Yükü rahmet olanlar

Ayfer Balaban

Bebek bekleyen gelinlere “Yüklü” derdi anacığım. 

‘Kim yüksüz ki?’ gibi bir sorum yoktu o zamanlar.

Çocuktum ve belki de çocukların yükünü melekler taşıyordu, belki...

Gel zaman git zaman ‘Beni kanatlandıran melekler uçup gittiler mi omuzlarım ağırlaştıkça ağırlaştı?’  dedim can içreme.

“Yük omuzla değil, kalple taşınır, kalbine ağır gelmeyene yük deme” dedi.

Kalbimi yokladım, o da eskisi gibi değil, yokuşlarda derin nefes almak, durup durup nefeslenmek istiyor.

Beden yükü mü nefesimi zorlayan yoksa gam mı?

“Allah var gam yok” dedi can içrem.

Dediğin hak da…

Bazen diyordum ki; ‘Ey insan! Yerin göğün, dağın taşın 

yüklenmediğini hangi akılla yüklendin? Bu ne ağır yüktür!’

“Akılla değil, imanla diyor” can içrem.

İmanla yüklendi insan, aşkla taşıdı.

‘Amenna’ , diyorum bu ikaza.

Aşkmış yükü hafif kılan, melek kanatlarının 

yerini alan da aşkmış.Aşk ile hu....

Bazıları ne güzel taşır yükünü, sanırsın hiç yükü yok.

Bazılarının bir miskali bin okka.

Aşk ile hu...

Bazıları ne bir yüke omuz verir,

(Tenakuz değil kari, onun kalbi yoktur zaten, 

o sebepten omuz dedim) ne destek.

Onlar başkaları yüklüyken 'ıh' diyenler.

Sen taşırsın, onlar 'ıh' çeker.

Ah, ah...

Ah! ile değil hu aşk! ile.

Aşk olsun erenler...

Yükümüz rahmet olsun, zahmet değil.