31 Mart 2024 yerel seçimlerine sayılı günler kala siyaset sahnesi ısınmaya başladı. Belediye Başkan adaylarının afiş ve posterleri sokakları süslerken ses araçları da caddelerde peşi sıra dolaşmakta. Adaylar ekipleriyle birlikte esnaf ve ev ziyaretlerine ağırlık verirken, sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldikleri programlarda projelerini anlatıp destek istiyorlar.
Adayların aklında seçimi kazanabilecek miyiz seçmen bizi tercih edecek mi endişesi hakimken, oy verecek vatandaşın kafasında ise deli sorular…
Kalabalık bir heyetle sokakta yürüyen belediye başkan adayını gören seçmenin aklına sabah kalabalıktan binemediği belediye otobüsü geliyor, çoğu zaman geç kalan, yolda bozulduğunda ise kilometrelerce yürümek zorunda kaldığı otobüs meselesini bu aday çözebilir mi acaba?
Yıllar önceki seçim broşürlerinden hatırında kalan evine yakın bir noktadan geçecek olan metro hattı projesinin akıbeti ne olmuştu acaba, gelecek sene üniversiteye başlayacak kızının okula ulaşım sorunu için şimdiden canı sıkılan seçmenin aklının bir köşesinde ‘‘bu adaya oy verirsem metro hattını gelecek seneye yetiştirebilir mi?’’ sorusu dolaşıyor.
Baba canım sıkıldı hadi gezmeye gidelim diyen küçük oğluna arabayı yerinden kıpırdatırsak döndüğümüzde park yeri bulamayız, sen iyisi mi televizyonda bir film açta seyredelim diyen babanın kafasını ‘‘mahalleye otopark yapıp park sorununu çözecek adaya oy versek de hafta sonları eve hapsolmaktan kurtulsak artık’’ düşüncesi kurcalamıyor değil.
Yağmur yağmasın diye dua eden, yağınca evi işyeri sular altında kalan vatandaşın gözü yıllardır çözülemeyen alt yapı sorununu çözecek başkan adayını arıyor.
Kırkını uçurmak için bebeğini parka götürmek isteyen çiçeği burnunda anne, evinden çıkınca yürüyerek gidebileceği, bebeği ile hoşça vakit geçirebileceği bir parkın yapılmasını arzu ederken işte ailesinin nafakasını çıkarmaya çalışan eş ise parka giden ailesinin sokak köpeklerinin saldırısına maruz kalmaması için bu sorunu kökünden çözecek bir başkan adayını tercih ediyor.
Her kesimin talep ve istekleri farklı olsa da herkesin ortak endişesi yakın bir gelecekte yaşanması muhtemel büyük bir deprem. 6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilimizi vuran deprem fırtınasından sonra böyle bir deprem yaşadığım şehirde olursa ne yaparız düşüncesi hepimize korkulu rüyalar gördürüyor.
Her türlü dış etkenden bizleri koruyan evimiz yaşanacak büyük bir depremde ayakta kalır mı yoksa sevdiklerimizle birlikte mezarımız mı olur düşüncesi karabasan gibi üstümüze çökmüyor değil.
Sırtını dayadığı duvarın üstüne devrilmesinden endişe eden vatandaş bir an önce evinin depreme karşı mukavemetli hale gelmesini isterken bu süreçte bahaneler değil bir an önce harekete geçerek çözümler üreten belediye başkanlarının görev almasını istiyor.
Kentsel dönüşümü sabırsızlıkla bekleyen seçmen yaşanabilecek bir deprem afetine karşı acil bir eylem planının da hayata geçirilmesini bekliyor. Depremden sağ salim kurtulursa çocuklarıyla birlikte sığınabileceği, su, gıda, temizlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği, arama kurtarma faaliyetlerinde kullanmak için gerekli kazma kürek gibi lojistik malzemeleri temin edebileceği Afet Koordinasyon Merkezlerinin ivedilikle yapılmasını istiyor tabii ki ulaşılabilir ve yeterli sayıda olması şartı ile.
Velhasıl vatandaş derdiyle dertlenen belediye başkanı istiyor. Deprem olursa ne yaparız, enkaz altında kalanların hesabını nasıl veririz diyerek kentsel dönüşüme hız veren, deprem olmadan depreme karşı tüm tedbirleri alan başkanlar isteniyor. İşi gücü sosyal medyada fotoğraf ve video paylaşmak olan, belediyeciliği sadece iletişimden ibaret gören, her şey çok güzel olacak gibi klişe laflarla günü kurtarıp yılları heba eden başkanlar değil.