PİYASALAR

  • BIST 1009898.661.87%
  • ALTIN2435.6810.33%
  • DOLAR32.52-0.13%
  • EURO34.891-0.16%
  • STERLİN40.5940.06%
  1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Dünyanın değişmeyen gündemi insan hakları…
Dünyanın değişmeyen gündemi insan hakları…

Dünyanın değişmeyen gündemi insan hakları…

Mehmet Emin GENÇ:Adalet Kur'an'da en yüksek değer olarak sunulmaktadır.

A+A-

Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurulu Üyesi

 MEHMET EMİN GENÇ:

 

‘’İSLAM ÜLKELERİNDEKİ İKTİDAR YAPISININ HALKÇI OLMAMASI, İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATININ İŞ YAPAMAZ HALE GELMESİNİN EN ÖNEMLİ SEBEBİ’’

 

Yaşanan her olay dönüp dolaşıp insan haklarına uğruyor. Batı insan haklarını savunurken hep doğudan yani İslam ülkelerinde yaşanan sorunlardan bahsederken kendisine hiç ayna tutmuyor. Kısır bir döngüde tartışıp duruyoruz bu yüzden. Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurulu Üyesi Mehmet Emin Genç ile insan haklarını, Türkiye’yi, dünyayı, İslam Medeniyetini konuştuk. Buyrunuz…

 

 İnsan hakları kavramının medeniyetimizdeki gelişim süreci nasıldır?

Sanırım İnsan haklarının medeniyetimizdeki gelişim süreci olarak 11 asırlık oluşturduğumuz Türk-İslam medeniyeti kastedilmektedir. Bu medeniyetin referans kaynakları Kur’an ve Sünnettir. O halde Kuran-ı Kerim ve önceki ilahi kitapları insan haklarını vurgulayan en önemli metinler olarak görebiliriz. Örneğin Hucurat Suresi 13 üncü ayetinde Allah-u Teala: “Ey insanlar, doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” ifadesi ile insan haklarının en temel ilkesi olan insanların doğuştan eşit olduğu belirtilmiştir.

 Biraz daha açabilir misiniz?

 Ayette geçen Allah’tan korkmak ifadesi bu evrensel ilkelere uyulmak anlamında esas teşkil eder. İslâm literatüründe insan hakları genelde iki kategoride ele alınır:

 Bunlardan 1. Fıtrî yani doğuştan getirilen haklar, 2. Müktesep yani sonradan kazanılan haklardır. İslâm alimleri “fıtrî haklar”ı zarûrat-i hamse yani “beş zaruri hâl” başlığı altında toplamışlardır. Bunlar da: Hayat hakkı, Mülkiyet hakkı, İnanç hürriyeti, Düşünce hürriyeti ve Neslini devam ettirme hürriyetidir. “Müktesep haklar” ise: Siyasal haklar, Medeni haklar, Vatandaşlık hakları ve Ticari haklar olmak üzere 4 maddeden oluşmaktadır.

 İnsanoğlunun üstlendiği “Allah’ın halifesi” olma görevi aynı zamanda yeryüzünde adaleti tesis etme anlamı taşımaktadır. Adaletin tesis edilmesi de insanların eşit haklara sahip oldukları, haklarının korunduğu ve insan olmanın getirdiği diğer hakların her fert için sağlandığı bir düzenin gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. İslâm’ın insan haklarına ilişkin birinci prensibi eğer “insanların Allah katında eşit oldukları” ise, ikincisi de “adalet” tir.

Adalet hem Kur’an hem de hadislerde en yüksek değer olarak sunulmaktadır. Peygamberimizin tesis ettiği bu eşitlik ve adalet temelli insan hakları anlayışını en açık haliyle Veda Hutbesi’nde görmek mümkündür.

 

 Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız “Dünya 5’ten büyüktür” diyor. BM Türkiye’nin başlattığı bu söylem karşısında kendi durumunu tekrar mütalaa eder mi?

Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısının, kurucu üye ülkeler birlikte onaylamadan, karar vermeden değiştirilmesi mümkün gözükmemektedir. Bu tür eleştiriler sık sık yapılıyor. Bosna’da katliamlar olurken de İslami çevreler BM’nin sessiz kalmasını eleştirmişti. Ancak bu tür eleştirilerin dış politikada pek bir etkisinin olmadığı teamüllerden anlaşılmaktadır.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan gerek Başbakanken gerekse Cumhurbaşkanı olduktan sonra bu konuda BM’yi eleştirerek iç kamuoyuna da mesajlar vermiştir. Ancak BM yapısının değişmesi için kurucu üye ülkelerin kararı gerekir. Mevcut şartlarda da bunun mümkün olması Türkiye’nin süper güç olma yolundaki adımlarına bağlı gözüküyor.

