PİYASALAR

  • BIST 1009543.911.88%
  • ALTIN2952.1220.74%
  • DOLAR34.4840.07%
  • EURO36.194-0.24%
  • STERLİN43.486-0.24%
  1. YAZARLAR

  2. Saliha Sağdıç

  3. Zulmün Milliyeti Olmaz
Saliha Sağdıç

Saliha Sağdıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Zulmün Milliyeti Olmaz

A+A-
Saliha Sağdıç

Türkiye üç gün önce Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde, dokuz aylık hamile Suriyeli Emani El Rahmun'un evinden kaçırılıp ormanlık alanda tecavüz edilmesi, kendisinin ve 10 aylık oğlunun vahşice öldürülmesi ile sarsıldı. Türkiye sarsıldı dediysem inanın habercilik terimi olsun diye, lafın gelişi söylüyorum. Çünkü bu iki günün öncesinde bu ülkede "Suriyeliler sınırdışı edilsin", "ülkemde Suriyeli istemiyorum", "Suriyeliler evine dönsün" gibi kampanyalar başlatılmış hatta toplumda göz önünde bulunan bazı ünlüler de bu kampanyaya destek vermişti. Sarsılma falan da olmadı. Bir kaç cılız ses dışında kimseden ses çıkmıyor.

İşte ısrarla ülkemizde istemediğimiz o Suriyelilerden üçü bugün yok, gittiler güzel ülkemizden, sınırdışı edildiler. Evet üç kişi diyorum çünkü yirmi yaşındaki genç anne yaşasaydı bugün hastaneden doğum için randevusu vardı. O bebeğe dünyanın kokusunu almasına iki gün kala kıydılar. Adeta bir aşağılama bir hakaret kelimesi olarak kullandığımız "Suriyelilerden" üçü bugün ülkelerine gönderiliyor. Toprağa verilmek üzere...

Yalan haberler, sahte iddialar ve provakasyonlarla oluşturulan Suriyeli nefreti günden güne artıyor. Devletin maaş bağlaması (Devlet değil, Birleşmiş milletler, bazı özel hayır kuruluşları, bazı belediyeler maaş değil çoğunluğu tek seferlik olan yardım kartları ya da paraları veriyor), sınavsız üniversitelere giriş, (yalnızca Suriyeliler değil tüm yabancı uyruklu öğrenciler için hatta yurtdışında yaşayan Türk vatandaşı öğrenciler için de geçerli olan yabancı öğrenci prosedürü Suriyeli öğrenciler için de uygulanıyor, şartları uygun olan öğrencileri üniversiteler kontenjanları doğrultusunda kabul ediyorlar), çok sayıda suç işledikleri (İçişleri Bakanlığı ve kayıtlı bilgiler Suriyeli mültecilerin iddia edildiği kadar suça karışmadıklarını ve hali hazırdaki suç oranımıza katkılarının çok olmadığını söylüyor) ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yararlanamadığı fakat Suriyeli mültecilerin yararlandığı iddia edilen bir çok hak olduğu yalanları sosyal medyada ve halk arasında kulaktan kulağa hızla yayılıyor. bu nefret dalgası öyle büyük bir hızla yayılıyor ki, mültecilerin yoğunlukla yaşamadığı yerlerde bile insanlar Suriyeli düşmanlığı yapıyorlar.

Oysa iltica bir insan hakkıdır. Hepimiz potansiyel birer mülteciyiz. Hele de üçüncü dünya savaşı ya da büyük dünya savaşı gibi söylentilerin olduğu, kitlesel imha silahlarının her geçen gün geliştiği bir dünyada, kilit noktada bulunan bir ülkede yaşayan insanlar olarak, yakın veya uzak gelecekte birer mülteci olmayacağımızın garantisini kim verebilir?

Biz misafirperverliği ile övünen bir millet değil miydik? Bu insanlar da bizim ülkemizin misafiri değil mi? Nasıl oldu da adının manası "emanet" olan yirmi yaşında gencecik bir kadını kucağındaki ve karnındaki yavrusuyla katlettik? Savaştan ve zulümden tecavüze uğrayıp, evladının ölümünü izleyip, başı taşla ezilerek ölmek için mi kaçtı? Şu kısacık ömründe son duyduğu şey evladının ölüm çığlıkları mı olacaktı?

Hayır biz bu değiliz! Biz savaştan, bombalardan, açlıktan, sefaletten kaçıp ülkemize sığınan bir kadını iki evladıyla birlikte katleden; ramazanda zekat ve fitre parasını bile kabul etmeyen ailesinin rızkı için geceleri çalışan bir babaya böyle bir acıyı yaşatacak insanlar değiliz. Bunu bizim içimizden birileri yaptı ama biz bu değiliz.

Bir çok ülkeyi gezen aktivist Pipa Bacca'yı Türkiye'ye gelince tecavüz edip öldürenler de bizdendi.

Depremde evlerini ailesini kaybetmiş insanların eşyalarını yağmayalanlar da bizdendi ama biz bu değiliz. Çünkü orada bir tane daha canı kurtarmak için gece gündüz gönüllü çalışanlar daha çoktu da ondan.

Katil, hırsız, tecavüzcü, aşağılık bir çok insan ile beraber yaşıyoruz ama güzel tarafta olanlar olarak daha kalabalığız.

Daha bir kaç gün önce kalp nakli olacak bir bebek için 19 saatte dört trilyon para toplamış insanlarız. Merhametliyiz...

Biz bu insanlar değiliz. Bu insanlar bizden değil. Çünkü hepimiz böyle değiliz.

Onlar da değil! içlerinde suça karışan, yanlış şeyler yapanlar olabilir, tıpkı bizim içimizde olduğu gibi. Ama gece gündüz bu ülke için dua eden, 15 Temmuz'da bizimle sokağa çıkan, bizimle birlikte ağlayanları da var.

Çünkü zulmün, vahşetin, alçaklığın, namussuzluğun ırkı olmuyor.

Onlar da insan, biz de...

Onlar muhacir, biz ensar...

Bir gün savaş bitsin ve güvenle ülkelerine dönsünler ama lütfen böyle olmasın. Küçücük bebekler tabutla dönmesin ülkesine.

Bu yazı toplam 1129 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.