PİYASALAR

  • BIST 10010283.920.15%
  • ALTIN2453.0160.96%
  • DOLAR32.221-0.08%
  • EURO34.753-0.12%
  • STERLİN40.409-0.01%
  1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Özel üniversitede çalışan öğretim görevlisi kıdem tazminatı alabilir mi?
Özel üniversitede çalışan öğretim görevlisi kıdem tazminatı alabilir mi?

Özel üniversitede çalışan öğretim görevlisi kıdem tazminatı alabilir mi?

Özel üniversitede çalışan bir öğretim görevlisi işten atılması halinde veya iş akdinin sona erdirilmesi durumunda kıdem tazminatı alabilir mi?

A+A-

Son dönemde özel bir çok üniversite açıldı. Ve bu kurumlarda binlerce personel çalışmaya başladı. Dolaysıyla üniversitelerde çalışan, personelin özlük haklarına yönelik de bir çok tartışma gündeme gelmeye başladı. Bu tartışmalardan birisi de iş akdi feshedilen öğretim görevlilerin kıdem tazminatı ve diğen alacaklarını alıp alamayacağı geliyor. Yargıtay'ın bu konuda açılmış dava ile ilgili verdiği bir karar, öğretim görevlilerine ışık tutabilecek nitelikte bulunuyor. İşte o kararın ayrıntıları:

9. Hukuk Dairesi

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 28. HUKUK DAİRESİ

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 21. İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, işçilik alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunun Bakırköy 21.İş Mahkemesinin 14.03.2017 tarih 2015/196 Esas, 2017/134 Karar sayılı karara karşı davalı vekilinin 15/05/2017 tarihli istinaf başvuru dilekçesinin sürenin geçmiş olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352. Maddesi gereğince başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının 01.07.2010 tarihinde ... İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde Yardımcı Doçent Doktor olarak işe başladığını, öğretim elemanı görevinin yanında Enstitü müdürü ve müdür yardımcısı olarak hizmet verdiğini, davalı üniversite ile davacı arasında 1 yıl süreli iş sözleşmesinin ilk olarak 01.07.2010 tarihinde yapıldığını, 1 yıllık sürenin dolması ile 01.07.2011 ve 01.07.2012 tarihlerinde iki defa sözleşmenin yenilendiğini, İş Kanunu’nun 11/2. maddesi uyarınca belirli süreli iş sözleşmesinin birden fazla üst üste zincirleme yapılması halinde iş sözleşmesinin başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edileceğinin düzenlendiğini, bu itibarla davacının iş sözleşmesinin başlangıçtan itibaren belirsiz süreli olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının son aylık net ücretinin 4.850,00 TL olduğunu, ek dersler ve diğer ek ödemelerle bu rakamın yükseldiğini, iş akdinin davalı işveren üniversite tarafından çalışma alanı ile ilgili yeterli düzeyde profesör unvanlı öğretim üyesinin görev yapması ve yardımcı doçent statüsünde öğretim üyesine ihtiyaç kalmaması gerekçesi ile 30.06.2013 tarihinde haksız şekilde feshedildiğini, davacının İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklarını talep ettiğini, davalı üniversite tarafından taleplerin reddedildiğini, iş akdinin başlangıçtan itibaren belirsiz süreli hale gelmesi nedeniyle davacının kıdem tazminatına hak kazandığını, İş Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresinin 20 günden az olamayacağını, davacının çalışma süresine göre kullanması gereken yıllık ücretli izinlerin tamamının kullandırılmadığını ve ücretinin ödenmediğini, davacının 2012 yılında 15 saat stratejik planlama, 180 saat girişimcilik dersi verdiğini, ek derslerden dolayı hak ettiği 8.325,00 TL ücretin ödenmediğini, davacının çalışma süresi boyunca hem akademik personel olarak, hem de müdür ve müdür yardımcısı olarak idari görevlerde bulunduğunu, bu nedenle sürekli fazla mesai yaptığını, hafta sonu ve tatil günleri çalıştığını, alınan fazla mesai, hafta sonu ve tatil günleri ücretleri ödemediğini, aylık ücretlerinin eksik ödendiğini, ihbar öneli ücreti ödenmediğini, iş arama izni verilmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, işçilik alacak ve tazminatlarından toplam 4.300,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı kurum ile 01.04.2010 başlangıç tarihli belirli süreli iş sözleşmesini imzaladığını, ardından 01.07.2011-30.06.2012 dönemi için belirli süreli hizmet aktinin imzalandığını, imzalanan hizmet akdinin süresinin dolması nedeniyle davacıya 30.07.2012 tarihinde bildirimde bulunarak 4.850,00 TL ücret ile sözleşme yenileme talebinde bulunduğunu, davacının yapılan bildirim üzerine yeni sözleşme imzalamayarak 24.12.2012 tarihinde 200.1-65 93 sayılı dilekçesi ile istifa ettiğini, davacının istifası ve kendisiyle yapılan görüşmeler doğrultusunda hizmet aktinin yenilenmeyeceği ve 30.06.2013 tarihinde sona ereceği, 03.05.2013 tarih ve 200.1-2012 sayılı yazı ile kendisine bildirildiğini, bu surette davalı kurumun belirli süreli iş akdini yenilemediğini, ve iş akdinin sona erdiğini, davacının yasal olarak kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacının aldığı son maaşın net 4.500,00 TL olduğunu, davalı ile davacı ile arasında yapılan belirli süreli hizmet sözleşmesinin 30.06.2013 tarihinde sona erdiğini, belirsiz süreli hizmet sözleşmesine dönüşmediğini, davacının çalışma süresine ilişkin tüm yıllık izinleri kullandığını, davalı işyerinde öğretim görevlileri için hafta içi 08.00-17:30 saatleri arasında olduğunu, bu saatleri aşan çalışma ve genel tatil çalışması için personele istediği zaman diliminde serbest zaman kullandırıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile fazla çalışma genel tatil ücretinin aylık ücrete dahil olduğunun kabul edildiğini, Yargıtay'ın yerleşik uygulamasrna göre yılda 90 gün ve 270 saate kadar fazla çalışmanın aylık sabit ücretin içinde ödenmesinin mümkün olduğunu, belirli süreli hizmet akdinde ihbar tazminatı ve iş arama izni talep edilemeyeceğini, taraflar arasında imzalanan hizmet aktinin IV./1-a bendi gereğince ek ders ücretinin ödenen ücrete dahil olduğunu, davacı ile ayrıca ek ders ücreti ödeneceğine dair bir anlaşmalarının bulunmadığını, davacının davalı kurumdan ek ücret fark alacağının bulunmadığını, maaş bordrolarının çekincesiz olarak imzalandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D)İstinaf başvurusu:

