İnsan Hak ve Hürriyetleri, İHH adına anlamını veren en önemli görev, bu anlamda İHH olarak insan hak ve hürriyetleri konusunda önemli çalışmalar yapıyoruz. Mavi Marmara olayı buna verilebilecek en anlamlı örnektir. Mavi Marmara hareketi, yıllardır İsrail kuşatması altında olan Gazze'nin kurtarılması projesiydi, bu niyetle yola çıkmıştı ancak yine bir insan hakkı ihlaliyle karşılaştı. 

İHH olarak insan hak ve hürriyetleri konusunda yaptığımız girişimler arasında, 1. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük esir değişimine katılımımız, Moro Barış Süreci'ne katılımımız, Libya'daki taraflar arasında arabulucu pozisyonunda olmamız sayılabilir. 

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve sivil toplum örgütlerinin yaptığı araştırmalar, dünya genelinde 140 milyondan fazla çocuğun savaşlar ya da doğal afetler gibi sebeplerle ailelerini kaybettiğini, bu çocukların hayatlarını öksüz ve yetim olarak sürdürdüğünü gösteriyor. Yetimlere özellikle önem veriyoruz, dünyada çok sayıda yetim bulunuyor olması bizim bu konuya daha fazla hassasiyetle yaklaşmamızı zorunlu kılıyor. Yardım faaliyetlerimizde yetimlerimize özel önem veriyoruz. Dünyada çok fazla sayıda yetim varken, biz sadece ucundan tutuyoruz. Misyoner oluşumlar sahipsiz kalan milyonlarca yetime ulaşmışken, biz bu rakamın oldukça aşağısında yetime ulaşmış bulunmaktayız. 

Ailelerini kaybeden, sahipsiz ve korumasız kalan yetimlerin çoğu İslam coğrafyası üzerinde bulunuyor. İnsan kaçakçılığı, çocuk askerliği, çocuk işçiliği, organ mafyası, madde bağımlılığı, suç örgütleri, fuhuş ve dilenci şebekeleri bu korumasız çocukların karşılaşabileceği tehditlerden bazıları. Bu sebeple yetimler dünya üzerinde bizim emanetimiz, onlara sahip çıkma yükümlülüğü taşıyoruz.

İHH olarak farklı ülkelerdeki yüz binlerce yetime sahip çıkmaya gayret ediyoruz. Kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar yetimlere destek olmak; barınmadan sağlığa, eğitimden gıdaya her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz. 

Yetim Sponsorluk Sistemi ile bir kişi, aile, kurum veya okul bir yetime sponsor olabiliyor; aylık 100 lira bağışlayarak sponsoru olduğu yetimin eğitim, sağlık, gıda, kıyafet ve barınma ihtiyaçlarına önemli bir katkı sağlayabiliyor. Bu sayede 56 ülkede 85.799 yetim hayata tutunuyor.

2013 yılında başlayan ve Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim-Bir-Sen ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın destek verdiği 'Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var' kampanyası sayesinde 8 bin 848 kurumdaki 1 milyondan fazla iyiliksever öğrencimiz, 2016 itibariyle Türkiye ve dünya genelinde 24 binden fazla yetim çocuğun bakımını üstlendi. Okullarda başlayan bu kampanyanın duyulması ile sponsor olunan yetim sayımızda da artış gözlendi.

 

Yurt dışında öğrenim gören, yabancı dili iyi düzeyde olan gençlerimiz vakfımızın bir bölümünde istihdam olabiliyor. Yetim çocuklarımıza yönelik ciddi işleyen bir sistemimiz var. Yetimlerimizin ihtiyaçları için tahsis edilen aylık belirli bir döner sermayeye sahibiz. 

Dünyada her yüz kişiden 10'unun suya erişemediği acı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Kuraklık ve kirlilik nedeniyle kullanılabilir su oranı oldukça düşük düzeyde. Temiz su kaynaklarına erişimin en kısa zamanda sağlanamaması durumunda dünyada yaşanacak felaketlerinden de farkındayız. Ülkemizde pek çok yardım kuruluşumuz bu konuda ciddi hassasiyet gösteriyor ve su kuyusu projesiyle kuraklıkla baş etmek zorunda kalan ülkelerin imdadına yetişiyor. 

