PİYASALAR

  • BIST 1009089.580.11%
  • ALTIN2324.750.78%
  • DOLAR32.3710.12%
  • EURO34.997-0.12%
  • STERLİN40.986-0.12%
  1. HABERLER

  2. Yeni sistem ve ekonomi
Yeni sistem ve ekonomi

Yeni sistem ve ekonomi

A+A-
HDP'nin Anayasa değişikliğine neden "hayır" dediğini biliyoruz. Kendilerince "haklı" da bir gerekçeleri var: Referandumda "evet" çıktığında PKK ve PKK terörü bitecek.

CHP'nin durumu biraz farklı. CHP, 1950'de iktidarı kaybettiği günden beri Türkiye'nin hayrına olan ne varsa "hayır" diyor. Her yeniliğe, her reforma, her değişime CHP bir refleks olarak önce "hayır" diyor, arkasından gerekçeler üretiyor.
Son Anayasa değişikliği gündeme geldiği andan itibaren de, o geleneksel refleksiyle CHP değişime karşı olduğunu açıkladı. Gerekçeleri mi? CHP, yeni sisteme ilişkin olarak şu ana kadar, geçerli ve hatta gerçek bir gerekçe ortaya koyabilmiş değil. CHP'nin "hayır" demek için ortaya koyduğu bahanelerin tamamı yersiz kaygılardan, lüzumsuz korkulardan, daha çok da uydurmalardan, yalanlardan ve hurafelerden ibaret.
Karanlığın hükmü şafak sökünceye kadardır. Gerçekler ortaya çıkmaya başladıkça, yalanlar sığınacak delik aramaya başlarlar.
CHP çürük bahanelerle zihinleri bulandırmaya çalışırken, AK Parti Anayasa paketini millete anlatmak için hazırlık yapıyordu. O hazırlıklar nihayet tamamlandı. Başbakan Binali Yıldırım Cumartesi günü Ankara'da AK Parti'nin kampanyasını tanıtacak. Cumartesi'den itibaren, AK Parti, bütün teşkilatıyla, bütün malzemeleriyle sahaya inecek ve değişikliği anlatmaya başlayacak. CHP'nin kısmen oluşturduğu bulanıklık giderilecek, sorulara tek tek cevap verilecek, bütün kaygılar, endişeler giderilecek.

Türkiye'de hem sistemi, hem de siyasetin ve devletin işleyişini kökten değiştirecek, Türkiye'ye sınıf atlatacak 18 maddelik değişikliğe "evet" demek için yüzlerce neden var. Ancak bu nedenlerden en önemlisi, üstelik ülkenin yüzde 100'ünün kabul edeceği ve ikna olacağı neden ise ekonomi.

Gerek sıcak para sahipleri, gerek yerli, gerek yabancı yatırımcılar, bir ülkeye yönelirken en başta istikrara bakarlar. Belirsizliğin, karmaşanın, çatışmaların, sık değişen hükümetlerin olduğu ülkelere yatırım yanaşmaz. Diğer şartlar ne kadar elverişli olursa olsun, yatırımcı, yarınını göremediği bir ülkede riske girmez.

AK Parti 2002 sonunda iktidara geldiğinde hem istikrar, hem de ekonomi politikalarına ilişkin tereddütler vardı. Reformlarda ve para politikalarında kararlılık, mali disiplin, seçim ekonomisinden uzak durma ve seçimlerin vaktinde yapılması ilkesi, tereddütleri giderdi.
2002'de 43 milyar TL olan özel yatırım miktarı 2007'de 152 milyar dolara yükseldi. Borçlanma faizi yüzde 63'den yüzde 18'e geriledi. Türkiye 2002'de ortalama 9,4 ay vadeyle borçlanabilirken, 2007 yılında 34 ay vadeyle borçlanabilir hale geldi.
AK Parti'nin 2007 seçimlerinden zaferle çıkması, Cumhurbaşkanlığı krizinin aşılması, istikrarın 2011'e kadar devam edeceğinin görülmesiyle de ekonomi daha da coştu. 2008'deki küresel krize rağmen, 2011 yılında özel sektör yatırımları 234 milyar TL'ye yükseldi; faiz 8,7 seviyesine düştü. Borçlanma vadesi 45 aya uzadı.
2011'de AK Parti bir kez daha seçimden zaferle çıktı. Ekonomi büyümeye devam etti. 2013 yılının Mayıs ayında, özel sektör yatırımları 250 milyar TL'ye, borçlanma vadesi 74 aya çıktı. Faiz yüzde 7'nin altına gerileyerek tarihi rekor kırdı. IMF'e borç ödendi. Uluslararası yatırımlar hız kazandı.

Gezi olayları, istikrara, dolayısıyla ekonomiye vurulan ağır bir darbe oldu. Ardından 17/25 Aralık, en son da 15 Temmuz darbe girişimi milli irade kadar, ekonomiyi de hedef aldı.
AK Parti istikrarı koruyor ve koruyacak; ancak, on yıllardır ekonomiye musallat olan belirsizliği kalıcı şekilde yok etmenin de mücadelesini veriyor.

Türkiye'de yeni sistemle artık seçimin yapıldığı akşam, önümüzdeki 5 yıl boyunca ülkeyi kimin yöneteceği belli olacak. Vatandaş da önünü görecek, yatırımcı da önünü görecek. Ekonomi politikaları bilinecek. Yatırımcı, 5 yıl boyunca ortaya çıkabilecek riskleri de, fırsatları da önceden kestirebilecek.

Hükümet değişiklikleri, ekonomiyi sarsmayacak. Ülkedeki istikrarın siyasete de yansımaları olacak. İktidarlar değişse bile, nasıl bir ekonomi politikası izleyecekleri bilinecek.

Formül çok basit: İstikrarlı bir ülkede, hem yerli, hem yabancı yatırımcılar yatırım yaparlar. Yatırım ekonomiyi büyütür, sofradaki ekmeği çoğaltır, cebe giren parayı, ücretleri artırır. Yatırım, istihdamı artırır, işsizliği azaltır.
Türkiye'de yoksulluğun, işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve ekonomideki dalgalanmaların en önemli nedeni, AK Parti'ye kadar olan dönemde, ortalama 16 ayda bir değişen hükümetlerdir.
AK Parti, kendi sağladığı istikrar ortamını kalıcı hale getirmenin mücadelesini veriyor.
16 Nisan'da Anayasa değişikliği gerçekleştiğinde sadece "evet" oyu verenler kazanmayacak; en başta ekonomi kazanacak, dolayısıyla 80 milyon kazanacak.
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.