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E)İstinaf Sebepleri:

Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle, davacı ile davalı Üniversite arasında imzalanan sözleşmelerin belirli süreli olduğunu, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağını, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini iddia ederek İlk Derece

Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince başvuru sebeplerini gösterir istinaf başvuru dilekçesinin yasal süresinde verilmediğinden bahisle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince istinaf başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.

G)Temyiz başvurusu :

Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

H) Gerekçe:

Anayasa’nın 131'nci maddesine göre “Vakıflar tarafından kurulan Yükseköğretim Kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan Yükseköğretim Kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir”.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3/l maddesine göre “Öğretim Elemanları: Yükseköğretim Kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileridir”.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun Ek. 2. maddesi uyarınca “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır”.

Aynı Kanun'un ek. 5. maddesine göre “Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer. Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzel kişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yükseköğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür”.

Uyuşmazlık Mahkemesi yargı yolu belirlenmesinde Vakıf Üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğunu şu gerekçelerle belirtmektedir. “Vakıf Üniversitesinin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı öğretim elemanın; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bununla birlikte, öğretim elemanın sözleşmesinin feshine ilişkin üniversite işleminin idare hukuku anlamında bir idari işlem olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte, bu idari işlemden kaynaklanan tazmin isteminin (taraflar arasındaki ihbar ve kötü niyet tazminatı alacağına ilişkin olan davanın,) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. Maddesinin b fıkrasında belirtilen; ‘’İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları‘’ kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir”(29.12.2014 gün ve 2014 / 1053 E, 2014/1105 K, Aynı yönde 5.11.2012 gün ve 2012/189 E., 2012/234 K., 05.11.2012 gün ve 2012/190 E. , 2012/235 K., 24.12.2012 gün ve 2012/273 E. , 2012/289 K.).

Aynı doğrultuda Danıştay’ın da idari yargının görevli olduğuna dair kararları mevcuttur. Anayasa'nın 130. maddesinde vakıf yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular yönünden farklı hükümlere tabi kılınması buralarda çalışan akademisyenlerin mesleki güvenceden yoksun kılınmasına neden olmaz; Anayasa koyucunun vakıf üniversitesi ve devlet üniversitesi arasında mesleki güvenceler bakımından bir ayrım amaçladığı düşünülemeyeceğinden vakıf üniversitelerindeki akademik personelin mesleki güvenceleri yönünden özel hukuk hükümlerine tabi olmaları Anayasa'ya aykırı olacaktır. Kaldı ki, aynı yükseköğretim kamu hizmetini yerine getiren ancak farklı tip üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin mesleki güvenceleri yönünden, bir kısmının kamu hukukuna, bir kısmının özel hukuka tabi olmalarını düzenleyen bir hüküm Anayasa’da ve 2547 sayılı Kanun’da bulunmamaktadır(Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 12.3.2010 tarihli ve ilgili 2010/5 E. sayılı kararı) Keza Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23/2. maddesi uyarınca; Vakıf Yükseköğretim Kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır” hükmü var ise de görev ancak kanunla düzenlenir. Kaldı ki yönetmelik hükmü görevi değil, özlük haklarına 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanacağını düzenlemiştir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda ise görev konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Anayasa’nın 31. maddesi düzenlemesi ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümleri ve özellikle kadroların akademik yönden belirlenmesi, sözleşmelerin onaya tabi tutulması dikkate alındığında, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının idari sözleşmelerle çalıştığının kabulü gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında hareketle 2013 yılında, Vakıf Üniversitesi ile öğretim elemanı arasındaki uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir(Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 09.12.2013 gün ve 2013/34603 E, 2013/28476 K).

Somut uyuşmazlıkta, Vakıf Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışan davacının Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.un 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddi yerine esastan karar verilmesi hatalıdır.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : SGK Rehberi

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.