İHH olarak biz de suya erişim noktasında sıkıntı yaşayan milyonlarca insanın temiz suya ulaşabilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların başında ihtiyaç bölgelerinde su kuyusu veya özellikli su kuyusu açmak geliyor. Bir su kuyusu açtırmanın ortalama fiyatı 4.500 Dolar. Geçtiğimiz günlerde Ramazan Yardım Paketlerimizi ulaştırmak üzere Ruanda'daydık. Ruanda ciddi kuraklık tehdidi yaşayan bir ülke, yerin 150 metre derinliğinde su kaynakları var ancak suya erişimin maliyeti oldukça yüksek. 

Bizim rolümüz, İHH'ya emanet edilen yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, onun dışında İHH'nın bir misyon ulaştırma derdi bulunmamakta. Yardımı ulaştırıp elimizi çekmiyoruz, başka projelerle o bölge ve ülkeyi desteklemeye, onları yoksulluk ve yoksunluktan kurtarmanın uzun vadeli çözümlerini hedeflemeye devam ediyoruz. Mikro finans projeleriyle ülkenin elindeki kaynaktan alınacak verimin artırılması amacıyla bazı desteklemeler yapıyoruz. Etiyopya'da tavuk sahiplerine yapılan kümesler sayesinde ülkedeki yumurta üretimi sayısı arttı. 

İHH olarak çok çeşitli alanlarda ve geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Eğitim, tarım, sağlık bunlardan bazıları. Misyoner örgütlerin Afrika'daki çalışmalarını tarım ve sağlık alanında yaptığını gözlemledik. Biz de Tarım Okulu kurarak bin kadar öğrenciyi mezun ettik, okulun süresini 4 yıldan 3 yıla indirerek mezuniyet süresini kısalltık. Böylece okuldan mezun olan öğenciler bir an önce üretime katılabiliyor. 

İHH bünyesinde Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) ile tanışan yabancı öğrenciler burada yetiştirildiktan sonra, ülkesine dönünce ülkesinin gerçeklerini daha iyi kavrayabiliyor ve sorunun çözümünde çok daha etkili olabiliyor. 

İHH olarak 2007 yılında başlattığımız katarakt kampanyası ile bugüne kadar on binlerce kişiye ışık olduk. Genel olarak yaşlılarda görülen ve tedavi edilmediğinde körlüğe sebep olan katarakt hastalığı; Afrika kıtasında yaşın yanı sıra kötü beslenme, uzun süre şiddetli ışığa maruz kalma, göz travmaları gibi yerel sebeplerle yaygın biçimde görülüyor. Afrika'nın özellikle Sahra Kuşağı ülkelerinde nüfusun önemli bir kesimini etkileyen katarakt, teknik ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle milyonlarca Afrikalının ameliyat olamadan körlük yaşamasına ve  yaşamını başkalarına bağımlı bir şekilde sürdürmesine sebep oluyor. 2014 yılında Nijer'in başkenti Niamey'de bir göz hastanesinin kurulmasına vesile olduk. Hastanede göz ameliyatı yapmanın yanı sıra Türkiye'den giden doktorlarımız bölge doktorlarının mesleki yetişmesini sağlayacak eğitimler de veriyor.

1994 yılında büyük bir kıyıma sahne olan Ruanda'da katliam sonrasında Müslümanların sayısında yaklaşık olarak yüzde 15'lik bir artış gözlenmiş. İHH olarak bizim de yeni girdiğimiz bir ülke Ruanda. 

Başkent Kigali'ye yaklaşık 3 saat uzaklıktaki Kamyonsa bölgesinde Murana köyünde 250 Müslüman yaşıyor, burası bölgede en çok Müslümanın bulunduğu yer. Camileri olmadığından, buradaki Müslümanlar ibadetlerini bir mescitte yapıyor. İHH olarak orada Erbakan Camii inşa ediyoruz, temel atma törenini son ziyaretimizde gerçekleştirdik. Bu camii bölgede ilk camii olma özelliğini taşıyor.

Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı biliyor mazlum halk. Türkiye'nin çıkarsız yardımlarını onlar da biliyor. Türkiye olarak bizim yükümüz insanlık ve emanet bilinciyken, misyonerlik güdüsüyle hareket eden ülkelerin yükü misyonu. Küfrün tek millet olduğu gerçeği, Müslümanların da tek millet olmasını zorunlu kılıyor, derdimiz mazluma Müslümanca yardım etmek. En önemli farkımızın bu olduğunu düşünüyorum.