Ben de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla her platformda dile getirdiği gibi dünya 5’ten büyüktür önermesine canı gönülden katılıyorum. Tüm dünya halklarını ilgilendiren kararların dünya ekonomisine yön veren birkaç ülkenin iki dudağı arasında olmasına karşı çıkıyorum. Sessiz kalanların insanlık suçuna ortak olduğuna ve BM’deki çifte standardın terör olaylarını ve despotik rejimleri cesaretlendirdiğine inanıyorum.

 Uluslararası kuruluşlar özellikle de İslam İşbirliği Teşkilatı insan hakları konusunda neden hassas bir tablo çizemiyor?

 Asıl sorunun, İslam işbirliği teşkilatının İslam ülkelerindeki güç odakları ve iktidarların doğrudan denetimi altında bulunması olduğunu düşünüyorum. Türkiye ile bir ölçüde İran İslam cumhuriyeti dışında diğer ülkelerde seçimli ve demokratik düzen, siyasi parti faaliyetleriyle sivil toplum örgütleri yoktur ve kuvvetler ayrılığı da yeterince söz konusu değildir.

 İktidarlar millet iradesiyle değişmiyor. Terörizmin yarattığı sıkıntıların yanı sıra bir diğer büyük neden petrol zengini Arap Emirlikleri’nin Batı’ya bağımlı ülkeler olarak ön plana çıkmalarıdır. Kısacası İslam ülkelerindeki iktidar yapısının halkçı olmaması, ne yazık ki İslam işbirliği teşkilatının iş yapamaz hale gelmesinin en önemli sebeplerindendir.

  İnsan hakları kurullarının ülkemizde çalışma prensipleri nelerdir?

Bilindiği üzere dünyada insan hakları kurum ve kuruluşları farklı önadlarla tanımlanmakta ve bağımsız, özerk kamu kurumları niteliğini taşımaktadır. Ulusal insan hakları kurumları, eşitlik kurumları, komiserlik, medeni haklar koruyucusu, insan hakları komisyonu, insan hakları enstitüsü veya merkezi, ombudsmanlık gibi kurumlar bunlara örnek verilebilir.

 Türkiye’de hem Kamu Denetçiliği Kurumu hem de kurul üyesi olarak görev yaptığım Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ayrı ayrı yapılandırılmış bulunmaktadır. Bu kurumların çalışma prensibini her ülke kendi iç dinamiklerine göre özgürce belirleyebilmektedir.

Paris Prensipleri çerçevesinde ulusal insan hakları kurumlarının; kuruluşunun yasal veya anayasal dayanağa sahip olma, Hükümetten bağımsız olma ve özerklik, İnsan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için geniş yetkilere sahip olma ve yeterlilik, Üye seçiminde ve tayininde çoğulculuk ve bağımsızlığın sağlanması, Yeterli mali kaynak ve mali özerklik, Sivil toplum ve devlet arasında köprü olma gibi özellikleri taşıması beklenmektedir.

 Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da bir köpeğe uygulanan vahşet haberi halkı derinden üzdü. Hayvan hakları konusunda kanuni bir düzenleme yapılacak mı?

 Geçtiğimiz günlerde AK Parti Ankara Milletvekili, TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Nevzat Ceylan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nda hayvanları koruma yasasıyla ilgili ciddi bir çalışma olduğunu belirtti. Bu nedenle bildiğim kadarıyla evet yapılacak. Hayvana yönelik şiddete karşı düzenlenen torba yasa tasarısında ‘hayvana şiddet’ artık ‘kabahat’ yerine ‘suç’ sayılacak. Buna göre suçlular için 10,5 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.

Tabi ki bu konunun müspet olarak halledilmesi hususunda sadece cezai müeyyideler de yeterli değildir. Öncelikle yetiştirmekte olduğumuz nesillerimizi Vatan ve Millet sevgisiyle ve de Yunusumuzun veciz bir ifadeyle dile getirdiği; “Yaratılanı severiz, Yaratandan ötürü” prensibi çerçevesinde ahlaklı bireyler olarak eğitmek ve hayata hazırlamak zorundayız.

 Vicdanlı, insaflı, sorumlu, dengeli, saygılı çevre ve tabiat dostu evlatlar yetiştirebilirsek sorunu da aşmış oluruz diye düşünüyorum.

 Temel insan hakları konusunda farkındalığımız nasıl artacak?

 Farkındalığın artırılmasının birinci şartı hassasiyet, empati ve toplumsal duyarlılıktır. Yani bir bağlamda insan haklarına saygı gösterilmesi ilk planda bir ahlak, kültürel bir meseledir, ahlaki bir davranış biçimidir. Bu nedenle esasen hepimize çeşitli roller düşmektedir. Toplum olarak daha fazla duyarlı olmak zorundayız.

Farkındalığın artırılmasının birinci şartı hassasiyet, empati ve toplumsal duyarlılıktır. Yani bir bağlamda insan haklarına saygı gösterilmesi ilk planda bir ahlak, kültürel bir meseledir, ahlaki bir davranış biçimidir. Bu nedenle esasen hepimize çeşitli roller düşmektedir.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.