Tahammül etmek zorunda kaldığımız olayların akışında, Dünyayı tanımaktan yorulduğumuz hayatın içinde patolojik bozgunculara inat yaşıyoruz.
Elini hiçbir taşın altına koymayan onu beğenmedim, bu da olmamış; ben hiçbir şeye karışmam ama bu ne biçim memleket diyen sabrı zorlayanlar karşında emekle, çalışmayla ayakta duruyor, kitaplara, filmlere tutunuyoruz…
Zorba! Tutunacak kitaplar içinde filmiyle, kitabıyla haklı bir yere sahip! Bir de benim kalemimden tavsiye almak isterseniz, işte karşınızda:
Girit’te bir mezar taşı… Haksızlığa, üzüntüye ve sevince karşı santuruyla, dansıyla karşılık veren bir adamın hikâyesini anlatır bir cümleyle; “Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.”
Nikos Kazancakis’in kült eseri #zorba bir yaşam kılavuzu, özgür insanların simgesi, İnsanı arayışın serüvenidir adeta.
Zorba, Kazancakis'e ve tüm okurlara korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi öğretmiştir.
Kendi tabiriyle; Zorba’nın tanrısı, “İnsanın kalbine sığacak kadar küçük ama evrenden daha büyük bir tanrıdır.” Her bir cümlesini paylaşmak isterdim ama okumadıysanız okumalı, okunduysa da benim yaptığım gibi bir daha okuyarak tazelemelisiniz belki de… Bazı kitaplar bunu hak ediyor.
Ayrıca filmini de izlemek isterseniz onu da kısaca notladım böylece komple #zorba yı özümsersiniz.
Michael Cacoyannis tarafından yönetilmiş, Nikos Kazancakis’in 1946 yılı çıkışlı, aynı adlı romanından uyarlanmış Zorba the Greek, 7 dalda Oscar'a aday gösterilmiş Anthony Quinn’e En İyi Erkek Oyuncu Oskar’ıyla birlikte 3 ödülü kazandıran sinemanın klasikleri arasında yer almıştır. Filmin müziklerini yapan ve bununla “Sirtaki” yi müzik dünyasına kazandıran İzmir Çeşme’li bir annenin oğlu Mikis Theodorakis’i de anmadan olmaz. (Sirtaki’yi Andre Rieu’dan dinlerim, Bozcaada’da Sakız’da, Girit’te beyazlı mavili masalı bir balıkçıdaymış hissi verir hep.)
Çağdaş Yunan edebiyatının en çok konuşulan eserlerinden Alexis Zorba’nın kitabıyla, filmiyle Zorba ile tanışıp da hayatı değişen Basil’in yaşadıklarını kendi hayatımızla karşılaştırmaya başlayıp çıkarımlar yaparken; “Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden daha uzun, hepsi bu kadar” cümlesini okuyup duvara çarpanlardansanız hoşgeldiniz gökyüzüne özlem çekenlerin dünyasına…
Tek farkla;
“Bir kadına aşık olma ile kitap okuma arasında seçim yapmam gerekse, kitabı seçerdim” diyen Basil’in; kolundan tutup; “Aklıma bir şey geldi. Bunu sana söyleyeceğim, ama kızmayacaksın: Bütün kitaplarını bir yere yığ ve yak. O zaman... anlama olanağını bulursun belki” diyen Zorba’ya ve Basil’e karşı hem kitabı hem aşkı seçiyorum…
Ve yine tüm yaşanan üzüntüler, zorluklar karşısında Aziz YeniKapı okuyucuları; Her şeyi, her gün ilk defa gören adam Zorba’nın
“Ruhunu sıkı tut dostum, dağılmasın” önerisini dikkate alıyorum! Möhkem durun, gökyüzü hala mavi…
Baki selam ve sevgiyle…