beşiği, Mezopotamya’nın göz bebeği Diyarbakır, sosyalist devrim artıklarına pabuç bırakmayacak bir şahlanış peşindedir bugün; Hakkâri’si, Trabzon’u tüm Türkiye’den gelen destekleriyle. Bugün dirilişi anneler başlatmış durumda. Evlatlarımızı dağlardaki sefil avcıların elinden kurtarın çığlığına her bir ana, her nerede olursa olsun ses vermelidir.

Şehit anasının karşısındaki Diyarbakırlı anneye, bu mahcup duruşu bir daha yaşatmamak için bir olmalıyız. Bu ses özgürlüğün, dirliğin, birliğin, yeniden şahlanışın yeniden ‘Biz’ olabilmenin, Anadolu’nun kadim seslenişidir. Bu milletin her bir ferdi tek bir ana kuzusunun arkasında dağ gibi gök gibi Anadolu gibi sapasağlam durarak bu vatanda bu milletin payidar oluşunu sağlayacaktır evelallah. Mübarek ola!

Bu yazı toplam 5051 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.