Evet, tam batıya karşı medeniyetimizi inşa edecektik ki; WhatsApp kararından döndü!
WhatsApp'ın yeni kullanıcı sözleşmesiyle ilgili tartışmaların ardından başlayan ''WhatsApp'ı kapatıyoruz'' kampanyası, kartopu etkisi gibi büyürken yine WhatsApp tartışmalara son noktayı koydu.
Oysaki binlerce kişi Facebook ve Instagram’dan yaptıkları açıklamayla kişisel verilerini korumak için WhatsApp'ı kapattıklarını duyurmuşlardı.
WhatsApp ise; 8 Şubat 2021 tarihinde yürürlüğe girecek olan kullanıcı verilerini Facebook ile doğrudan paylaşabilmesine izin veren yeni gizlilik sözleşmesinden vazgeçtiğini duyurarak önceki gizlilik politikasına devam edeceğini açıkladı, oyunu bitirdi ve bütün piyonları aynı kutuya koydu!
Şimdi; bilgilerimiz yurtdışında depolanacak, dolaylı yoldan ses, görüntü, metin, yer ve ortam dinlemesiyle reklamlara ve bilmediğimiz bir sürü şeye maruz kalacağız korkusu da bitti(!) “hadi güvenli hayatımıza devam mı” diyeceğiz, yoksa;
Mark Zuckerberg'in bütün dosyalarımıza ve kontak bilgilerimize erişim hakkı bulunan uygulamalarıyla hayatımızın merkezinde yer almasına izin verirken ülkemizdeki bilişim güvenliği konusunu bir sonraki yüzyılın gündemi yapmaya mı karar vereceğiz!
Neyse ki konunun önemini bu yüzyılda dile getirenler var, onları okuyarak söylediklerine kulak vererek bize ‘gösterileni’ değil ‘görmemiz’ gerekeni görebiliriz. O insanlardan birisi uzun yıllar TSK’da görev yapmış Bilişim Uzmanı E. Albay Tamer Karslıoğlu, Oyum Ben isimli kitabında; yaklaşık 4 yıl önce üstelik “Ülkemizdeki bilişim güvenliği konusunda yol kat etmek, sadece teknik bilgi ile ilgili değil aynı zamanda toplumsal yaşam dinamikleri ve kültürle de yakından ilişkilidir” diyerek aslında bugün yaşadıklarımızı özetliyor. Günlerdir paylaşılan capslerde bunun en net örneği, bu kadarını Zaytung bile yapamazdı!
Toplumumuzun geleneksel yapısının bilişim güvenliği konularının katı disipliner anlayışına uymaya ve aşamalı prosedürlerini benimsemesini güçleştiren bir ortam oluşturduğuna dikkat çeken Karslıoğlu; “Olaya sadece teknik açıdan bakarak bilişim güvenliği konusundaki çözümleri sadece konunun uzmanlarından beklemek, istenilen sonuca ulaşılmasını imkânsızlaştıracak bir yoldur. Zira bilişim güvenliği biz farkında olmasak da artık kültürel bir problemdir” diyor ve kitabından konu ile ilgili şunları paylaşıyor:
“Siber Güvenlik konusu aslında teorik bilgiden ziyade bir özgürlük sorunsalıdır. Hangi ölçüde olursa olsun ağını kontrol edemeyenin özgürlüğünden bahsedilemez. İşte bu yüzden tam bağımsız olan ülkeler Siber Güvenlik konusunda dünyada söz sahibi ülkelerdir.”
Karslıoğlu, Güvenlik uzmanlarının sıkça dile getirdiği bir cümleyi de hatırlatarak;
“Ağ güvenliği bir sonuç değildir, sadece bir süreçtir.” Bu süreci yönetebilmek için yeni bilgileri ve teknolojileri kullanarak güvenlik stratejilerini ve prosedürleri güncellemedikçe verinin asla korunamayacağına dikkat çekiyor.
“Gerçekte ne bilmediğimizi asla bilemeyeceğimiz için yeryüzünde güvenli bir ağdan söz etmek bilimsel olarak mümkün değildir. Başkalarının yazdığı kapalı kodlu işletim sistemleri ve programları kullandığınız sürece ağ güvenliği bir illüzyondan öteye geçemeyecektir” diyen Karslıoğlu bir anısı ile konuyu özetliyor: “Siber Güvenlik ile ilgili yapmış olduğumuz testlerden sonra Mustafa Paşamın, “Peki sizin kısımda kullandığınız ağ güvenli midir?” sorusuna verdiğim cevap, “Hiçbir ağ güvenli değildir. Ağ güvenliğindeki en geçerli politika paranoyaklıktır. Biz sadece paranoyağız Komutanım” olmuştu.”
İşte Aziz YeniKapıHaber okuyucuları;
Her alanda bilgi birikimimizi zenginleştirmek için çaba harcayarak, bilimsel ve kültürel bilgiyi bilinçli olarak öğrenerek;
Bilgilerimizi hızla, çağa upuygun şekilde yenileyip; bilgi birikimimizin yapısını düzeltmek ve bakış açımızı, ufkumuzu genişletme konusunda girişken olmalıyız.
İşte o zaman becerileri artırmamız, inisiyatifi ve üstünlüğü kazanmamız, aydınlık geleceğe sahip olmamız söz konusu olacaktır.
Unutmayalım; “Ülkeyi boş laf batırır, sağlam çalışmalar kalkındırır.”
Baki selam ve sevgi ile...