Var Olmak İçin Yok Olmak 

Gaye Yardımcı

Geçtiğimiz günlerde Macaristan Devlet Başkanı Victor Orban Devlet radyosu Kossuth'taki konuşmasında, Avrupa'da bazı güçlerin ulus devletler yerine Avrupa ülkelerini içinde barındıran bir imparatorluk kurmak istediğini ve Macar hükümetinin ise bunu kabul etmemesinden dolayı eleştirildiğini iddia etti.

“Ülkem hiçbir şekilde söz konusu imparatorluğun bir parçası olmayacak. Avrupa'da imparatorluk inşa etmek isteyenler ulus devletler yerine imparatorluk düzenini, yani 'Avrupa Birleşik Devletleri' istiyor. Biz, Macaristan'ın Macaristan olarak kalmasını istiyoruz” diyen Orban, kısaca “Eyyy elitler, Dünya beşten büyüktür” derken kimse “Bayram değil seyran değil, Avrupa Birleşik Devletler ideası neden yeniden sahalara döndü, Hayırdır nerden çıktı şimdi bu Avrupa Birleşik Devletleri kurmak isteyenler” demedi! 
Bu Korona süreci bırakalım devletlerin birleşmesini aksine Küreselleşmenin zayıflamasına, buna karşılık ulus devletlerin güçlenmesine yol açacakken, Kriz anında Ne devletler, ne de uluslararası kuruluşlar kimse babasını tanımadı! Herkes kendi başının çaresine baktı! Birleşik Avrupa Devletlerini kurmayı geçtik AB’yi yaşatmaları bile zor gözükürken; Orban, İmparatorluk taraftarlarının  Macar hükümetini zayıflatmaya çalıştığını sürekli söyleyerek hükümetin göçmen politikasına ve acil durum yasasına tepkisi yüzünden gündem mi değiştirmeye çalışıyor ileriki günlerde anlarız ama bunların “United States of Europe” ütopyasının geçmişinden bahsedeyim size Aziz YeniKapı Haber okuyucuları.

1871’de Fransa Meclisinde Victor Hugo, 1948’de İngiltere’de Winston Churchill’in ilk defa dile getirdiği dünyayı 3 büyük güç yönetsin; ABD- Avrupa Birleşik Devletleri- Uzak Doğu Bloğu hayalinin “Avrupa” kısmı Ütopik Fikirler Müzesi”nin (müzeyi ben uydurdum) tozlu raflarında umutsuzca bekliyor! 
Hayal bu ya; Herkesin devlet sınırları korunsun, federal bir yapı olsun, kararlar tek elden verilsin, 600 milyonluk koca bir aile tek devlet tek yürek olsun. Çayım sütlü olsun, kekim havuçlu olsun Avrupa Birleşik Devletleri ilelebet payidar olsun!

Napolyon ve Hitler de savaş ve işgal yoluyla tüm Avrupa'yı tek bir çatı altında toplamayı düşünmüş, asırlardır birbiriyle savaşmış hele İkinci Dünya savaşıyla verdikleri kayıpların hala telafisine uğraşırken Avrupa, aslına bakarsanız savaşa yol açan milliyetçi görüş ayrılıklarından kurtulmayı ve sürekli bir barış ortamında tüm kıtaya hakim yaşamayı arzuluyordu bu hayalle. 

İşte bu fikirler, arzular şimdiki yapının, Avrupa Birliği’nin temellerini attı. Ama bu temeller de öyle hemen olmadı; Kıtamızda yeni bir çığır açıp; eşitliğe, adalete ve ortak menfaatlerin geliştirilmesine dayalı bir düzen kuralım diyerek halklarını da bu yönde ikna ettiler ve Kömür ve Çelik Birliği’ni kurdular. Bu birlik ile o güne kadar savaş amacıyla kullanılan stratejik ürünler ve tesisler barış amacıyla kullanılacak ortak bir yönetime tabi tutulacaktı. Proje başarılı oldu, gelişti ve yeni üyelerin dahil olmasıyla önce Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) hâline dönüştü. Ardından 1992 yılında Maastricht sözleşmesiyle AET’nin daha genişletilmiş ve güçlendirilmiş kurumlara dayandırılması kabul edildi ve Avrupa Birliği (AB) doğmuş oldu. 

Avrupa Birliği’nin yaşadığı sıkıntılar malum, hayali kuran İngiltere manidar bir zamanda çıktı, Sarı yelekliler Fransa’nın laneti oldu, İtalya söylenmeye başladı! NATO’su ayrı, göçmeni ayrı, Rusya bir yanda Amerika’dan ayrı hareket edememeleri de cabası derken efendime söyleyim ‘Hasta Adam Avrupa Birliği’ nasıl ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ne dönüşür (mü) bunu göreceğiz.

Son olarak ve en önemlisi; Bir de bilip de bilmezden geldikleri Türkiye’nin sağladığı yaşam güvenceleri, sigortaları var. Hem de bunca kapsamlı bir sigorta teminatının primlerini neredeyse bedavaya getirdikleri. Bugün Avrupa’da fabrikalar çalışıyorsa, insanlar güven içinde günlük yaşamlarını sürdürebiliyorsa, refahlarına refah katıyorsa bu Türkiye gibi devasa bir gücün sağladığı güvenlik sayesindedir. Özgürlük getireceğiz diye büyük kıtaları bombalarla, şiddetle boşaltan ABD’nin kitlesel insan dalgalarını karşılayan, Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlayan bir Türkiye var. Bu güvenliği ise bedavaya getiren bir Avrupa var. 
Ve bunun da bir sonu var. 

Virüsün yerle bir ettiği Avrupa’da Orban’ın sözleri nereye gidecek, hesap kimde kalacak sezonun gelecek  bölümlerini heyecanla bekliyor olacağız. 


Baki selam ve sevgi ile...