İnsanlık olarak neyi beklediğimizi bilmeden duruyoruz. Bu durmak, bize umutsuz, mutsuz, tükenmiş hissettiriyor. Pandemi öncesi herkes dünyayı-ülkesini imkan dahilinde gezerken şimdi kapandığımız evlerimizde sinema, kitap ve eğlence dünyası ayağımıza geliyor.
Hal böyle olunca da okunacak, dinlenecek en çok da izlenecek yeni şeyler arıyoruz. Algoritmalar ne izleyeceğimizi-okuyacağımızı bulup bir bir önümüze sunuyor ama çok şükür ki hala canlı tavsiyelere ihtiyaç duyuyoruz.
İyi olanı paylaşma hissi beni mutlu ettiği için gerek sosyal medyada gerekse köşe yazılarımda küçük küçük tavsiyeler yazmaya devam ediyorum. Geri dönüşlerde olumlu olunca haydi dedim bugün “Kuşların Felsefesi” ni yazayım. Domingo Yayınları’ndan çıkan çok yeni bir kitap “Kuşların Felsefesi.”
İnsanoğlunun kuşlara olan ilgisi, hayranlığı malum... Ömrünü kuşları izleyerek geçirmiş Fransız kuş bilimci Philippe Dubois ve filozof Elise Rousseau 22 küçük hikaye ile adeta tükenen ruhlarımıza kanat çırptırıyor.
“Bir de kuşlar var hakim bey, her şeyin başı onlar. Onlar özgürlüğü koyuyor insanların kafasına.” diyen Ahmet Arif’in dediği gibi sanki Kuşların Felsefesi. Murat Ersen’in çevirdiği kitapta kuşlara dair o kadar bilmediğim şey öğrendim ki; “Ördek Eklipsi” bölümü en çok dikkatimi çekendi.
“Yeniden doğmak için insanın kendindeki bazı şeyleri ölüme terk etmeyi bilmesi gerek. Kuş sağlıkla parlayan yeni tüylere karşılık yıpranmış tüylerini dökerken böyle yapar. Bu, onun için yaşamsaldır. Tüyleri mükemmel durumda değilse uçamaz. Bizim için de böyledir.”
“Yaşamın kimi kilit anlarında -aşk acısı, yas, işini kaybetme, taşınma- tüy yenilemek, elbise dolabını, saç kesimini ya da yaşam tarzını değiştirmek bizim de başvurduğumuz şeylerdir aslında.”
“Hayatımızın küçük ve büyük anlarında tüy dökmeye, tutulma dönemlerine izin verelim. O zaman daha güçlü, daha güzel geri döneriz: kuşlar gibi hafif.”
Evet hayat çok zor evet her geçen gün utandığımız, üzüldüğümüz, ülkemiz adına, çocuklarımızın geleceği adına endişe duyduğumuz birçok şey oluyor kısaca tükeniş çağında tükeniyoruz! Ama hayat bir devam etme meselesi ise elbirliği ile devam edeceğiz.
Kalben okumanızı tavsiye ettiğim Kuşların Felsefesi’ni bitirdiğimde:
“Benim kalbimden geçiyor göç yolları kuşların o yüzden tıpkı aklım gibi gözüm hep havada...
Gündüzleri kuşları, geceleri kutup yıldızımı takip ediyorum. Biz yaşadıkça kuşlar ve kutup yıldızımız hep olacak” dedim.
Ve
Aziz YeniKapıHaber okuyucuları;
Kanat seslerini duyup uyanırlarsa, gene kuşlarla uyusun çocuklar; olanı biteni anlatmayın!
Kuş ölür siz felsefesini hatırlayın!
Baki selam ve sevgi ile.