SETA Ekonomi uzmanı Karagöl, sistem değişikliğinin ekonomiyi rahatlatacağını ifade etti.

SETA Ekonomi Uzmanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, Yeni Şafak Gazetesi'ndeki köşesinde anayasa değişiklik teklifinin ekonomik sisteme etkilerini yazdı.

Türkiye'nin uzun zamandır alışılagelmiş sistemini üretim ölçeğinde değiştirmek istediğini, bunun da siyasal sistem değişikliğiyle gerçekleşebileceğini söyleyen Karagöl, gündemde olan anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde ekonomideki sorunların ve finans sistemine yapılan operasyonların sonlanacağını ifade etti.

Karagöl, "Anayasa değişikliği, yeni ekonomik sistem için bir fırsat" başlıklı yazısında "Üretimi neden artıramıyoruz? Üretimimiz arttığında, cari açık tehdidiyle karşılaşmaktan nasıl kurtulacağız? Enerji maliyetleri, bizi yüksek üretimde fren yapmaya zorlarken, bu ikilemi nasıl çözeceğiz? Düşük tasarruf düzeyini neden artıramıyoruz? Kredi derecelendirme kuruluşlarının not baskısını nasıl bertaraf ederiz? Tüm bu soruların cevabı verildiğinde, ülke ekonomisi de asıl hak ettiği yere, yani gelişmiş ekonomiler kategorisine taşınmış olacak. Dolayısıyla, bu soruların ve sorunların artık, atacağımız adımlarla ve uygulanacak politikalarla ortadan kaldırılması ya da azaltılması gerekiyor. "  ifadelerine yer verdi.

"2013'ten bu yana sistematik bir şekilde uygulanan ekonomik kaos oluşturma oyununun, tekrar sahnelenmemesi için, yeni anayasa büyük bir fırsat sunuyor. Dolayısıyla, anayasa değişikliği yeni bir yönetim sistemine geçişle birlikte, ekonomik alanı bu tarz girişimlere karşı güçlendirecek, hatta ekonominin sahasını vesayet odaklarına kapatacak." diyen Karagöl, Meclis'te görüşülen ikinci turun sonlanmasının ardından referanduma gidileceğinin işaretini verdi.

Karagöl, sistem değişikliğinin ekonomi açısından önemini şu şekilde açıkladı:

"Yönetimde sistem değişikliğinin ekonomi üzerindeki en belirgin etkisi, ekonomi yönetiminde de bir senkronizasyon oluşturması. Böylece, ekonomi yönetimindeki çok başlılık, tıpkı siyasi arenada olduğu gibi son bulacak.

Ayrıca, uyuşmazlık veya iç çekişmelerle kaybedilecek zamanı, ekonomik reformlara ve kalkınma hamlelerine harcayacağız. Çok başlılığın ortadan kaldırılması ve yeni sistemin sağladığı senkronizasyon, yatırımcı ve girişimciler için belirsizlik ortamını ortadan kaldırırken, kurumlar ve siyasi iktidar arasında da aynı hedefi, yani ekonomik kalkınma hedefini inşa ettirecek.

Türkiye artık IMF ile yeni stand-by anlaşması yapmak zorunda kalmayacak, borçlu ülke olarak uluslararası kurumlarda eli kolu bağlı olmayacak, finans alanında sürekli olarak spekülasyon ve manipülasyonlara maruz kalmayacak ve en önemlisi de darbe girişimi tehditleriyle karşılaşmayacak.

Dolayısıyla, Anayasa değişikliği ile Türkiye ekonomisinin geleceği birkaç banka ve finans kuruluşunun yönlendirmesiyle belirlendiği günler de sona erecektir."