ŞEKERCİ YAPTIĞI AÇIKLAMADA ŞU İFADELERE YER VERDİ;

Eskilerin deyimiyle; "Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin" bu dünyada. Bütün iddialarını bir kenara bırakıp, politik ayrışma üzerinden seni sen yapan değerlerini yok sayarak eleştirmeye başlayınca siyasetçi olurum sanırsın. Ama o iş öyle değil; unuttuğun bir hakikat;  seni kendi dünyasında bir bilinmez iken, herkesin bilebileceği bir kimse olduğundur.

Yusuf Ziya Özcan'dan söz ediyorum. Hani şu bir dönem YÖK  başkanlığı yapmış, bir gelecek arayışı ile dünden kalan ne varsa bir çırpıda unutuvermiş. Uzun yıllardan bu yana-ilk defa- elinde tebeşir tozu henüz kaybolmamış bir öğretmenin,  bakan yardımcısı olarak atanmasını sindiremeyen paylaşımlar yapmaktan çekinmiyor beyimiz.

Sayın Özcan'ın "Betonlaşma ve inşaat ile ülkeyi kalkındıramayan AK Parti şimdi de dini kullanarak bunu yapmaya çalışıyor. Tezi Kur'an-ı Kerim eğitiminde yeni yöntemler ve materyal kullanımı" olan bir zatı MEB'e Bakan Yardımcısı yapmış. Artık hatim indirerek faizi düşürür ve enflasyonu yeneriz."  paylaşımını okuyunca bir an aklıma; Abdullah Yıldız'ın, "Yusuf'un Üç Gömleği" adlı eseri geldi. Yusuf Özcan'a tavsiyem bu kitabı okumasıdır. Belki aynaya bakınca kendisinde nelerin edildiğini görebilir.

Sayın Özcan'ın paylaştığı tweet'lerine bakınca;  İmam Hatip Lisesi'nde okuduğumuz yıllar geldi aklıma.  İdeolojik bağnazlığın dehlizinde boğulmuş kimi öğretmen(!)lerimizin küçümseyici bakışlarla;

 "Ne olacaksınız burada okuyunca; ancak ölü yıkayıcısı olabilirsiniz!" sözleri hâlâ derin bir yara olarak durur içimde. Sanki din eğitimi alanlar başkaca bir işten anlamaz. Ne ekonomiden, ne eğitimden ne de, bir başka şeyden…

Seküler zehirli bir dili çağrıştıran yaklaşımıyla, sırf İlahiyat Fakültesi menşeli oluşu, Kur'an eğitimine olan vukufiyeti yüzünden Sayın Nazif Yılmaz'ı-öğretmenlik geçmişine, Milli Eğitim bünyesinde uzun süreli Din Öğretimi'ndeki yönetim tecrübesine rağmen- belki de sırf politik garezle ve biraz da maksadını aşarak; Nazif Yılmaz'ın bakan yardımcılığı makamına uygun olmadığını söylüyor. Bu arada, hükümetin yeni ekonomik modelini eleştirelim derken "dini kullanmak" deyimini tercih ederek, öteki mahalleye selam çakmayı da ihmal etmiyor.

TRT'de yayınlanan, cumartesi akşamlarının vazgeçilmezi Gönül Dağı dizisinde duyduğum;

"Geldiği yolu unutmamalı insan. Yoksa yolunu, yordamını şaşırır." sözünü duyduğumda sen geldin aklıma -kusura bakma- Yusuf Ziya Özcan. Dini ve dindarları kullana kullana bugüne gelenlerin "Dün dündür, bugün bugündür" sözü-belli ki-senin için de  referans olmuş. Ve o yüzden  inkar yolunu tercih ediyorsun. Unutma ki "geçmişini unutanın gideceği yer kendi geleceği değildir."

Sayın Özcan ve onun gibi düşünen ve  "geçmişini unutan" bilcümle zevata bir çift lafım olacak.

"Bir topluma olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Sayın Bakan Mahmut Özer için, madem ki; " Tam iyi bir Milli Eğitim Bakanı geldi diye ülke adına seviniyorsunuz.." diyerek iltifatta bulunuyorsunuz. O halde -bize göre de isabetli- bakan yardımcısı tercihine de saygı göstermelisiniz.

Biz de; Sayın Bakan Mahmut Özer gibi, yeni bakan yardımcısı ile   beslenme kaynağı aynı olan eğitimciler olarak;

Nazif Yılmaz'ın -eğitimin içinden gelen bir isim olarak- başarılı olacağını düşünüyoruz.

Ve biz buna inanıyoruz.

İdris Şekerci

Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No'lu Şube Başkanı