PİYASALAR

  • BIST 10010745.880.96%
  • ALTIN2520.7040.66%
  • DOLAR32.197-0.01%
  • EURO35.004-0.26%
  • STERLİN40.903-0.27%
  1. HABERLER

  2. KÖŞE YAZARLARI

  3. Kırsal yapıda kadın olmanın bedeli
Kırsal yapıda kadın olmanın bedeli

Kırsal yapıda kadın olmanın bedeli

A+A-
Sosyolog Aygül Fazlıoğlu

Kadın varsa ekonomik ve sosyal kalkınma vardır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan bir çok ülkede gıda üretimi, gıdaların muhafazası, pazarlanması tamamen kadınların sorumluluğundadır.

Her yıl 16 Ekim tarihinde dünyada 150’den fazla ülkede etkinliklerle kutlanan Dünya Gıda Günü için BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bu yılın temasını “Göçün geleceğini değiştirin, gıda güvenliği ve kırsal kalkınmaya yatırım yapın” olarak belirledi. Ülkemizde de “Dünya Gıda Günü” kutlamaları çerçevesinde gıda kayıp ve israflarının azaltılması ve gıda güvenliğinin sağlanması açısından farkındalık sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi.

Peki hiç düşündünüz mü birçok ülkede tarımsal işgücünün belkemiğini oluşturan kırsal alanda kadın olmanın bedeli nedir? İşte bu yazıda gerek dünyada gerekse Türkiye'de tarımsal üretimin ve kırsal hayatın sürekliliğinin sağlanmasında en önemli rolü oynayan kırsal kadınların önemi, rolü ve ihtiyaçları ortaya konmaktadır.

Bilindiği gibi kadınların sahip oldukları üretim, yeniden üretim ve toplumsal ilişkiler ya da ailenin sosyalizasyonu olarak özetlenebilen roller, kadına toplum içinde çok büyük bir sorumluluk vermektedir. Bununla birlikte gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan kadınlar toplumda hak ettikleri sosyo-ekonomik konuma gelememektedir. Bunun arkasındaki en önemli etmen, kadınların kırsal hayat içerisinde erkekler gibi üretici veya çiftçi olarak görülmemesidir. Üretim rolü açısından kadınlar, erkeklerin yardımcısı konumundadır ve kadınların da çoğunluğu kendisini çiftçi olarak görmemektedir. Bunun yanı sıra yeniden üretim olarak adlandırdığımız gündelik ev işleri, çocuk bakımı, yakacak toplama vb. işler ile toplumsal ilişkilerin de kadının doğal görevi olarak görülmesi diğer etmenlerdir. Özellikle kadının üretim rolü içerisinde çiftçi olarak görülmemesi kazanılan gelirin değerlendirilmesinde kadının söz sahipliğini (katılımını) azaltmaktadır. Yine aile içi alınan diğer sosyo-ekonomik kararlarda da kadının katılımının erkekler kadar olmaması, kadını toplumda ikinci plana itmekte ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortaya çıkmaktadır. Özellikle eğitim ve öğretim fırsatında öncelik her zaman erkek çocuklarına tanınmaktadır.

Ayrıca kadınların çiftçi yerine ev kadını olarak görülmesi, emeklerinin resmi istatistiklerde yer almamasına neden olmaktadır. Oysa ki; kadın varsa ekonomik ve sosyal kalkınma vardır, az gelişmiş ve gelişmekte olan bir çok ülkede gıda üretimi, gıdaların muhafazası, pazarlanması tamamen kadınların sorumluluğundadır.

Kırsal alanda erkeklerle yapılan görüşmelerde çoğunlukla sulama kanalı, tarımsal girdi ve donanım teminine ilişkin sorunlar dile getirilirken, kadınlarla yapılan görüşmelerde öncelikli olarak temiz içme suyunun olmayışı, insan ve hayvan sağlığına ilişkin sorunlar dile getirilmektedir. Dolayısıyla planlamalarda yalnızca erkeklere dayalı olarak müdahale alanlarının belirlenmesi kırsal nüfusun refahında yeterince iyileşme sağlamamaktadır

Kadın ve çocuklar, insan sağlığı ile ilgili elverişsiz koşullardan en fazla etkilenen nüfus grubunun başında gelmektedir. Kırsal alanda yaşayan kadınların sağlık hizmetlerine erişimi, kent merkezinde ve varoşunda yaşayan kadınlara oranla daha sınırlıdır.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kırsal kalkınma çabaları ve kadınların toplumsal statülerinin yükseltilmesi ve kalkınmaya entegre edilmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de halen nüfusun, %7.7’si ise belde ve köylerde yaşamaktadır (TÜİK,2016).

