PİYASALAR

  • BIST 1009878.091.66%
  • ALTIN2435.6810.33%
  • DOLAR32.52-0.13%
  • EURO34.891-0.16%
  • STERLİN40.5940.06%
  1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. "Kadınlar Başarılı Olmak İçin Erkek Kılığına Girmek Zorunda Kalmamalı"
"Kadınlar Başarılı Olmak İçin Erkek Kılığına Girmek Zorunda Kalmamalı"

"Kadınlar Başarılı Olmak İçin Erkek Kılığına Girmek Zorunda Kalmamalı"

PROF. DR. Çetin Kaya Koç: "Dedemin anlattığı bir hikayede kadın kahraman birçok acı yaşıyor, Ailesinin intikamını almak için yola çıkıyordu fakat kadın olmak önünde engel olunca saçlarını saklayıp, yüzüne is sürüp erkek kılığına giriyordu. O yıllardan aklıma takılan bir soru vardır, Kadınlar başarılı olmak için erkek kılığına mı girmeli? "

A+A-

dfg-004.jpg

"Şark benim için annem ve babamdır..."

"Şark benim için benim doğduğum yerdir yani Ağrı’dır. Bundan daha şarkı daha doğusu yoktu ve batı çok uzaktaydı. Garp çok uzaktaydı. Ankara çok uzak görünüyordu. Hiç Ankara’ya gitme ihtimalim yoktu ama okulu bitirdiğimde babam beni İstanbul’a getirdi. Garba bypass ile girdim, kendimi İstanbul’da buldum. İstanbul hem şark hem garptır. Ama aslında hepimizin merkezidir. İstanbul iyisiyle, kötüsüyle Bedrettin Dalanıyla, Recep Tayyip Erdoğanıyla İstanbul’dur. Haçlılar yakıp yıkmadan önce İstanbul nasıldı hep görmek isterdim. Şarkta doğdum ama İstanbul’da dünyaya geldim. Doğduğum yer çok soğuktu. -30 dereceye varan soğuk hava olurdu, senenin en az 6 ayı soğukta yaşıyorduk. Hatıralarımda birisinde anne ve babamla birlikte atların çektiği bir kızakla yorgan altında civar köylerden birinse gidiyorduk. O yıllarda Türkiye’nin dört bir aynında her mevsim yaşanıyordu. O yıllarda o köye hastalanan kardeşime civar köydeki şeyh ‘okusun’ diye gidiyorduk. Ve gidemedik. Şiddetli tipi yüzünden geri dönmek zorunda kaldık. Birkaç gün sonra da kardeşim vefat etti. Beni garba hazırlayan Ağrı kütüphanesidir. İlkokul 4. Veya 5. Sınıftayken devlet Ağrı’ya bir kütüphane açtı. Kendimi o kütüphanenin içerisinde buldum. O kütüphanede sürekli okudum. Elime geçen her şeyi okuyordum. Monte Kristo’dan parapsikoloji deneylerine kadar elime geçen her şeyi okudum. Tüm Rus edebiyatını okudum. Ortaokul bitmeden kütüphanedeki kitapları bitirmiştim. Liseye başladım. Şark benim için annem ve babamdır. Geçliklerinde annem ve babam komşularmış ve birbirini sevdikleri için evlendirilen nadir insanlardandır onlar. Hayatları boyunca birbirlerini ve bizi sevdiler. -20 derece soğukta biz uyanmadan sobayı yakardı annem."

"Ben böyle şeyleri anlamak istiyorum’. Yapmak istiyorum değil, anlamak istiyorum"

"Okulumda kütüphane olmadığı için halk kütüphanesine giderdim. Orada roketlerle, karmaşık makinelerle ilgili kitapları görürdüm. 1967 yılı… ABD henüz Ay’a gittiğini ilan etmiş değil. Roketlerin nasıl çalıştığını orada öğrenmeye başladım. İlk kıvılcım orada atıldı. 2 yıl sonra ABD aya gitti. Ağrıya gazeteler 1 gün geç gelirdi çünkü İstanbul ağrı arası çok uzundu. Gazeteleri toparlar okurdum. Evimize gazete alınmazdı fakat amcamın evine alınırdı. Kitapçıdan alınan kitap amcamın evine gelirdi. Dayılarım kitap alırdı. Hemen hemen tüm gazeteleri okudum. Böylece aya inişi takip etmeye başladım. Biliyorsunuz Ay’a iniş hakkında çeşitli iddialar var. Akşamları kalabalık toplantıların bulunduğu evlere davet üzerine gidip o gün olanları anlatırdım. Şaka yapmıyorum 11 yaşındaki çocuğu evlere davet ediyorlardı. Ben de onlara maketlerden, astronotlardan bahsederdim. Böylece mahallenin aya inişini takip etmesini sağladım. Orada galiba kendi kendime şöyle dedim ‘ben böyle şeyleri anlamak istiyorum’. Yapmak istiyorum değil, anlamak istiyorum. "

ghhj.jpg

"Çok iyi bir kriptoloji hocamız vardı..."

