Hakkını helal et Şule abla
12 yaşındayım, ortaokul 1. sınıfta... Cuma günleri son ders okuma saati. Elimde Huzur Sokağı... Sayfaları çevirdikçe kayboluyorum. Hikayenin sonunu merak ediyor ama kitap hiç bitmesin istiyorum. O zamanlar internet, youtube, sosyal medya yok tabi. 28 Şubat yeni yaşanmış, her sabah babam okula bırakıyor beni. Okul kapısında başımı açıyorum. Okulumdaki öğretmenler milliyetçi muhafazakar. Benim gibi başını açıp derse giren öğretmenler de var. Omzumda ağır bir yük. Bahçe kapısında başımdan çıkıp çantama konulan başörtüsü. Ders zili çalınca tekrar çantamdan çıkacak başımı örteceğim. Önce okuldaki tek başörtülüyüm, sonra kardeşlerim sırayla okula kaydolacak... İlkokuldan gelen eksiklerim var. Matematikte ebob, okek Türkçede ses bilgisi bilmiyorum. Arkadaşlarıma yetişmek için çok çalışmam lazım. İlk kez evimden uzak bir okula gidiyorum, derslerim zor, benden beklenti tavanlarda. 28 şubatın travması devam ediyor. Bazı pazar günleri Hacı Bayram camiine gidiyoruz. Oradaki kitapçılardan seçiyorum Şule Yüksel Şenler kitaplarını. Sıkışmışım, nefes almam lazım. Nasıl umut oluyor bana. Hacı Bayram’a her gittiğimizde bir kitap daha alıyorum. Kitapların arka sayfalarına eklenmiş reklamlardan diğer kitaplarını buluyorum. Evimize giren dergiler, bir de Şule Yüksel Şenler... Üniversiteyi bitirenlere ağzımızın beş karış açık baktığımız günlerde sınırları keskin hayatıma ufuk oluyor, umut oluyor. Anadolu Lisesi sınavını kazanmam lazım. Çok okumam lazım. Şule Yüksel kitaplarını okurken dünyayı unutuyorum. Sanki havalara uçacağım, öyle mutluyum. Bir yandan da afakanlar basıyor içimi... Sanki dünya koşuyor da ben emekliyorum peşinden. Hep hayatı kaçırma, ıskalama telaşı. Kitaplara sığınmış çocukluğum... Kitaplardan taşan hayaller. Başım hem dik hem korkuyorum. Çok uzak yılların hayalleri, hayallerin telaşları ve yükü var. Yapamazsam, başaramazsam? Hayatı bilmeden hayata koşuyorum.
Şule Yüksel Şenler gönlümün baş köşesinde. Anadolu Lisesini kazandım, evden daha uzak bir okulda yine başımı açarak okudum. Her yıl başımı biraz daha dik tuttum. Daha doğrusu dik tutmayı öğrendim. Bunu önce Allah’a sonra #ŞuleYükselŞenler kitaplarına borçluyum. Hayal bile edemeyeceğim okuldan mezun oldum. Yazdım, yazdım, yazdım. Bir kadın ne yazar ve nereye kadar yazar derken Allah 33. yaşıma getirdi beni. Şule Yüksel Şenler bir yol aydınlığı, bir abla, bir rehber oldu çocuklukla gençlik sınırındaki o yola. Bugün vefat etti dediler. Çankırı’da kadınlarla görüşme yaptığımız bir anda... Daha önce bilmediğim, görmediğim bir kadın modellemesi yaptı zihnimde. Bugün yaptıklarım aslında o günden kodlanmıştı zihnime. İki küçük kızla deli cesareti koşturmaların motivasyon kaynağı Şule Yükseldir. Kadınların ülkesinin derdini omuzlarında taşıması gerektiğini bize anlatandır. Bugün yol boyu ara ara okudum, dua ettim içimden. Rabbim imtihanı kolay verenlerden eylesin, mekanını cennet etsin. Bu dünyada kısa bir görüşmemiz olmuştu. İnşallah cennette onu görmek nasip olur.
Türkiye’nin Şule Yüksel Şenler gibi kadınlara, genç kızlara ihtiyacı var. Güzel ülkemizin gerekirse bir mücadele için, davası için en ön safta yürüyecek kadınlara ihtiyacı var. Başı dik, alnı ak bir şekilde hatırlıyoruz seni Şule abla... Onurlu ve dik mücadeleni gerçek anlamda aksiyona çeviremediğiz için senden helallik istiyoruz. Türkiye’nin bahtına yıldızlar gibi kadınlar düştü. Sen onlardan biriydin. Kitaplarını okuyan, uzaktan yakından seni tanıyan milyonların duasını alarak gittin ahirete. Biz razıyız, Allah’ta senden razı olsun. Hiç bilmediğin küçük kızların kalbine dokundun. Bin hakkın var, biz de bir varsa helal olsun.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.