SOSYAL MEDYADA DEZENFORMASYON

UMUT ÖZKAN

Son günlerde ülkemizde yaşanan orman yangınları ve sel felaketleri karşısında devlet kurum ve kuruluşlarının büyük fedakarlıklarla verdiği mücadelenin sosyal medyada gerçek dışı bilgi ve haberlerle değersizleştirilmeye çalışılması, mülteci karşıtlığıyla alakalı sosyal medya üzerinden  düzenlenen yalan bombardımanı ve ekşi sözlük adlı siteden halkın ayaklanmaya davet edilmesi sosyal medyanın ülkemize karşı bir operasyon sahası olarak kullanıldığını göstermekte.

Bu gelişmeler karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir dijital mecra hukuktan azade değildir" diyerek sosyal medya için yeni düzenlemeler yapılacağının sinyalini verdi. Mecliste de dezenformasyonla mücadeleye ilişkin çalışmaların sürdüğü belirtilmekte. Ekim ayında Meclis’e sunulması planlanan yeni düzenleme için Almanya, Fransa, İngiltere ile AB ülkelerinin yaptığı sosyal medya çalışmaları tek tek incelenirken, Türkiye’ye özel bir modelin geliştirilmesi hedefleniyor. Özellikle Almanya modelinin yakından incelendiği ve bazı cezai yaptırımlar getirilmesinin planlandığı ifade edilmekte.

DEZENFORMASYON VE MEZENFORMASYON

Dünyada 4 milyar 20 milyon, Türkiye’de ise 64 milyon sosyal ağ kullanıcısı var. Bu rakamlar, sosyal hayatta ne kadar büyük bir değişim ve dönüşümün yaşandığını ortaya koyuyor. Sosyal medyada yazılan bir haberin ulaşabileceği kitlelerin büyüklüğü ve hızı, kötü niyetle hareket eden odakları cezbetmekte.  

Dezenformasyon, yalanın bilerek yaygınlaştırılması, mezenformasyon ise bilmeden yaygınlaştırılması anlamına gelmekte. Sosyal medyada yalan bir haber, hakaret ya da terör suçunu dezenformasyon yolu ile milyonlarca insan çok kısa bir süre içerisinde duyabiliyor ve bu  suretle ciddi bir algı oluşturularak toplumun geniş kitleleri manipüle edilebiliyor.

Sosyal medya şirketlerinin kendilerini hükümetler üstü görmesi ve dezenformasyon yapan fake hesap kullanıcılarının bilgilerini vermeyi reddetmesi, sosyal medyada işlenen suçlarla mücadeleyi zaafiyete uğratmaktadır. Bu nedenle yapılan çalışmalarda, sosyal medya platformları ile kullanıcılarının ayrı ayrı ele alındığı kanun modeli fikri öne çıkıyor.

50 MİLYON EURO CEZA

Almanya’da Ekim 2017’de yürürlüğe giren ‘’NetzDG’’ isimli kanunla, sosyal medyadaki provokatif paylaşımlara karşı sert önlemler alındı. Kanun gereği uygunsuz bulunan içerikler tespit edildiğinde, içeriğin yayından kaldırılması için sosyal ağ işletmelerine 24 saat süre tanınıyor. Bu içerikler silinmezse sosyal ağlara 50 milyon euroya kadar para cezası verilebiliyor.

Dezenformasyon yapan bir sosyal medya kullanıcısına 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası  verilebilirken. Fiziksel şiddet ve cinsel saldırı tehditleri üç seneye kadar, hakaret ise iki seneye kadar hapisle cezalandırılabiliyor.

Fransa’da ise sosyal medyadaki dezenformasyona karşı hazırlanan “Avia Kanunu” Mayıs 2020’de yürürlüğe girdi. Kanun kapsamında küfür, ırkçılık, nefret suçu, terör ve çocuk istismarı, din ve dil odaklı hakaretler zararlı içerik kapsamına alındı. Zararlı içeriklerin 24 saat içerisinde terör ve çocuk istismarı paylaşımlarının 1 saat içerisinde kaldırılması koşulu getirildi. Kanunlara uymayan kişilere 250 euro, şirketlere ise 1 milyon 250 bin euro para cezası verilebiliyor.

 

AĞIR YAPTIRIMLAR GELİYOR

Ülkemizde yapılması planlanan sosyal medya düzenlemesinde Almanya modelinde olduğu gibi dijital mecralarda işlenen suçlarda adli sürecin hızla başlatılabilmesi için sosyal medya platformlarından kullanıcıların hesap bilgileri istenecek ilk olarak.

Yasal düzenlemenin hem sosyal medya platformlarını, hem de sosyal medya kullanıcılarını kapsaması öngörülüyor. Yalan haber, hakaret ve terör suçu kapsamına giren içeriği kaldırmayan platformlara ağır para cezası, içeriği oluşturanlara ise caydırıcı hapis cezası verilecek.

Yalan haber yapan ve yayanların 1 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülmekte. Ayrıca dezenformasyon yapanın belirli bir süre sosyal medyayı kullanmasının yasaklanabileceği ve maddi tazminat cezası gibi uygulamalarında masada olduğu ifade edilmekte.  Sosyal ağlara uygulanabilecek yaptırımlar arasında bant genişliğinin daraltılması da var.

Meclis’e getirilmesi planlanan yasal düzenleme ile sosyal medyada yalan haber yapan ve yayanlara Türk Ceza Kanunu kapsamında ceza tanımlanması da yapılacak. TCK’da, dezenformasyon ve mezenformasyon gibi yeni suç tipleri de yer alacak.

Sosyal medyada denetimini, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu veya RTÜK bünyesinde kurulacak Sosyal Medya Başkanlığı yapacak.

Ayrıca hazırlıkları devam eden yeni anayasada, sosyal medya ve internet kullanımına yönelik dezenformasyonun önlenmesi için bazı maddelerin de yer alması bekleniyor. Bu kapsamda Twitter, Facebook ve Google gibi küresel şirketlerin, iletişimi kontrol etme tehdidi ile sosyal medyada ki dezenformasyonu önlemek için bazı maddeler de yeni anayasada yer alacak.

ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK İKİLEMİ

Sosyal mecralar sorunu hem bir özgürlük hem bir güvenlik sorunu haline geldi. Sosyal ağların, demokrasileri tehdit etmesi, hukuk için tehdit oluşturması ve mahkeme yerine geçerek sosyal medya mahkemesi kurulması gibi problemlerin önüne geçilebilmesi için gerekli düzenlemelerin ivedilikle yapılarak sosyal medyanın çağdaş normlara kavuşturulması gerekmekte.