15 Temmuz'a hem basının hem toplumun ilgisi had safhada. Bizim için millet olma kararlılığı ve bir milletin varoluş bilinci anlamında 15 Temmuz. Ben 15 Temmuz 2016'da Sakarya'daydım. Salalarla birlikte meydanlara yürüdük. Köylerinden kalkıp traktörlere dolup gelmiş teyzeler vardı ve oruçluydular o ilk gece nöbetini meydan içtikleri birer bardak su ile niyetlendiler... Değneğini kapan gelmişti nineler dedeler, köyler akın akın meydanlara doluyordu. Çocuklarım İstanbul'da Vatan Caddesindeydiler. Bambaşka bir ruhun içinden geçtik. Elleriyle tank durduran başka millet yok dünyada ve 15 Temmuz'da milletimiz bir tarih yazdı...

FETÖ bir konsorsiyum tarzında teşkilatlanmış. Küresel anlamda piyonu oldukları güçlere peşkeş çekeceklerdi ülkemizi. Sürekli tehdit ediyorlardı emirlerine uymayan ve bağımsız hareket eden hemen herkesi, medyayı, yargıyı, iş dünyasını, eğitim çevresini, emniyet ve güvenlik güçlerini kurdukları vesayet sistemiyle uzaktan kumandalı robotlar dünyasına çevirmişlerdi. 15 Temmuz'da halkın üzerine tank yürüttüler. TBMM, savaşta bile bombalanmamış, bu alçaklar bizim Meclisimizi bombaladılar. Diğer darbelerden çok farklıydı 15 Temmuz, savaştı, pervasız, hain, alçak bir savaştı, millete ve millet değerlerine karşı... 

28 Şubat 1000 yıl sürecek demişlerdi. Hakikaten de 15 Temmuz, 28 Şubatın bir devamıdır. Fakat sadece terör cephesiyle bir bütünsellik değildir bu. Bizim açımızdan da yani 28 Şubat'a karşı direnenler için de bir bütünsellik söz konusu. Eğer biz 28 Şubat'ta direnmeyi öğrenmemiş olsaydık, 15 Temmuz'u başaramazdık. 28 Şubat'ın aktif bileşenlerine baktığınızda 15 Temmuz darbesinde de zinde güçlerin aynı şekilde revaçta olduğunu fark edersiniz. Ama 28 Şubat'ta çok derin bir kırılma yaşadığımız için bu tecrübeden hareketle 15 Temmuz'u ne olursa olsun savmamız geri püskürtmemiz gerektiğini biliyorduk. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan Bey ve dava arkadaşları olmak üzere sayısız badirelerden geçilmiştir. Bu tecrübelerin tümü bir kalkan oldu millete 15 Temmuz'da.