Yürekli bir kadın! Herkesin sustuğu yerde konuştu

Zahide Ceylan

Türkiye’nin öncü ismi, başörtü ve kamusal alan mücadelesine Önder olan Şule Yüksel Şenler hayatını kaybetmiştir. Yalnızca annelerin ve anneannelerin başını örttüğü o günlerde meydanlarda konuşmalar yapmıştır. Kalemi kuvvetlidir, iyi bir rehber, iyi bir hatibedir… Gelenekten geleceğe uzanan başörtü yolculuğunda pek çoklarına önderlik etmiştir. Gazete ve dergilerde yazdığı yazılarla, verdiği konferanslarla, cevapladığı yüzlerce mektup ve hapishaneye kadar uzanan günlerinde bu ülkenin yalnızca kadınlarına değil erkeklerine de “aslını inkâr etmemeyi, yozlaştırılan değerlerine sahip çıkmayı ve en çok da başörtüsünü” kendisine has vurgularla anlatmış... İl il, ilçe ilçe dolaşarak İslam kültürünü, Müslüman kadının toplumdaki yerini Anadolu’nun yıllarca batı hayranlığı gölgesinde yetiştirilmiş gençlerine açıklamıştır. Toplumun önderlere ihtiyaç duyduğu günlerde genç bir hanım olarak uyanış hareketini omuzlarında taşımaya gönüllü olmuş… Uzun yolculukları, sağlıksız hapishane koşullarını, mahkemeleri, parasızlığı, artık isyan eden bedenini görmezden gelerek çalışmış, araştırmış, konuşmuştur. Huzur sokağı romanıyla “İşte ben de hikâyenin burasında olmalıyım” diye düşündürmüş, kitap sinemaya uyarlanınca “Birleşen Yollar” ismiyle gösterime giren film izlenme rekorları kırmıştır.


Türkiye, Şule Yüksel’in şahsında başörtülü genç bir kadının gazetecilik yaparak yurdun dört bir yanını karış karış dolaşmasına ilk kez şahitlik etmiştir. Derdi yalnızca başörtüsü olmayan Şule Yüksel örtünme konusunda bir çığı açmış, kitlelerin dönüşüne sebep olmuştur. Konferansları camilerden hoparlör yoluyla insanlara duyurulmuş, yazıları ailece okunmuş, katıldığı toplantılarda kalabalıktan izdiham yaşanmıştır. Bu ülkede Şule Yüksel bir çığır açmıştır. Tesettürün şehirli olduğunu, köylülük alameti gibi görülen başörtünün kentli Müslüman kadının bilinçli bir tercihi olduğunu yine o açıklamıştır. Yürürken yolda karşılaştığı her şeye teslimiyet göstermiş, karşısına çıkan onca engele rağmen vazgeçmemiştir.


Şule Yüksel Şenler ‘kamusal alan yasaklarının’ çok konuşulduğu ya da hiç yaşanmıyormuş gibi herkesin önüne baktığı günlerde bir davanın hep esas kızı olmayı başarmış… Kampus girişlerinde, fakülte önlerinde yüzünü öne eğip de başını açan, peruk tarayan, yanında şapka taşıyan kızlara sanki sırlı bir kuleden her sabah, her akşam, her gün buruk bir tebessümle ‘yanınızdayım’ dercesine bakmıştır. 


Hepimizin Şule ablasına Allahtan rahmet dileriz. Başımız sağolsun. Mekanı cennet olsun.