TUİK, İşgücü İstatistiklerine göre (2017); Türkiye genelinde istihdama katılım oranı %48’dir. İstihdam edilenlerin %20,9’u tarım sektöründe çalışmaktadır. Başka bir ifade ile ülkemizde yaklaşık her beş kişiden biri tarım sektöründe çalışmaktadır. Bu veriler ışığında 2016 yılına göre, bu dönemde, tarım sektöründe çalışan kadın sayısı 157 bin kişi artmıştır.

Türkiye’de, işgücüne katılma oranı ise %53,7 olup, bu oran erkeklerde %73,5 iken, kadınlarda ise %34,3’tür. Bilindiği gibi Ulusal İstihdam Stratejisi’ne (2014-2023) göre, 2023 yılında, kadınların iş gücüne katılım oranı hedefi, %41'e ulaşmaktır.

Kalkınma deneyimlerinden edinilen dersler kadınların durumunun iyileştirilmesinin doğrudan hane refahına yansıdığını göstermektedir. Kadınları gözeten/kayıran projeler insan hakları açısından gereklilik olduğu kadar toplumsal refah artışı için de önemlidir. Son on yılda kırsal kadının yaşam standartlarında önemli düzelmeler olmasına rağmen, mevcut göstergeler ne yazık ki kadınların yaşam standartlarının erkeklere oranla daha iyi durumda olmadığını ortaya koymaktadır.

Son Söz

2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefleyen ülkemiz için, kırsal ve kentsel alanda kadının istihdamı ve girişimciliğinin artması olmazsa olmaz bir sosyal politika hedefi olarak hayat bulmalıdır.

Kırsal kadınlara yönelik öneriler ve geliştirilecek stratejiler, hedef kitlenin heterojen yapısı göz önünde bulundurarak yapılmalıdır.

Kadınların eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, teknoloji, mülkiyet gibi temel kaynaklara sınırlı erişimi, asimetrik güç ilişkileri, emeğinin ucuzluğu, yaşadığı toplumda “sessizliği” ve “görünmezliği” gibi nedenlerden dolayı genellikle yoksulluğu en yoğun olarak yaşayan nüfus grubu olarak düşünülüp, buna ilişkin sosyal politikalar geliştirilmelidir.

Kadının statüsünü yükseltecek faaliyetler pratik ihtiyaçların ötesine taşınmalı ve gündelik yaşamda kullanılabilir hale getirilerek, kadının hane içi ve dışı iş yükünü azaltacak su, sanitasyon, çocuk bakımı, ev/tarla-bahçe işleri, hayvanların bakımı/sağımı ve diğer temel hizmetleri sağlamak için kamu, sivil toplum örgütü ve özel sektör desteğini içine alacak şekilde üretim temelinde eğitim program/projeler geliştirilmelidir.

Mevsimlik tarım işçiliğine katılan ve okullarından erken ayrılıp geç başlamak zorunda kalan çocukların yerinde eğitim vb. düzenlemelerle eğitim dışı kalmalarını önleyecek program/projeler hayata geçirilmelidir.

Kırsal kalkınma konusunda çalışacak ve yerinde hizmet verebilecek kalifiye eleman-uzman yetiştirilmelidir.

Kadınların örgütlenmelerini, dış dünyadan haberdar olmalarını, bilgi ve beceri kazanmalarını, sosyal ilişki ağlarını genişletebileceği toplum merkezi vb. modeller kırsal alanda yaygınlaştırabilmesine yönelik çalışmalar yürütülmelidir.

Kırsal alanda kadınları girişimciliğe yönlendirecek, girişimcilik kapasitesini artıracak “Bölgesel Kadın Girişimcilik Merkezleri” kurulmalı ve bunların özellikle kırsal alanda kadın emeğini değerlendiren, ürünlerini pazarlamaya çalışan veya yeni girişimciliğe başlayacak olan kadınlar öncelikli hedef grup olarak alınmalıdır.

Yerel kadın liderliği güçlendirilmeli, girişimci kadınlara sürekli danışmanlık desteği sağlanmalı ve kadın örgütlerinin iletişim ağlarını geliştirecek teknolojiler transfer edilmelidir.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.