Zamana İz Bırakan Kadın Yazarlarımız

Zeliha Tamer Uçar

Yazmak, anlamsızlıkta boğulmak yerine varoluşunu anlamlandırmak isteyen insanın; içindeki potansiyeli arama, bulma, anlamlandırma ve nihayetinde dışa vurma şeklidir. Yazar, görünenin varlığında yeni bir gerçeklik arayışında gerçekle hayal arasında dolanır durur. Türk edebiyat gök kubbesinin parlak yıldızları olan kadın yazarlarımız da hayalle gerçeği bir kurmaca dünyanın içinde harmanlayarak oluşturdukları yeni gerçekliklerle, alışageldiğimiz dünyaya, onların derin iç görüleriyle yeniden bakmamızı sağlıyorlar. Edebiyata gönül vermiş, yazarak çoğalmış, kalemiyle topluma değer katmış kadın yazarlar… Bugün, hayatın her alanında rol alan kadınlarımız olduğu gibi, edebiyatımızda da çok üretken olan, nitelikli edebiyat eserleriyle zamana iz bırakmış kadın yazarlarımız var. Türk edebiyatında 19. yüzyılda Fatma Aliye Hanım’dan başlayarak edebiyata gönül vermiş, yazarak çoğalmış, kalemiyle topluma değer katmış, bana da ilham olan, üretken kadın yazarlarımızı anımsayalım istiyorum.

SINIRLARI AŞAN KADIN ALİYE TOPUZ

İlk kadın romancı olması ve dönemin toplumsal etkinliklerinde yer alması edebiyat tarihinde öncü kadın olarak yer edinmesini sağlar. 1892 yılında yazdığı ilk romanı Muhadarat ile kadın problemlerini cesurca ele alan Fatma Aliye Hanım, yazdığı beş romanla ilk kadın romancımız olarak zamana iz bırakır. 1908 ikinci Meşrutiyet’e kadar Fatma Aliye Topuz, neredeyse tek kadın yazardır. Edebi açıdan romanları çok iddialı olmasa da, onun ilk kadın romancı olması ve dönemin toplumsal etkinliklerinde yer alması edebiyat tarihinde öncü kadın olarak yer edinmesini sağlar. Yazarın asıl önemi Türk edebiyatında tercüme yapan, roman yazan, sosyal faaliyetlere katılan ve hakkında müstakil bir monografi yazılan ilk kadın yazar olmasıdır.

HALİDE EDİP ADIVAR EFSANESİ

İkinci Meşrutiyet döneminin ilk ve en önemli yazarı Halide Edip Adıvar yazar, siyasetçi, akademisyen ve Halide onbaşı olarak bilinir. Kurtuluş Savaşı’nda cephede Mustafa Kemal’in yanında görev yapan Adıvar ismi efsaneleşir, Anadolu coğrafyasının yakın tarihi yazılırken eli kalem tutan etkin, güçlü bir kadın olarak yakın tarihimize iz bırakır. Savaş yıllarında Anadolu Ajansı’nın kurulmasında rol alarak gazetecilik de yapar. Halide Edip; yazdığı yirmi bir roman, dört hikâye kitabı, iki tiyatro eseri ve çeşitli incelemeleriyle Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri Türk edebiyatının en çok eser veren yazarlarındandır. Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek adlı romanları, en bilinen eserleridir. Eserlerinde kadının eğitilmesine ve toplum içindeki konumuna özellikle yer verir, yazıları ile kadın hakları savunuculuğu yapar. Birçok kitabı sinemaya ve televizyon dizilerine uyarlanır.

İLK ROMANLA GELEN BAŞARI

Tante Rosa’da bunalımı, tedirginliği, karamsarlığı, yabancılaşmayı, kadın özgürlüğünü konu eder. 1960 yılında sesini edebiyat dünyasında duyurmaya başlayan Sevgi Soysal, özgün tarzıyla modern Türk edebiyatında önemli bir yer edinir. Yazarlık hayatının ilk yıllarında; toplum karşısında bireyin çekingen ve tedirgin hâlini öne çıkaran ‘’yeni gerçekçilik’’ akımından izler taşıyan öyküler yazar. Soysal, Türk romanında kadın sorunlarını gündeme getiren yeni bir soluk olur. Yürümek (1970) romanından itibaren kendi hayatını, tanık olduğu olayları hareket noktası alarak eleştirel gerçekçi/toplumcu romanlara yönelir. İlk romanı olan Yürümek ile TRT Sanat Başarı ödülü alır. Aynı roman 12 Mart döneminde müstehcenlik gerekçesiyle toplatılır. Yenişehir’de Öğle Vakti(1974) romanında gözleme dayalı bir insan portresiyle karşımıza çıkar. Bu romanıyla Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanır. Şafakta (1975) romanında, 12 Mart döneminin olaylarını merkeze alan bir kurguyla okurunun karşısına çıkar. İlk öykü kitabı Tutkulu Perçem’de ve on dört öyküden oluşan Tante Rosa’da bunalımı, tedirginliği, karamsarlığı, yabancılaşmayı, kadın özgürlüğünü konu eder. Behçet Necatigil, Tante Rosa için ‘’Romantik ironisi, şiirli, nükteli, yer yer grotesk anlatımıyla hikâyeciliğimizin özel başarılarından biridir” diye söz eder.