"İTÜ’de Elektronik ve Haberleşme mühendisliği eğitmimi tamamladıktan sonra ABD’ye gittim. Kaliforniya Üniversitesinde doktoraya başladım. Orada kriptoloji ile ilgili kitaplar görmeye başladım. Çok iyi bir kriptoloji hocamız vardı bu da benim dikkatimi çekti. Kriptoloji tüm dallar içinde matematiği en çok kullanana alandı. Kriptoloji hocası ABD’de Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’da enstitü başkanıydı ve yabancı öğrenci kabul etmediği söyleniyordu. Cesaret edip soramadım, bu alanda doktora yapamadım. Fakat mezun olduğum gün kriptoloji çalışmaya başladım. Yıllar sonra o hoca ‘Sen keşke benimle çalışmalıydın’ dedi. Hocaya durumu anlatınca ‘İnanamıyorum bu doğru değil’ dedi. Böyle şeyler kader. 1988-2008 yılına kadar aralıksız bir şekilde kriptoloji ile ilgili çalıştım. Şu an yapay zeka ile ilgili çalışıyorum. Şu an doktora ve master öğrencilerim var güzel makaleler yazıyorlar. Kriptoloji aşağı doğru dalları olan meyveleri olan bir ağaç gibiydi. "

Yazları toz, kışları buz… 

"Annemin ve babamın aileleri Ağrılı. Fakat büyük dedem Kars’tan Ağrı’ya gelmiş. 1. Dünya savaşında Rusların Doğu Beyazıt’ı almasıyla Sivas’a giden, geri dönen oldukça mülayim, sessiz, yüksek toleranslı bir rençper ailesi. 1000’e yakın aile ferdimiz var. Bir aile ağacı oluşturdum ve yaklaşık 600 kişiyi o ağaca yerleştirmeyi başardım. O aileye olan bağlılığım hem gücüm hem de beni bağladığı için zayıflığımdır. Ağrıda doğup büyümenin meydana getirdiği koşulların üzerimde etkisi çoktur. Yazları toz, kışları buz… Ahırlarda yatan ırgatlar. Ahırda yer alan kediler, köpekler… Yaz mevsiminde gelen kırlangıçlar, kış mevsiminde gelen kurtlar. Murat nehrine yakın oturuyorduk, o nehirde çok yüzdüm, balık tuttum, her seferinde geç kaldım. Murat nehri benim için çok önemliydi. Mahallem, amcalarım, dayılarım, beni tanımlayanlar… 11 yaşında İstanbul’a geldim, daha önce de Bursa’da amcamın yanında 1 ay kaldım ve iki şehirden de çok etkilendim. ABD’ye gittim fakat esas vatanım hep İstanbul oldu. Annemin annesi Kürttü. Annem güzel Kürtçe konuşurdu. Babamda pazar yerlerinde yün boyası satarak Kürtçe öğrenmişti. Annem Irak radyosunu çok dinlerdi.Ne zaman Kürt müziği çalsa için cız ediyor. Nenem yani babaannem Türktü. Ali Ekber Çiçeği çok severdi. Ben de çok severim. Dedemin evinde teravih namazları kılınırdı ve benim görevim namaz sonrası çay dağıtmaktı. Dedem beni çok eğitti, okulda öğrendiklerimi pekiştirirdi. İki dayım da Çanakkale’de savaşmış. Eve sırtlarında yaralarla dönmüşler. Dedem anlatırdı. "

fngn.jpg

"Murat nehrinin kıyısından dünyaya bakarken..."

