Şimdi size bir yaşanmışlıktan esinlenerek kurguladığım bir hikayeyi anlatmak istiyorum:

Mehmet Ali, Salih ve Yılmaz. Ellerindeki az miktar birikimleri tek başına bir anlam ifade etmeyen üç arkadaş. Teşebbüs kurmak, ticaret yapmak, kendi işlerine sahip olma hayaliyle el ele verdiler. Niyetleri küçükbaş hayvancılık üzerine bir besi çiftliği kurmaktı. Peki bu nasıl olacaktı? Bir yerlerden başlamak icap ediyordu, hem de hiç vakit kaybetmeden. Büyük bir şevk ve azimle ticari hayata atılma kararı verdiler.

Bir araya getirdikleri sermaye küçük ama onlar için bir servet değerindeydi. Hedeflerini ve projelerini adım adım hayata geçirme sırasıydı artık. Eşit miktarda ortaklık payı dağıtabilmek adına dördüncü bir ortağa ihtiyaçları vardı. Bir türlü dördüncü ortağı bulamadılar. Ve sonunda  “Buldum” dedi Mehmet Ali.  Arkadaşları pür dikkat dördüncü ortağın adını söylemesini beklerken Mehmet Ali arkadaşlarına gülümseyerek: “Allah" dedi, “Allah bizim dördüncü ortağımızdır." Şüphesiz bir teslimiyetle dördüncü ortağı kabul edip yola koyuldular.

Firma kuruldu. Allah(CC)'ın hissesi de resmi olarak kayıtlara alındı. Elde edecekleri karın yüzde 25’i Allah(CC) adına vakfedilecekti. Besi çiftliği büyük bir heyecanla kurulup faaliyete başladı.

Sabırla çalıştılar, dürüstlükten, güvenden taviz vermeden, faize bulaşmadan, israf etmeden çalıştılar.  “Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim" Diyen Ortaklarının lütfuyla ne de güzel gidiyordu işleri.

Dördüncü Ortağa düşen kar ile hep hayır işleri yaptılar, yaptıkça kazandılar, kazandıkça büyüdüler, büyüdükçe daha çok kazandılar, itibar gördüler. Kibirlenmeden şevkle çalıştılar.

Muazzam gelişmeler karşısında üç ortak da hayrete düşmüştü. Toplandılar bir gün ve genel durum değerlendirmesi yaptılar. Salih dedi ki: “Projemiz Allah'ın izni ile bugünkü seviyesine vardı. Bu başarı şüphesiz Dördüncü Ortağımız olan Allah'ü Teala'nındır. Bu durumda bize Dördüncü Ortağımızın hissesini yüzde 40'a çıkarmak düşer.” Ve tüm ortakların ortak kararı ile Allah(CC)'ın hissesi yüzde 40'a çıkarıldı.

Yaptıkları hayırların giderleri her geçen gün artmasına rağmen teşebbüsleri hayal edilemeyecek düzeyde büyümeyle devam etti. Ortakların sermayeleri arttıkça Allah(CC)'ın hissesi de arttırılıyordu.

Ve bir diğer gün Yılmaz, arkadaşlarını toplayıp tarihe not edilecek teklifini açıkladı: “Hepimizin de şahit olduğu üzere Allah(CC)'ın hissesi arttıkça işletmemiz büyüyor. Başarının ve büyümenin bizden olmayıp bilakis Dördüncü Ortağımız olan Allah'ın (CC) lütfu olduğunu biliyoruz. Bu nedenle…”

Ve sonunda bu 3 arkadaş asıl büyük kararı aldılar: “Bizzat şahitlik ettik, mülkün de, zaferin de sahibi Allah(CC). Bugünden itibaren tüm hisselerimizi O'na devrediyoruz… BİZ O'NUN ŞİRKETİNDE, O'NUN İŞÇİSİ OLUYORUZ. Ya Rabbi, bizleri senden başkasına muhtaç etme."

Söyleniyoruz ya hani; “İmkanımız yok abi, olsa neler yaparız" veya “hayatın gerçeği, sistem bu abi yapacak hiçbir şey yok, ayak uyduruyoruz" diyerek… Yanılıyoruz.

Selametle…