EDEBİYATIN GÜÇLÜ KALEMİ ADALET AĞAOĞLU

Yirminci yüz yıl Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri olarak kabul edilen Adalet Ağaoğlu… 1970’li yıllardan sonra edebiyatımızda kadın yazarların sayısı hızla artmaya başlar. Bu dönemde eser vermeye başlayan kadın yazarlarımızdan birisi de yirminci yüz yıl Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri olarak kabul edilen Adalet Ağaoğlu’dur. Edebiyat kapısını lise yıllarında şiirle aralayan Ağaoğlu ilk romanını yazana kadar oyun yazarlığı yapar. Daha çok roman ve hikâye kitaplarıyla tanınan yazar oyun, deneme ve anı türünde de eserler verir. Romanlarında Türk toplumundaki sosyal değişimleri anlatır. Eserlerinde; batılılaşma macerası, modernleşme, slogana dayalı ulusçuluk, 12 Mart ve 12 Eylül, yurt dışında çalışan işçilerin sorunları gibi konuları roman kurgusu içinde işlediği görülür. Romanlarında klasik anlatım tekniklerinin dışına çıkarak bilinç akışı, iç monolog gibi yeni teknikler de dener. İlk romanı Ölmeye Yatmak(1973)’tan sonra Bir Düğün Gecesi(1979) ve Hayır(1989) adlı romanlarla bir üçleme oluşturur. Fikrimin İnce Gülü adlı romanı ile Ağaoğlu’na ‘’askeri kuvvetleri küçük düşürme’’ suçlamasıyla 1981 yılında dava açılır. İki yıl süren davanın ardından yazar aklanır.

TOPLUMCU GERÇEKÇİ YAZAR FÜRUZAN

Toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş insanların iç dünyalarını yansıtır. Adı 1970’li yıllarda öne çıkan kadın yazarlarımızdan olan Füruzan bir dönem tiyatro oyunculuğu yapsa da sonradan kendini tamamıyla yazmaya adar. Gözleme dayalı ve gerçekçi bir anlayışla hikâyeler yazan Füruzan ilk hikâye kitabı olan Parasız Yatılı ile Sait Faik Hikâye ödülünü kazanır. Eserlerinde; Türk öykücülüğünde ‘’küçük insanlar’’ diye adlandırılan toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş insanların iç dünyalarını yansıtır. Yazarın öykülerinin bazıları tiyatro sahnesine ve sinema perdesine taşınmıştır. Gülsün Karamustafa ile birlikte yönettiği Benim Sinemalarım filmi, Türk sinema tarihinin önemli filmleri arasındadır. SEVİNÇ ÇOKUM Kadının duyarlılık dünyası üzerinden cevaplar arar. Sevinç Çokum da Türk edebiyatının 1970’te tanıdığı yazarlarımızdandır. Çalışma hayatı içinde kadının durumu, evlilik ilişkileri, boşanmalar, yaşlılık ve zamanı sorgulama Çokum’un hikâyelerinde sık sık işlenen konulardır. Bu konuları toplumsal sorunlarımız olarak işleyen yazar, kadının duyarlılık dünyası üzerinden cevaplar arar. Makine (1976) kitabıyla Türkiye Milli Kültür Vakfı Hikâye Ödülü’nü; ilk romanı Zor(1970) ile, Dündar Taşer Roman Ödülü’nü alır. Eserleriyle birçok ödüle layık görülen yazarın ayrıca radyofonik oyunları ve senaryoları vardır. Bulgaristan’da Türklere yapılan zulmü anlattığı Yeniden Doğmak ve Beyaz Sessiz Bir Zambak adlı senaryoları televizyona uyarlanır.

ŞAİRLERE İLHAM VEREN ÖYKÜCÜ TOMRİS UYAR

Tomris Uyar; adına yazılan şiirlerle, ikinci yeni denilen akıma adını veren şairlerin ilham kaynağı olmuş bir kadın yazarımızdır. Uyar, on öykü derlemesinden oluşan Yürekte Bukağı ile 1979’da, Yaza Yolculuk ile de 1986’da Sait Faik Hikâye Ödülü’nü kazanır. Günlüklerini Gündökümü ismiyle yayımlar. LATİFE TEKİN 1980’li yılların köy kökenli kadın yazarı olarak edebiyata giren Latife Tekin, gerçeği fantastik öğelerle birlikte verdiği Sevgili Arsız Ölüm romanıyla öne çıkar. İronik bir anlatımla köyden göçmüş bir ailenin büyük kentin kenar bir semtindeki yaşayışını anlatır. Romanlarında fantastik-şiirsel bir dille kent yoksullarını yazar. Sevgili Arsız Ölüm romanında geleneksel anlatım formlarını modern romana uyarlayarak fantastik roman türünün örneğini verir. Burada ismini anamadığım, zamanın süzgecinden geçerek, ürettikleri nitelikli edebiyat eserleriyle kalemlerinin gücünü kanıtlamış, başarılı daha nice kadın yazarımızın varlığı içimi ısıtıyor. Edebiyatımıza katkı sunan kadın yazarlarımızın her biri gökyüzüne asılmış birer yıldız gibi edebiyat dünyamızı aydınlatmaya devam ediyor.