Derdim Faizle
En son söyleneni en başta söylemek gerekiyor bazen. Alınmak gücenmek yok. Bizim cenah, sizin cenah yok. Şunlar kazanacağına bunlar kazansın yok. Onun için bodoslama bugünkü konuya giriyorum Dostlar.
Zincir marketler aslında finans şirketleridir. Perakende satış onların görünen yüzüdür.
Nasıl mı? Mesela bunun bir kaç metodu var: Wal Mart’I duydunuz mu? ABD’de… Şirket politikası ‘Always Low Prices’dır, yani “Her zaman düşük fiyat”. Tüketiciler için ilk bakışta çok iyi görünen bu düşünce için “Düşük fiyatı nasıl sağlıyorlar?” sorusu akıllara gelmektedir. Öncelikle Wal Mart bir yere mağaza açtığında oradaki rakiplerini elindekini ardına koymayarak tabiri caizse yok etmektedir. Asıl düşünceleri rakiplerini geçmek değil onları yok etmektir. Bu düşünce ile başta Amerika olmak üzere tam 25 süpermarket zincirinin iflas etmesine zemin hazırlamıştır. Wal Mart rekabet düşüncesini benimsemez bulunduğu yerde büyük küçük farketmeden bütün mağazaları ortadan kaldırmaktadır ve sektörde tekelciliği benimsemektedir. Peki bu tekelciliğini nasıl sağlıyor sorusunun cevabı ise, bir yerde bir mağaza açtığında ürünler için o bölgedeki üreticilere toptan ve büyük miktarlarda siparişler vermekte ve paralarını hemen ödemektedir. Böyle olunca da başka mağazalara ürün satan üreticiler Wal Mart ile iş yapmaya başlamaktadır. Ardından o bölgedeki rakipleri iflas bayrağını çektiklerinde bu sefer üreticilere yeni sözleşmeler sunarak ürünlerin fiyatlarını kendisi belirlemektedir. Üreticilerin piyasada Wal Mart’tan başka müşterisi olmadığı için Wal Mart’ın bu isteklerine boyun eğmekte, Wal Mart’ın söylediği rakamlarda ürün satışı ile çoğu üretici üretim maliyetine Wal Mart’a ürün satar durumuna gelmektedir.
Bu size bizden bir şeyler hatırlatıyor mu? İsim vermeden devam ediyorum. Ülkemizdeki malum zincir marketleri biliyorsunuz, güzel güzel sloganları var hani: Harcayıp harcayıp bitiremediğimiz, toptan fiyatına perakende satışlar yapan, gözlerimizi yuvalarından fırlatıp yetiripte artıran, hepimize iyi gelen, ne lazımsa orada olan, cebimize uygun dost alışverişler yaptıran…
Şimdilerde bu zincirlerin ülkemizdeki sayıları “Hay Maşallah” dedirtiyor. 8bin ila 1.000 arası ülke genelinde şubeleri olan bu arkadaşlar kısa vadede gönüllerimize taht kurdu. Orta ve uzun vadede ne olacak göreceğiz, gerçi görmeye başladık ama ben şimdiden söyleyeyim bu güç ellerinde oldukça ve bu piyasa yasaları tekrar düzenlenip dizginlenmezlerse orta ve uzun vadede hiç bir yönetim onların sözünün dışına çıkamayabilir. Şimdi bana “hadi canım, git işine, ne alaka” diyenleriniz olabilir.“”Vatandaş ne yapsın, devir hesap devri, mecburuz” diyenler de olabilir.
Beni gerçekten bağışlayın Dostlar ama temel gıda ve temizlik malzemeleri dışında her şeye maydonoz ve salça olan; Kırtasiyeden oto yedek parçasına, televizyondan tesisat malzemesine, akıllı telefondan yangın tüpüne, giyimden tencere tabak setine, mobilyadan nevresime, ayakkabıdan kozmetiğe, spordan sağlığa…
Her şeyi satan bu arkadaşlara yazımın başında neden “Zincir marketler aslında finans şirketleridir. Perakende satış onların görünen yüzüdür” dedim biliyor musunuz?
Söyleyecek tonla sözüm var lakin sadece iki örnek vereceğim:
Misal bu ya benim 5bin zincir marketim var diyelim. Çağırdım bir TV markasını, dedim ki her mağazama 5 tane TV alayım senden, yeni model olur, eski model olur, stoklarında kalan olur, satamadığın varsa o da olur, tekleme kalan olur… yani senden 25bin adet TV alacağım. Ama parasını sana 6 ay sonra ödeyeceğim. Buyur bu da 6 ay sonrasının çeki.
TV’ler zincir marketlerime indi. Bir reklam piyasada “Gel vatandaş, bu haftaya özel 2.000-2.500 TL’lik TV’ler 1.399 TL, 1.599 TL.”
Belki alış fiyatına belki üstüne 50-100 TL küçük karlarla satışta. 1 haftada 25bin TV satıldı. Eldeki ciro 1500 TLx25bin TV= Yaklaşık 40milyon TL. Ödemesi 6 ay sonra.
Aynı örneği diğer ürünlerde yapın, mesela ne olsun? Çağırdım bir plastik enjeksiyon makinesi olan fabrika sahibini. Bana renk renk çerezlik, salata kasesi, mandal, hediye kutusu lazım. Yeni üretebilirsin, stoklarında kalan olur, satamadığın varsa o da olur, her birinden mağaza başına 50 adet. 5 bin mağazam var ya.
Plastik ürünler zincir marketlerime indi. Bir reklam piyasada “Bitiyor, kaçırma bu haftanın fırsatı. Piyasada 19 TL bizde 5 TL.” Belki alış fiyatına belki üstüne 50 kuruş, 1 TL küçük karlarla satışta.
4 ürün, 50’şer adet, 5.000 mağazaya, ortalama fiyatı 5 TL. Çok değil 1 haftada döndün mü nakite. Eldeki ciro 5milyon TL. Ödemesi 6 ay sonra.
Peki bu ciroları ne yapıyorlar, 6 ay sonra ödeyecekleri ciroları. Bankaya mı yatırsam, banka mı kursam, bankaya ortak mı olsam…
Bazıları diyor ki faiz haram, yeşil bankalara gideyim ya da oralara ortak olayım.
Doğrusunu Allah Bilir, tamamen şahsi kanaatim: “Faizsiz bankalar(?) pek farklı değil diğerlerinden. Af buyurun “Pis su ile abdest almaya benzetiyorum” Takdir sizin.
Diyenler var mı bilmem, “zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış, adamlar ticaret yapıyor, ne var bunda”
Ben anladığımı ve gördüğümü söyleyeyim: Böyle giderse bu arkadaşlar (?);
Rakipleri olan küçük esnafı, bakkalları bitirirler, iflas ettirirler. Üreticiyi kendilerine bağımlı hale getirirler. Kendi üretici markalarını oluştururlar. Küçük üreticiyi bitirirler. Tekelleşirler. Sosyal ve ekonomik buhranı istedikleri zaman tetikleyebilirler. Masum değillerdir, görünmez faiz destekçileridir. Ya bankaları vardır ya bankalarla can ciğer kuzu sarmalarıdırlar.
Özetle ve tekraren “Zincir marketler aslında finans şirketleridir. Perakende satış onların görünen yüzüdür”
Devlet yasalarla beraber çözüm üretmeli, aklımda bir çözüm var, bir sonraki yazımda görüşürüz.
Selametle kalın.