"Murat Nehri… Yanıma kitaplar alıp balığa gidiyordum. Birkaç yaz da amcamın ineklerini götürürdüm nehrin kıyısına… Arkadaşım Ediple beraber nehirde balık tutar, inekleri götürürdük. Eğer yalnızsam gökyüzüne çok bakıyordum. Karanlığa fazla bakamıyordum. Çok yürürdüm, çevremle çok ilgiliydim. Evimizin yakınına bir orman vardı. Kavak ağaçlarından oluşuyordu, dedelerimizden biri kurmuştu. Orada akan sular Murat Nehrine dökülürdü. Dünyayı anlamaya çalıştım. O yaştaki çocukları karşı anlayışlı olmak lazım. 7-11 yaş arası sizin bütün zihinsel gelişiminiz tamamlanıyor. Fiziksel dünyaya bakıp çıkarım yapmak bir çocuk için çok zor. 60’lı yıllar. Galaksiler bu kadar çok değil, kuantum fiziği bu kadar gelişmemiş. Öğrenmek ve öğretmek istiyorum. Sonsuzluğun içinde aynı şeyi yapmak istiyorum. Kitap okumak, annemin getirdiği yemekleri yemek, yürümek…"

"Mahalleler gittikçe kayboluyor..."

"Türkiye’nin kadın erkek rolleri açısından bir dönüşüm yaşadığı doğrudur. Kız kardeşim ortaokul 2. sınıftan sonra okula gidemedi. Kendisini istemeye geldiler, kaçırmakla tehdit ettiler ve evlendi. Kendi çocuklarını okutmayı çok istedi ben de yardımcı oldum. Eskisi gibi mahalleler içinde eğitim alma imkanımız yok. Bunun yerine okulu koyuyoruz. Mahalleler gittikçe kayboluyor, ailelerin meşguliyeti artıyor. Elimizde yalnızca okullar var. Kültürel dönüşüm için okulları daha iyi seviyeye getirmek zorundayız. Çok zeki kızlarımız var, iyi şeyler başarabilirler. Çocukları daha iyi eğitmek gibi bir derdimiz olmalı. Dedemin yıllar önce anlattığı bir hikaye vardı. Hikayedeki kadın kahraman birçok acı yaşıyor, ailesinin intikamını almak için yola çıkıyordu fakat kadın olmak önünde engel olunca saçlarını saklayıp, yüzüne is sürüp erkek kılığına giriyordu. O yıllardan aklıma takılan bir soru vardır, kadınlar başarılı olmak için erkek kılığına mı girmeli? Kadın da erkek de fıtratına uygun davranmalı. Kadınlar başarılı olmak için erkekleşmemeli. Biyolojik kimlikler ve fıtrat çok önemli. Endüstriyel gelişme kadınları da erkekleri de sömürdü, sürekli çalıştırdı. İnsanın fiziksel emeğinin azaldığı ve zihinsel emeğin arttığı bir dünyaya doğru yol alıyoruz. Kadının çocuğu yetiştirmesi zihinsel bir emektir ve anneleri tarafından büyütülen çocuklar psikolojik ve zihinsel olarak sağlam çocuklar oluyor."

"Tek başına bir kişinin Hz. Ömer olması yeterli olmuyor, Hz. Ömerler yetiştirmeliyiz."

"Kişisel çabalarla kişisel başarıları abartmak, kişisel yenilgileri büyütmek çok doğru değil. Toplumsal çaba lazım. Bu akış içinde doğru davranışı seçmeliyiz. Cehenneme gitmemek için çaba sarf eden insanların sayısını arttırmalıyız. Tek başına bir kişinin Hz. Ömer olması yeterli olmuyor, Hz. Ömerler yetiştirmeliyiz. Kişisel çalışmalarla değil toplumsal çalışmalarla yol alabiliriz."

"Zeki bir insanı dünyanın neresine koyarsanız koyun başaracaktır"

"Bizim genetik mekanizmamız, biyolojik hazinemiz uygunsa çevremizden alacaklarımız bize değer yatar. Yanımızdaki insanların ortalaması olmasak bile en aşağısı ve en yukarısı arasında bir yerimiz olur. Karsta aşık aileler çoktur. Onların aileleri de iyi saz kullanır. Her yerde saz, her yerde müzik vardır. Kahvelere aşıklar gelir, atışır. İnsanoğlu örnekle yürüyor, genler rol modellere göre zihinlerini geliştiriyorlar. İstisnalar elbette olacaktır. Fakat rol model metodu çok önemli. Zeki bir insanı dünyanın neresine koyarsanız koyun başaracaktır. Ben buna inandım ve gittiğim yerlerde bu düşünceye tutunarak ayakta kalmayı başardım."

 

Yenikapıhaber - Turuncudergi / ÖZEL

 

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.